Makale Yaz
Bu haberi yazdır
Et buysa kedi nerde? Kedi buysa et nerde?!
 Eyl
18
 2014

Geldiği günden beri sözlerinde durmayan ve taraftara şirin görünmek için gerekli gereksiz transferlerle kulüp borcunu içinden çıkılmaz bir seviyeye yükselten başkanımız, en son yaptığı genel kurul toplantısında da, bir kez daha gözlerimizin içine baka baka yalan söylemeyi tercih etti…

Daha gelmeden, cebinde 100 milyon avro ile kulübü şaha kaldıracağı beyan edilen başkanımızın henüz elini cebine attığını gören olmadığı gibi, bu palavralarına inananların sayısı her geçen gün ne garip bir tecellidir ki artmaya da devam ediyor!

Bazıları Galatasaray kulübünü mevcut başkandan ibaret belleyerek, bu belletiyi de diğer taraftarlara dayatma yolunu seçiyorlar! Sanırsınız ki koca Galatasaray bundan başka başkan görmemişti ve bu giderse bundan sonra başkan da bulamayacak! Oysa bu kulüp ne değerli şahsiyetler tarafından, hem de kasasına bir lira girmediği günlerde bile çok daha onurlu, çok daha şerefli, çok daha güçlü bir şekilde yönetilmişti…

Bazılarının y kuşağı bazılarının x kuşağı, bazılarının ise hem x hem y hem z kuşağı dediği benimse ipimle kuşağım, tikimle saçağım dediğim 90 lı yılların mahsülleri, ne yazık ki, ahlak, onur, şeref ve haysiyet gibi kavramların içinin doldurulamadığı, amacın yalnızca kazanmak ve başarmak olduğu sapkın bir iklimde devşirildiler! Kendi hallerinin farkında olmaktan bile aciz halleri ile bu arkadaşlarımızın, Galatasarayın mevcut durumuna yorum yapmaları bizlere sadece komik geliyor!.. Değil ki Galatasarayın, kendi gerçeklerinin bile farkında olmaktan uzak, telefonları kendilerinden daha akıllı olan bu arkadaşlara tavsiyemiz, her hıyar diyene bir avuç tuz alıp koşmamaları yönünde olacaktır!

Şimdi ben onlara rakamlarla gerçekleri açıkladığım da bu gerçekleri görmek yerine, kendi yalanlarına daha bir inatla sarılmaya devam edecekler. Ama olsun gerçekleri söylemek, er kişinin işidir…

Başkan diyor ki, ben kulübü devraldığımda, bu takım sekizinciydi ve çok yüksek borcu vardı. Elbette bunlar doğru. Adnan Polatın kovulduğu ve ibra edilemediği zamanlardan bahsediyoruz. Mayıs 2011 Kulübün, kısa, orta ve uzun vadeli toplam borcu 311 milyon dolar...

Şimdi başkana soruyorum, stat, şampiyonlar ligi, lig ve reklam gelirleri hariç yalnızca sermaye artırımından kendi beyanınız ile öğreniyoruz ki, kasaya 290 milyon TL yani yaklaşık 160 milyon dolar sokmuşsunuz. Bu süper bir iş. Bu paranın tamamını borcu eritmek için kullansaydınız şu an bu kulübün 150 milyon dolar civarında bir borcu kalırdı. Stat isim parası ve kombineleri, reklam gelirler, iki yıllık şampiyonlar ligi (tek takımla katılım payı da cabası olmak üzere) ve lig şampiyonlukları ve süper kupa gelirleri ile birlikte kasaya giren miktar, Terim döneminde 130 milyon avronun da üzerinde! Yani 200 milyon dolar civarında. 2 yılda sizin de üstün çabalarınız ile kasaya giren miktar nereden baksanız 400 milyon dolar. Yani iki yıl önce geliri olmayan sıfırı tüketmiş takımın borcunun tamamının fazlası 2 yılda kazanılmış. Ama siz diyorsunuz ki iki dönem arasındaki borç farkı yalnızca 10 milyon dolar! Ya hu başkan! Bu 400 milyon doları 2 yılda siz nereye harcadınız!? Bir Allahın kulu da çıkıp “başkan bu paralar nereye gitti peki” diye sormuyor! Soramıyor! Bizim başkan ya matematik bilmiyor ya da kendi rezil yönetiminin kulüp paralarını nasıl çarçur ettiğinin itirafını yaptığından haberi bile yok! Nasrettin hocanın et hikayesi gibi, kedi buysa et nerde, et buysa kedi nerde?! Yani başkan şunu mu demek istiyor; iki yılda başarı için harcadığımız para 400 milyon dolar! Peki o 400 milyon dolarla ne yapmış büyük başkan? Hangi uluslararası kupayı kaldırmış! ya hu dile kolay 400 milyon dolardan bahsediyoruz...

2 yılda 400 milyon dolar harcadığın bir takımın 3. Yılında bir Avrupa kupasının kulpundan tutacağı beklentisi gelişmeli değil miydi? Ama bizim takım Belçika liginden adeta bir paf takımla bile baş edemeyecek seviyeye geriletilmiş! Hem de yıllık 200 milyon dolar harcanarak!

Bu, kulübün ne kadar acemice, ne kadar realiteden uzak ve ne kadar keyfi yönetildiğinin en güzel delilidir aslında. Büyük başkanlık ve üstün yöneticilik bu mudur?!

