24
2012
BÜYÜKLERE MASALLAR:
“Ahlak Olgusu” insanoğlunun “genel geçer kurallarından” çok daha fazlasını barındırır içinde. İnsan, yaşarken edindiği ahlaki değerleri ile spor yapar ve dolayısı ile “spordaki ahlakı” da yaşantısından edindiği değerlerin bütününden oluşur. Bu haliyle “spor ahlakı” ve “sosyal ahlak” kavramları, birbirilerinden bağımsız kavramlar sayılamazlar. Biri diğerinin sonucu, diğeri o sonucun öznesidir.
“Hayat boyu edinilmiş Ahlaki Değerler” insanın manevi tarafını oluşturan temel faktörlerdir. Her ne kadar, din olgusunu dikkate almadan yapılacak ahlak yorumları eksik kalacak olsa da; dürüstlük, hak-hukuk, yardımlaşma, onur, şeref gibi kavramlar insanlığın ortak paydalarıdır. Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin, hırsızlık yapmak ya da rüşvet almak yüz kızartıcı bir suçtur. O halde, yalnızca insani boyutundan bakıldığında bile, “ahlaki kavramların” yeryüzündeki her insanın “genine” enjekte edildiğini söylemek yanlış bir tespit olmayacaktır.
Bireysel ahlakın edinimi konusunda yetersiz “aile-toplum-okul” eğitimi almış insanların, saygıdeğer insanlar, KAABİLİYETLİ VE AHLAKLI YÖNETİCİLER ya da başarılı sporcular olmasını beklemek haksızlıktır. Öte yandan, o ahlaki eğitimi verecek kurumların yetersizliği, politizeliği ve tarafgirliği ise başlı başına bir problem…
Sorunların temeline inmeden, o sorunlara kalıcı çözümler bulmak mümkün değildir. İyi sporcular ya da iyi spor adamları yetiştirmenin yolu; kendine ve ülkesine saygısı olan, özgüvenli, dürüst ve ahlaklı insanlar yetiştirmekten geçer. Kaldı ki; beden eğitimi derslerinin haftada iki saat olduğu ve bu derslere “eli boş olan branş dışı” öğretmenlerin dahi girebildiği bir ülkede, ideal insanlar yetiştiriyor olsanız bile, onları, bu acıklı anlayış ile nasıl iyi birer sporcu yapabilirsiniz?
Yetersiz tesisleşme, eksik alt yapı ve mantalite bozukluğu gibi çok daha dramatik problemleri saymıyorum bile…
Benim aklımın yettiği bu dört ya da beşinci Olimpiyatlarda da halen daha TRT sunucularının, yirmi yıl önceki ah-vah söylemlerini dinlemek, onların, yirmi yıl önceki pişmanlık ve temennilerine tanık olmak, gerçekten de insana acı veriyor.
Hem de üstelik şu zavallı ruh hali ve arızalı kafa yapısı ile bu ülkenin olimpiyatlara katılması; kafasının üstünde bir tek hunisi eksik, Elli yıldır banyosuz bir delinin; fermuarı açık pantolonu, sökülmüş kazağı, düğmesiz gömleği ve yırtık ayakkabıları ile çok önemli bir iş toplantısına katılmasına benziyor.
Ülke insanının “bakış açısındaki şaşılığa” örnek teşkil etmesi açısından ise şu manzara, gerçekten de son derece ibretlikti; olimpiyatlar gibi, “ülkelerin bayraklarının” yarıştığı bir organizasyonda, herkes tribünlere kendi ülkesinin bayrağını asarken, bizim aklı evvellerden birisi de Fenerbahçe bayrağı asmıştı tribünün birine! O kadar milletin yer aldığı, o kocaman organizasyonda, başka bir tane kulüp bayrağı da biz görmedik, gören de varsa beri gelsin…
Oysa anlamıyorlar mı ki içine düşürüldükleri şu içler acısı halleri ile bu yaptıkları şey; Regl olmuş kadının kanatlı pedini sergilemesi gibi bir şey!
Onların yerine, biz utandık!
Renklerine “şike bulaştırılmış” o bayrağın asılacağı son yerdi çünkü orası…
Bunun ne demek olduğunu anlayacak düşünce düzlemine ulaştığımızda, belki işte ancak o zaman, “iyi şeylere dair bir şeyler karalamamız” da söz konusu olabilecek…
Şimdilik bu sonuçlar, elbette bu kafalara müstehaktır. “Evinin içindeki lağımı kurutmak yerine onun üstüne oturan, susayıp acıkınca da onu yiyip-içen bir zihniyet” bundan daha iyisini hak ediyor olamaz ki...
Kendi namussuzluğu ile yüzleşemeyen bu ülke, kendine bile adil ve dürüst olamayan bu ülkenin, kendi adaletini sağlamaktan aciz, kendi ahlakı ile namuslu olamayan bu ülkenin,
korkarız ki; 2012 Londra Olimpiyatları da, kafasını toslayacağı son duvar olmayacak.
