27
2012
Sevgili Galatasaray'lılar,
Süper kupanın yanında, İtalyan takımlarına karşı çıkarılan başarılı maçlar ve 3 puanlı Kasımpaşa lig açılışı ile oldukça parlak bir sezon başlangıcı yaşamaktayız.
Dün oynanan Beşiktaş maçı bu anlamda bir duraklama olarak değerlendirilebilir. Maçta süper bir ilk yarım saat yaşadık. Bu bölümde Beşiktaş'ın işini bitirebilecek iken, yediğimiz anormal 2 gol ile bu derece üstün götürdüğümüz ilk yarıyı zor bela berabere bitirmiştik. Ama devre arasında maçı kazanacağımızdan kimsenin bir şüphesi yoktu.
Ama o da ne? 2. Yarı takımımıza da, maça da birşeyler oluyordu. Tekrar yenik durumdaydık. Üstelik artık oyundan da düşüyor, bir türlü organize olamıyorduk. Bu da neyin nesiydi?
Tıpkı ilk yarı gibi, maçı da zor bela berabere bitirebildik…
Bugün medyada bakıyoruz, Burak'tan başka konu yok. Daha dün elle gol atanlar bu karmaşada baş roldeler! Hakem namussuz, Burak hırsız v.s. Rıdvan'lar, Hıncal'lar döktürüyorlar…Daha da kötüsü kendi taraftarlarımızın da "çelebi" takımı bunlarla koalisyon durumunda…Burak'ı da bir zamanlar yaptıkları gibi Arif'in durumuna düşürme çabaları…
Arkadaşlar önceki gece maçı biraz makul izleyenler hakemin maçı Beşiktaşa çevirmek için yapmadığını bırakmadığını gördüler. Penaltı mı? Bu net penaltıyı da diğerleri gibi "pas" geçip diyagonalden yayını çizip defolup uzaklaşmak üzereyken penaltıyı dürüst yan hakemin ısrarları ile vermek zorunda kalmıştır.
Bülent yıldırım'ı nasıl tanırsınız? Tanımayanlara söyliyeyim; Militan Fenerbahçeli biridir. Hakem olacak kadar futbolun içindeki birinin büyük takımlardan birine gönül vermemesi tabii ki düşünülemez. Ama, sahaya çıkarken formasını, flamasını evde bırakabilen hakemler başarılı olmuşlardır. Hakemlik, hakimlik "yanlı" oluşu kaldırmaz. Yıldırım'a gidin Dünya Kupası finali verin, inanıyorum ki başarıyla yönetir. Ama ona GS veya FB maçı vermeyeceksiniz. Maçın içine tükürür, zira militan taraftardır.
Bir göz atalım isterseniz dün ne işler becermiş;
1. Yediğimiz ilk golde 2 kez tekrarlanan atışa neden olan hiçbir faul yoktu.
2. İlk yarıda rakip ceza alanına sol çizgisinden giren Umut'a Toraman'ın müdahalesi penaltı kokuyordu.
3. 2.yarıda rakip ceza alanında Toraman'ın Aydın'ın üzerine çıkışı penaltı kokuyordu.
4. Emre'nin kaleye giden topuna Hilbert'in kolu ile müdahalesi penaltının "babası" idi.
5. Burak'a 85 de arkadan yapılan müdahale de penaltının babası idi.
6. Penaltılar bir tarafa dün 2. Yarıda dikkat ettiniz mi nasıl da tüm takdir haklarını BJK dan yana kullanıyordu? Bizimkilerin her hareketi faul ile kesilirken her pozisyonda BJK lılar yerlerde sürünüyor ve dakikalarca kalkmıyorlardı. Hele bir defasında Batuhan hiçbir temas olmadığı halde dakikalarca yerde yatmış, oyun dışına alındığı saniyede de kuralları çiğneyerek "dipdiri" sahaya dönerken buna cevaz veren hakem açısından cidden çok içim acımıştır. 2. Yarı toplasanız 20 dk. oynanmamıştır. Takım nasıl organize olacak? Nasıl oyun kuracak? Müsaade edilmiyor ki? Oyun hep durmuş vaziyette ve hakem bu durumun baş müsebbibi.
7. İlk yarı sonunda 2 dk. Uzatma verildi. Ama 1.50 de kaqzandığımız tehlikeli serbest vuruş kullandırılmadı!
8. 2. Yarı sonuna ise 5 dk. Verildi. Ama BJK 6 ve 7. Dk.larda son derece kritik atışları kullandı. Bunları hakemin niyeti bakımından yazıyorum.
Arkadaşlar, bu hakem, hakem değildir. Hakem olmadığını defalarca göstermiştir. Özgener ve Mali dönemlerinin fenerli hakem güruhunun en militan parçalarındandır. BJK, Fenerin "şike kardeşidir". Bu nedenle dostlukları bu yıl pekişmiştir. Bize ve tüm temiz müesseselere "kin" leri artmıştır. BJK lıların dünkü hakemden yakınmaları, terbiye dışı beyan ve davranışları "nankörlük"tür.
Maçın tek güzel yanı bu "vahşet" ortamında ölümlü, yaralanmalı ciddi bir saldırı olmadan geçiştirilmiş olmasıdır. BJK lı yöneticilerin tüm gayretleri ve tahriklerine rağmen…
Tabii biz de bir otokritik yapacağız. Eksiklikler bir gecede düzeltilemiyor. Terim ve arkadaşlarına güveniyor, geleceğe büyük ümitler taşıyoruz. Saygılarımla…