13
2012
Bugünlerde olmazsa olmaz -sistem önerileri yazılarından- bir tane de ben yazmaya karar verdim. Biliyorum bu tür yazılar kabak tadı verdi ve lise çağındaki taraftarları ilgilendiriyor ama olsun… Benim de sistem yazarı diğer taraftar arkadaşlarımızdan hiçbir eksiğim olmadığını ve hatta zamanında “Maradona” diye övülen amatör bir oyuncu olarak, onlardan daha fazla buna hakkım olduğunu göstermek istiyorum… (Nasıl övündüm ama)
Şimdi efenim sistem dediğin anlaşılır olmalı bir kere…
Matematiksel olmamalı.
Malum bizim çocukların matematikle, sayılarla arası pekiyi değil. (en çok okuyanı lise mezunu) Kaldı ki mevcut sistemler Allah muhafaza denklem gibi!
4-3-3,4-2-1-3,4-5-1-2,6-5-4-3 vs vs
Bu ne kardeşim futbol mu oynuyoruz yoksa mühendislik fakültesi mi okuyoruz! Ben en doğru sistemin “çıkın adam gibi oynayın, kazanmadan da gelmeyin” olduğuna inananlardanım.
Hele bir de sağa sola iyi adamları da yerleştirdin mi vallahi tadından yenmez. Favori oyuncum prekazi! Sağ tarafa da messiyi düşünüyorum… Oraya messiyi koymamdaki asıl amaç adamın iyi oyuncu olmasından daha çok solak adamı sağa koyarak oluşturacağım anafor… Aynı kanata amrabat, troisi ve haselbanki de koyuyorum(sistem benim kardeşim istediğimi koyarım! Hatta canım sıkılırsa lakoviçi bile oynatırım orada) Prekazinin tarafına da bir iki takviye yapmak iyi olur ne de olsa adam yaşlandı. O yüzden oraya abidal, alves ve mascerano 3 lüsünü olduğu gibi koyuyorum. Ekstradan bir de nadalı ilave ediyorum… İleriye drogba, adebayor ve benzema (benzemaz kimse sana)… Veee juan fran (biliyoruz heralde savunma oyuncusu olduğunu ama bizim necodan daha teknik adam) Kaç ettik bir sayalımda 11’i geçmesin…
Orta sahaya gelince:
Buraya adam koymaya gerek var mı sizce? Bence hiç gerek yok! Çünkü orta saha geniş bir arazi yani o alana koyacağımız adamlar kocaman dairenin içinde kaybolup gidiyorlar. Bütün diğer sistemlerin en büyük hatası ve yanılgısı da işte bu beyler! Kaç tane adam koyarsan koy alan bir türlü dolmuyor! Hele çıplak gözle izleseniz maçları dersiniz ki; Allahım bu saha ne kaa büyük!! Töbe töbe! yüz tane daha adam alır… O yüzden ben diyorum ki orta sahadan tasarruf edip adamlarımızın tamamını kanatlara kaydıralım... Kaleciyi de yaya çıkarırız. Ön libero mu son libero mu ne ondan oynar. Hem kaleci hem oyuncu hesabı (böylece bir kişi tasarruf ediyoruz) ve sistem otomatikman, eski matematiksel ifadelere çevrildiğinde ne oluyor, 4-4-2 den 5-4-2 ye dönüyor. Bu ne demek? Sahada artık 12 kişiyiz demek! İşte sistem diye ben buna derim. O zaman da rakipler şöyle diyecekler “ya bu sarı kırmızılar sanki fazlaymış gibi”
Şimdi sıkı durun yüzyılın buluşunu açıklıyorum; kaleye ikinci bir adam daha koyuyoruz! Sistemin asıl fark yaratacak tarafı da burası işte. Buraya dikkat! İkinci adam -bir kaleciye- izin verildiği için ellerini kullanamayacak haliyle. Olsun zararı yok o ellerini kullanmasın çünkü koca kalenin yalnızca 4/1 i kadarını ona vereceğiz. Vee böylece kalenin kalan 4/3 lük kısmını korumak Muslera için çocuk oyuncağı. Hatta o zaman Aykut bilem oynayabilir kalede… Canım sıkıldı Muslerayı da ileri 5’liye gönderiyorum! (etik rıdvana kıllık olsun). Ellerini kullanmadan kalenin 4/1 ini koruyacak arkadaşın tarafına havadan gelecek toplar ne olacak diye düşünebilirsiniz. Düşünün tabi en doğal hakkınız. Bende düşünüyorum. İyi bir fikri olan bana da söylesin. Sonuçta her şey takımımız için…
İmdiii; bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama bu sistemde Sabriden yine kurtulamıyoruz! (Sabri severlerin bana küfür ettiğini duyar gibiyim. Sol kulağım çınladı) Ama ne yazık ki gerçek bu! Çünkü kanatlara ağırlık vereceğimiz için Sabriden vazgeçemeyiz. “Sabri illa gitsin! Bize ne, biz oynamıyoruz yoksa” diyen mızıkçı arkadaşlar sistemi beğenmeyeceklerdir. Haklılar… Ama merak etmesinler onu da çözdüm!
Böyle bir sistemde adam paylaşımı ve tam saha pres baskılı, efektif paslaşmalardaki dar alan senkronizasyonlarındaki ivedilik (Ömer Üründül’ün kulakları çınlasın) Sabrinin bütün beceriksizliklerini örtbas edecektir. Kısa paslaşmalarla uzun şutları birleştirip araya derinlemesine paslar attık mı, bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de utanmadan defansın arkasına sarktık mı Sabri bu sistemin kahramanı olur… (Bunu da bir yere yazın)
Engine gelince; Çok bencil oynuyor o yüzden ona kendi topunu alacağız.
Baroşa bir voleybol topu ve meloyada bir çift eldiven… (eleştirmek için söylemedim hemen alevlenmeyin gençler! Espri yaptım. Koca yazı da bir tane de espri olsun dimi)
İşte size sahalarda evrim yaratacak “Ofansif kanatsal sistem. Hem de çift kalecili…"
Nasıl ama!
İyi seyirler…
Şimdi siz bu sisteme de bıdı-bıdı edersiniz. İstediğiniz kadar edin. Benim yazım bitti… Yatmaya gidiyorum…
Daha sonra birkaç sistem yazısı daha yazacağım! Malum bu konu çok önemli öyle fatih hocaya filan bırakılamaz!
Çünkü maçları sistemler kazanıyor… Kadrolar, kadro derinlikleri, kreatif oyuncular, alt yapıdan getirilen beceriler, alt yapıdaki temel futbol ve sistem bilgisi, sistemdeki her bir pozisyonun daha alt yapıdayken genç futbolculara ezberletilmesi, uyumluluk ve eğer bir sistem kurulacaksa bunun zaten en alttan başlatılması gerçekliği, alt yapı, alt yapı, alt yapı ise tamamen fasa fiso… Fatih hoca Florya’da niye okul kuracakmış mesela… Eğitim şart da o nedenle olmasın… Siz bunu bir düşünün…
Allah rahatlık versin…