17
2012
Sevgili Galatasaray’lılar,
Tüm dünyaya kepaze olduğumuz bir milli maçlar arasından sonra kendi ligimize dönüyoruz. Arada da şampiyonlar ligi maçları olacak…
1980 lerden beri son 30 yılın en kötü sonuçları ve milli takımı olduğu dikkate alınırsa üzerinde gerçekten çok konuşulması, tartışılması gerekiyor.
Ben bir kere üzülerek şunu görüyorum ki, yabancı hegemonyasındaki ulusal ligimizden artık bir beklentim yok milli takımla ilgili olarak. Kör gözlü Abdullah Bey eğer görürse Selçuk, Gökhan Gönül, Kaldırım, Tolga, Onur, belki Semih, belki Hamit dışında pek bir adam yok aklımda. Zira yerli oyuncular kendi takımlarında yabancı oyuncuların gölgesinde, silik bir spor yaşamı sürdürmekteler. Hatta bazıları takımlarında “yedek” soyunmaktalar…
Bir de ahlak sorunlu oyuncular var ki, bunları Türk Sporseveri asla onaylamamakta, onları takımlarına yakıştırmamakta ve asla alkışlamamaktadır. Sporsever, tıpkı Ulu Önder Atatürk gibi sporcunun zeki, çevik ve de “ahlaklısını” tercih etmektedir.
Buna karşılık, dün sahne alan, gurbetçileri genel olarak beğendim diyebilirim. Ancak, onları bir arada oynatmak, onlardan bir kolej takımı yaratmak gerek. Bunu Avcı yapabilir mi? Bana sorarsanız Avcı evde hazır çorbayı bile yapamaz. Onda da birçok teknik direktörde de olan acayip takıntılar var. Kendisini en ufak beğenmediğim gibi hatta “zararlı” görmekteyim. Milli takım teknik direktörlüğünün İBB den farklı olduğunu kavrıyamamış gözüküyor. Esasen patronu Demirören’e de kendisine de benim şahsen allerjim var.
Şikematik Demirören’in milli takımının uğradığı rezillikler benim için hiç de sürpriz değil. Beşiktaş’ı mahvettikten sonra sıra milli takıma gelmiş, bunu kulüpler Birliği denilen şikematik kuruluş desteklemiştir.
Şike rezilliği temizlenmeden de bu ülke sporuna sulh, başarı gelmez, bu böyle biline. İşte, mal ortada. Tam bir enkaz…
GS’ımıza gelince, sakatlıklar bazı sıkıntılara yol açmış gözüküyor. Elmander’in sağlam dönmesi harika oldu. Forvet ikilisini Elmander-Umut olarak kurabileceğiz.
Selçuk’un oynıyabileceğini sanıyorum. Eğer bu hatta bir sıkıntı olursa benim adayım Yekta. Bu arada Melo’nun bu 15 günü boş geçirmemiş olduğunu umuyorum.
Riera ve Hakan Balta’nın durumlarını bilemiyorum. Bu bölge Gençler maçında çok önemli. Zira Gençler’in etkili oyuncusu Hurşut’un sağdan bindirmelerinde bizim sol kanat her zamankinden büyük önem taşıyor.
Eğer normal futbolumuzu oynarsak 16. Haftaya kadar tüm maçları kazanıp arayı hayli açmış olmamız gerekir. Bu sayede derbileri “keyif için” oynıyacağımız bir lig düşlüyorum.
Gündemde çok konu var ama, ben yazımı Trabzon Başkanı ile bitirmek istiyorum.
Sayın Şener, Arena açılışında “Stad yapma kriterini” sorarak düşmanca bir çıkış sergilemişti. Sanki bilmiyordu stadın nasıl yapıldığını, GS’ın nelerden fedakarlık yaptığını, devletin bu işten ne kadar kazançlı çıktığını…
Şimdilerde de durmadan GS’ımızın Trabzon’dan yaptığı transferlere çamur atıyor ve bu attığı çamurlar artık ”ayıp” boyutlarına vardı.
GS’lılar her zaman Trabzon’un dostu olmuştur, şu şike olayında da yanında yer almıştır.
Ne yani sözleşmesi bitmiş bir Selçuk’u almanın neresi suçtur Sayın Şener? Veya sözleşmesinde “5 milyon getiren alır” diye yazan Burak için 5 milyonu getiren GS ise bu suç mudur? Yani Urfaspor getirirse iyi de GS getirince mi kötü?
Bunlar kendi kamuoyuna yönelik hiç de hoş olmayan tavırlar olup taraftarların genç beyinlerinde fırtınalar estirmekte ve durduk yerde “düşmanlıklar” oluşturulmaktadır. Böyle dostluk olmaz, koca bir Trabzon Başkanına böyle basit söz ve söylemler yakışmaz. Her ağzı olan konuşmamalı, konuşanlar da ağzından çıkana dikkat etmelidir. Sayın Şener’in beyanları artık “kabak tadı” vermiştir.
Tüm kardeşlerime mutlu günler diliyorum Bu hafta 3 puan ve liderlik yine bizim olsun diyorum.
Saygılarımla…