03
2016
1905te yabancıları yenmek hedefiyle yola çıkan GS Türkiye liglerinde başarılı olamadığı sezonlarda bile Avrupa’da adından söz ettirmiş, rakiplerin saygısını kazanmıştır. En basit örneği bu sene Denizli yönetimindeki futboluna rağmen Lazio Gsa inanılmaz saygı duyuyordu ve inanın 3-1 kazanmayı akıllarının ucundan bile geçirmiyorlardı. Yine bizim ligde GS formasının ağırlığı olmasa inanın şu anda bulunduğumuz yerden en az 5-6 basamak daha aşağıda olurduk. Bu saygınlığın alınan ceza ile sekteye uğratılması kulübümüz için facia bir durum bundan dolayı Avrupa kupalarından men edilme cezasına çarptırılmasına neden olan kimler var ise muhakkak hesabı sorulmalıdır, maddi karşılığı alınamasa bile manevi cezasının es geçilmemesi gerekir. Fakat herkes biliyor ki maaelesef mevcut yönetim suçlanmaya devam edecek, geçmiş unutulacak hatta bırakın unutulmayı tekrar eski yönetimin gelmesi için dua edenler bile olacaktır.
Geçen sene elde edilen başarı iyi yönetilmemiş ve gelen kupalar kadro kalitesinin yeterli olduğuna dair yönetim ve Hamza Hoca’da bir inanış oluşmasına neden olmuştur. Bu inanış da gerekli transferlerin yapılmaması ile sonuçlanmış ve bu sene için büyük maddi kayıplara neden olmuştur. Maddi kayba üzülürken oluşan imaj kaybı ise cabası.
Denizli geldiğinde bu benim için kara bulut değil, hafif bir sis demişti. Çünkü devre arasında yaptıracağı transferlere güveniyordu, belliydi ki elindeki kadro kalitesinin yetersizliğinin farkındaydı ama politik olamadı ve bu düşüncesini futbolculara da yansıttı. Futbolcuları sürekli ön plana çıkarıp arkasına gizlenmesi futbolcularda da iştiyak duygusunun azalmasına neden oldu. Kenarda kendisinin inanmamış bakışları hem takımı hem taraftarı etkiliyordu, herkes biliyordu ki 1 gol yenildiğinden telafi edilemeyecek ve herkes biliyordu ki o gol kesinlikle yenilecek. Alınan 4-5 galibiyet tamamen bizim stadı bu kötü futbola rağmen dolduran taraftarların başarısıdır.
Futbolcular hedefsiz kaldığında maaelesef kapasitelerinin çok altında oynamaya başlıyor ve sadece taraftara şirin görünmek için iç saha maçları biraz daha göze hitap edecek seviyeye çıkıyor. Örneğin dünkü maçta ilk yarıda oynanan oyun Gsın futbolcularının gerçek kapasitesiydi. Bu kapasiteyi sürekli olarak gündemde tutabilseydi Denizli o zaman şu an belki de 2-3 puanlık bir fark ile halen yarışın içinde olurdu fakat kadrom yetersiz deyip Akhisar, Başakşehir, Konya, Kasımpaşa’nın altında kalıyorsan ve lig sonuncusu takıma rezil bir oyunla yeniliyorsan o zaman bunu deme hakkın kalmıyor tabi ki. İşte böyle dönemlerde sazı eline almasını beklediğimiz futbolcular da yeterince topa girmeyince eleştirilerin odağı olmaları da kaçınılmaz oluyor. Herkes biliyor ki Türkiye’de yerli en iyi orta saha oyunusu Selçuk’tur ve 2016 Avrupa kupasında bizim takımın ilk 11inin vazgeçilmezi olacaktır ama beklentilerin altında oynayınca ister istemez hedef de oluyor, yuhalanıyor da, durumun müsebbibi de gösteriliyor. Umut hakeza, bir kaç tane gol atabilse kaçırdıklarına kimse ses çıkarmaz tıpkı dün Sneijder’in imkansızı başarmasına kimsenin sesini çıkarmaması gibi. Sneijder da Podolski de 30-40 metre geri pas yapıyor ama hafif özveri gösterildiğinde bunlar tolere edilebiliyor.
Velhasıl bu yönetim futboldaki durumun bu hale gelmesinde en az diğer yönetimler kadar suçludur. Özbek yönetimi kesinlikle beceriksiz ve kendisine dil uzatanlara edebi, kinayeli ve yüksek vurgulu cevap verme yeteneğinden bile aciz bir yönetimdir burası kesin ama bu cezanın sebebi kendileri değildir. Yetersizliklerinden dolayı onlar da gitmeli. Fakat Avrupa kupaları için suç belli, cezası ödenmeli.
Selamlar...