Mayasını katmayınca süt, yoğurt olmuyor çünkü… Mayasını katmayınca, hamur bile kabarmıyor.
Birbirlerinden sonsuz mesafede bağımsız görünen şeyler, bir sarmal dairede öylesine iç içeler ki…
Yörüklerin, sütü ne ile mayaladıklarını bilir misiniz? Sabah ezanından önce düşen kırağı ile… Kırağı ve yoğurt! Ne ilgisi var değil mi?
Biz ise, sporu bile “ahlaksızlıkla” mayaladığımız için olmuyor… Olmayacak da!
Bu ülkede “mayası bozuk” insanlar, köşe başlarını tuttukları için, ne toplumsal, ne sosyal, ne de sportif anlamda, hiçbir mevzuda bir türlü mayası tutmuyor bu ülkenin… Tutmayacak da!
Ahlak ile hayat “kelebek etkisi” ile birbirine bağlıdır. Birindeki “küçük titreşimler” bir diğerinde “büyük değişimlere” yol açar.
Gerçek bu iken, düşünün ki; Korkakların “haklı ve mağdur”, namussuzların “cesur ve mağrur” oldukları böylesi bir toplumda, “gelecek günlerin daha güzel olacağından” bahsetmek mümkün müdür?
Ruhunu pazarlıklarda kaybetmiş zavallılara karşı, verilen bu mücadele, tarihin sayfalarındaki onurlu yerini elbette alacaktır. Hiç kimse umursamasa da, bir doğrunun yüreğindeki infial, bazen bütün kainatı kutsamaya yeter de artar bile... Biz, yüreğimiz yettiğince ve ciğerlerimizdeki bütün nur ile üflemeye devam edeceğiz. Bu ateş, gecenin bir yerinde, karanlığa elbet yetecek…
Sevgili Galatasaraylılar; Aşağıdaki maili ilgili mercilere her hafta mutlaka atın, atılmasını sağlayın. Şenes Erzik’i son derece rahatsız eden bu mailler şunu bilin ki amacına ulaşıyor. Bu görev bizim boynumuzun borcudur. Kendimizi ait hissettiğimiz bu şerefli armanın onuru adına bu alçaklığa sessiz kalamayız, kalmamalıyız…
Subject : Turkish football fans demand justice as soon as possible for the sake of fair play.
MAİL:I am writing this letter to you to say that Turkish football fans have no patience left regarding the decision you said you were going to take on Fenerbahce FC case.
Despite all solid evidence that Fenerbahce FC involved in match fixing in 12 games in the 2010-2011 season and the verdict of Turkish Court, you take too long to make the right decision and this delay increase speculations about yourselves too. There are rumours in Turkey that Fenerbahce FC are trying to get out of this mess by using similar methods that they used in Turkey and put political and economical pressure on UEFA alongside a rumour saying that UEFA and Discipline Committee members are also bribed by third parties to save Fenerbahce FC. We do not beleive that UEFA would get involved in any sort of unethical behaviour under any circumstances.Lately, presidents of clubs that Fenerbahce FC were fixed matches with, such as; Genclerbirligi FC, Eskisehirspor FC., are now organising secret meetings to put pressure on Trabzonspor FC. They aim to stop Trabzonspor FC. searching for justice at international stages. Despite all these efforts and political pressure put on the president of Trabzonspor FC. millions of Trabzonspor FC fans are behind their clubs 100% on this case. Neither Trabzonspor FC nor millions of supporters will let this case go unless Fenerbahce FC is penalised and the championship throphy of 2010-2011 season is given back to Trabzonspor FC.It is UEFA’s duty to make sure that football in Europe is played fairly and if any sort of corruption occurs, the crime is punished. With all do respect we have to remind you once more that UEFA took too long to make the right decision on this case and if the right decision is not taken we reserve the right to seek justice at FIFA, CAS and European Human Rights Court. Mr. Michel Platini and Mr. Gianni Infantino clearly underlined at various times that Fenerbahce FC is involved in match fixing and UEFA will take the right action as soon as they can as it is not fair to let any sort of corruption to take control over football.Therefore, I would like to ask you once more; ‘What are you still waiting for to penalise the match fixer Fenerbahce FC? It is disgrase to football that a team involved in match fixing in 12 games at domestic league can participate in the Campions League, which is suppossed to be the elite league of Europe.It is not fair for Turkish supporters either to put up with this corruption and watch fixed games in Turkish Super League. This is killing the soul of football.As a result, as a football fan, I request you to do your job and follow your rules and regulation by applying the penalties stated in the disciplinary procedures of UEFA regarding Fenerbahce FC case. Are you for or against MATCH FIXING? !!!Yours truly,ad-soyadgönderilecek adresler:info@uefa.com, contact@uefa.com, giancarlo.abete@uefa.ch, gianni.infantino@uefa.ch, michel.platini@uefa.ch, contact@fifa.org, media@fifa.org, datainfo@fifa.org, webinfo@fifa.org, discipline@uefa.ch, alasdair.bell@uefa.ch
Selam ve sevgilerimle
Cenk V. AYAĞ