25
2016
Bir Kaç Kötü Adam
Hemen hemen her maçı izlediğim cafe&spor tesisine dün gittiğimde GS maçının izlenirlik seviyesini yeterli görmedikleri için televizyonu açma ihtiyacı bile hissetmemilerdi çünkü seyircilerin oturduğu yere masa tenisi koymak daha çok para kazandırıyordu işletmeye. Zaten Lig Tvnin haftalardır bize gündüz maçı oynatıp ratinglerde önemli olan saatlerde hep diğer takımların maçlarını koyduğu yetmiyormuş gibi bir de bizim işletmeci gol atmaz mı bize. Neyse ki farklı bir yere gidip maçı izleme keyfini! yaşamak istedim, bu sefer de orantısız bir TV/seyirci oranı vardı, neredeyse her TV başına 1 tane GS taraftarı düşüyordu.
İstanbul’daki GS taraftarı da aynı şeyi düşünmüş olmalı ki sadece 6.500 civarı seyirci vardı stadda. Haksız sayılmazlar GS bu sene para etmiyor çünkü. Bir kaç kötü adam GSı bozuk para gibi harcadı. Önce Aysal oydu takımın dibini, doldurdu 24 kişilik kadroya 48 tane adam ve göndermek için bir çoğuna para verildi, bir kaç tanesi bu takımda iş yapabilecek durumda iken diğerlerine talip olmadığı için gönderilmek zorunda kalındı, elde kalanların yarısı ancak yedek olurlardı fakat sürpriz şampiyonluk bu gerçeklerin görülmesine mani oldu.
Hamza Hoca görebilseydi iterek, şansla ve Muslera’nın mucizevi kurtarışlarıyla gelen şampiyonluğu O da istemezdi Denayer’i, Rodrigez’i ama bunu görmek için basiret sahibi olmak lazım, mutavaziliğin fazlası da zararlı. Yine de takım şampiyon olamasa da 3.lüğü garanti alırdık çünkü daha güzel oynuyordu o dönem takım. Çeyrek final oynayan Benfica’yı çok rahat yenmişti Gs. Yönetimi 3 kupayla devralan kötü adam Dursun Özbek hemen etrafına avanelerini doldurmaya başladı sanki 25-30 milyon taraftarın takımı değil de Özbek ailesinin takımıymış gibi davrandı. Kendisine ters bakan kim varsa, söylemlerinden rahatsız olunan kim varsa gönderdi ve yerine doldurduğu adamlar maalesef oh be dedirtmedi. Gelen Denizli olunca daha kötü olamaz dedik Hamza’dan ama ilaç olamadı takıma o da. Hele bir de takım yetersiz deyip ligde alt sıradaki takımlara puan kaybetmeler istikrar seviyesine gelince bahane üretmeler devam etti, lig arasında takıma yapılan 2 takviye takımı ileri götüreceğine maalesef geri götürdü. Sakat ve cezalılar olmasa ilk 11de olması imkansız olan Donk ve Linnes kendi takımlarındaki seviyeye bile çıkamadılar Gsda.
Denizli de kaçtı tabiri caizse tıpkı Burak gibi. Diğerleri takımdan kaçamasa da (çünkü başka takımlarda değil ilk 11 oyuncusu, yedek bile olmazlar Yekta gibi) sorumluluk almaktan kaçtılar ve daha o dönemlerde 5. olsak bari derken gerçekten de 5. olmak bile imkansız hale geldi. Kasımpaşa engeli aşıldı ve tarihinde ilk defa galibiyet almış San Marino gibi sevindik neredeyse, 2 aydır bize galip gelmeyi unutturmuşlardı çünkü. Hele deplasman karnesi gerçekten inanılmaz. Bir büyük takım düşünün ki deplasmanda sadece 14 puan toplamış olsun, bir sezon boyunca. Bu istatistikler Gsın 5. olamayacağını gösteriyor maalesef. Eğer bu galibiyet ile azıcık hırslanırlarsa durum bir ihtimal değişir ama bundan sonra oynanacak maçlarda sadece Kayseri galibiyeti olabilir onun dışında en iyi skor sanırım bizim için 0-0 olacak çünkü gol yeme rekoru da kıracağız bu sene Muslera’ya rağmen.
Avrupa kupalarından men cezasını bu sene doldurulması şart bundan dolayı tek ihtimal kalıyor geriye o da Türkiye Kupası. Fenerbahçe’yi yenip bu kupayı alırsanız vefakar taraftar herşeye rağmen bu sezonu unutur ama başkan ve diğer kötü adamların gitmesi koşuluyla (sahada varmış gibi gezinen futbolcular).
Selamlar...