18
2012
Henüz 14. dakika… Rakip hücum yönüne göre sol kanattan gelişen bir atakta rakiple baş başa kalacağını sezen Muslera bir hamle ile ileri doğru atılır, rakip oyuncunun kafası ile top arası bir vuruş yapar, hakem tarafından kırmızı kart ile cezalandırılır ve GS o gün geriye kalan 76 dakikada 10 kişi oynamak zorunda kaldığı karşılaşmada 1 puan kazanarak kaybetme kuşağında hiç de fena sayılmayacak bir getiri elde eder. Muslera ise İBB maçından da getirdiği kendine aşırı güven, hatalı çıkış özelliklerini bu maçla birlikte zirveye taşır ve tüm haris niyetli insanların ağzına kendini sakız eder. Sakız eder etmesine ama devre arasında gönderilecek dedikodularına rağmen taraftarın desteğini hiçbir zaman kaybetmez ve bu destek ile beraber bir çıkış yakalar hatta o gün kırmızı kart görünceye kadarki 14 dakika dahil sonraki ikinci devre Samsun maçına kadar hiçbir deplasmanda gol bile yemez. Kısa bir anlığına da olsa neredeyse tüm GS camiasının korkulu rüyası olan kaleci pozisyonunun bu sefer de çözülemeyeceği düşünceleri yerini emin duygulara bırakır.
O gün neredeyse kaybettireceği maçın rövanşında henüz 1. dakikada Selçuk’un geri pası ile bir anda baş başa kaldığı rakibin hamlesine misli ile cevap verir ve takımının hem bu dakikada hem de 1. golden sonraki bir pozisyonunda gol yemesine engel olarak tabiri caiz ise maçın kurtarıcısı olur. Nereden nereye değil mi?
Kalenin sağlam ellerde olduğunu gören diğer oyuncular Karabük maçında bastırdıkça bastırır ve üst üste 9. kez maç kazanarak kulüp tarihindeki bir rekoru egale eder. Bu istatistikleri o kadar özlemiştim ki. En çok gol atan takım, en az gol yiyen takım, deplasmanda en uzun süre gol yememe rekoru, üst üste 9. galibiyet, en çok atağa çıkan takım vs. vs. Daha da önemlisi bu takım geriye düşse de çıkmasını bilir idrakinin tüm camiaya sirayet etmesi ve gittikçe güzelleşen bir futbol kalitesi. Mevcut lig için transfersiz, Avrupa için ise 2-3 iyi transfer ile inşallah özlediğimiz diğer unvanlarımıza da kavuşmuş olacağız.
GS şiir gibi oynadığı bu karşılaşmada ve öncesindeki maçlarda geçtiğimiz hafta içerisinde doğumu kutlanan mavi gözlü şair Nazım Hikmet’e de ayıp ediyor sanırım.
Yazımı Arda’ya şimdilik sitem, Muslera’ya sevgi ve tüm taraftarlara selam ile bitiriyorum.
Saygılarımla…