Bu reel hesaplamalarla yola çıkıp şu soruyu kendimize soralım lütfen; iki yılda kasaya giren 400 milyon dolara rağmen kulübün borcu, yine sayın başkanın kendi beyanı ile yalnızca 10 milyon dolar azaltılabildiyse, bugüne kadar bu gelirin yarısına bile sahip olmayan yöneticilerin, borcu o seviyelerde tutabilmiş olmaları başarı değil midir? O zaman, sayın başkan, neden bahsediyor Allah aşkına! Kulübü eğer 5 yıl önce ele geçirseydi bugün borc abartısız 1 milyar dolar olurdu! 2 yıl sonra olmayacağını kim söyleyebilir! Borsada hisselere takla attırmanın yolunu da spk tıkadığına göre…

Bir de diyor ki, ben buraya para vermeye gelmedim! Allah Allah peki siz oraya niye geldiniz!? Çok çok üstün yöneticilik kabiliyetinizden dolayı mı, yoksa gökten zembille mi inmiştiniz!? Size gelinceye kadar bin tane adam bulurduk o kapasitede sayın Aysal!

Ağzını her açtığında ise kurumsallıktan bahsediyor sayın başkan. Kurumsallıkla ilgili sözlerinin tamamı bir aldatmaca ve göz boyamadan ibaret! Yaptığı hiçbir şeyin kurumsallıkla izah edilebilecek bir tarafı yok!

Buyurun birlikte bakalım; Kafasına göre para harcamak, imza paraları adı altında kulübü ek maliyetlere sürüklemek, kafasına göre transfer yapıp, kafasına göre hoca göndermek mi kurumsallaşmaktır? Devre arasında sene sonu yollayacağı hoca ile kafakafaya verip 25 milyon avro harcamak ve sezon sonu da o hocaya verdiği sözleri tutmadığı için yeni hoca aramak zorunda kalmak mı kurumsallaşmak? Parasını ödemeyi ihmal ettiğin ve bonservisine 4,5 milyon avro bayıldığın adamın beş kuruş bonservis bedeli alamadan başka bir kulübe gitmesine seyirci kalmak mıdır kurumsallaşmak! Eğer bütün bunlarsa kurumsallaşmak,  Fenerbahçe en büyük kurum ve aziz yıldırım da en büyük başkandır!

Kimse kusura bakmasın arkadaşlar, herhangi bir kurumu 4,5 milyon avro zarara uğratan bir adam orada, değil yönetici olmak, çaycılık bile yapamaz!! Bunun öyle veya böyle bir açıklaması yok ki! Bu hatalı transfer yapmaya benzer mi? Transferlerin yüzde yüz isabetli olması söz konusu olamaz ama ya 300 bin avroluk ihmalle 4,5 milyon avroluk zarar vermek ne demek oluyor? Üstün yöneticilik mi?

Lafı uzatmaya gerek yok. Sayın başkan terime ve diğer yönetimlere dil uzatmadan önce bizlere geçen sezonun ortasında yaptığı "yangından mal kaçırma" transferlerin hesabını vermek zorundadır! Olimpiakosun barcelonadan 3 milyon avro bedelle transfer önceliği ile kadrosuna kattığı ibrahim affelay ile büyük başkanın 25 milyon avroya aldığı adamları bir kefeye koyun ve konuşun bakalım! Yönetimdeki liseli geriartrik tayfa bu hesabı sormayı unutmuş olabilir ama biz taraftarlar bu hesabın sonuna kadar takipçisi olacağız!

Aysal, kendisinin sorumlu olduğu ve taraftarların yarısından fazlasını mutsuz eden bencilce, sorumsuzca ve düşüncesizce hareketlerinden dolayı kulüpten soğuttuğu, storelerden uzaklaştırdığı taraftarların, kulübe olan ağır maliyetinin de hesabını verecek olan şahısdır! Borsa spekülasyonları ile kasaya soktuğu 290 milyon TL yi, yakın adamlarına imza parası adı altında kendi kafasına göre dağıttığı ve açıkça reklamını yapmak ve koltuğa yapışmak için harcadığı gün gibi ortadadır.

Sayın aysalın yöneticilik anlayışındaki maddi göstergeler, başarıya endeksli ve mutlaka başarı ile sürekli kılınabilecek gelirlerdir. Birkaç yıllık başarısızlıkla, kulübün maddi yükü ikiye hatta üçe katlanabilir. Böyle bir mali tablodan başka bir analiz çıkmaz… Bu yıl pahalı transferler yapamamasını da spk nın uyanması ile açıklayabiliriz! başkanın, borsadaki takla ile para kazanamayacağını anladığında elinin ayağına dolaşmasının sebebi de budur! Başkanın takla planının dışında bir B planı da yoktur. Şimdi artık, inanılmaz isteklerle ve blöf yaparak yeniden koltuğa can havliyle tutunmak ya da kaçmak arasında bir yere feci halde sıkışmış durumdadır! 

Öyle veya böyle bu kulübü ve taraftarını tam ortasından ikiye bölen böyle bir profilin, bu kulübün yönetiminde daha fazla kalması her anı zarara yol açan büyük bir sorundur! Bu adamın elde ettiği ya da etmesi düşünülen hiçbir başarısı, kendisinin yol açtığı ve “ taraftarın bölünmüşlüğü ile” kulübe verdiği büyük zararı tazmin etmeye yetemez!

Galatasarayın iyiliği için, sayın Aysalın yalancı, planlı ve sinsice seçim manevralarına rest çekilip derhal istifa ettirilmesi sağlanmalıdır. İçerde hala Galatasaraylı kaldıysa, bunu yapmak onların namus borcudur...





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2015
 
Mayıs (1)
  2014
  2013
  2012
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...