Futbol basit bir oyun…

Akhisar Belediye önünde bunu Sneijder ve Drogba açık bir şekilde ortaya koydu…

Drogba oyuna girene kadar, tam 67 dakika, sudan çıkmış balık gibi sahada “ambele” olmuş bir süperstar izledik!

El insaf!

Bu, Sivaslıların, onlara zorla dinlettirilen klasik batı müziği konserinin ardından kendi deyimleri ile; “Timur’dan sonra gördüğümüz en büyük zulümdü!” hisiyatı ile eş değer bir zulümdü biz futbolseverler için!

Bu ülke futboluna, yabancıların bakış açısındaki kibrin açık nedenini tam 67 dakika adeta tecavüze uğrar gibi izlemek zorunda bırakıldık!

Ve sonra çok sevdiğimiz ve saygı duyduğumuz Terim mikrofonların karşısına geçerek bize, ilk yarı maçın tek hakimi olduğumuz masalını anlattı! Allahtan milletçe masallara bayılıyoruz!

Zamanın birinde bir padişaha hekim başı hararetle keçiboynuzu yemesi gerektiğini öğütlermiş. Padişah da hekimbaşının bu ısrarlı tavsiyeleri üzerine dayanamayıp her gün keçiboynuzu yemeye başlamış. Bir, iki, üç… derken bakmış ki olacak gibi değil, hekimbaşını çağırıp gürlemiş; bre hekimbaşı! Bir parmak bal için bir çeki odun yenir mi?

2000 yılındaki o müthiş Galatasaraydan beri bizlerde; bir parça futbol için onlarca sezonda, 90 dakikalık onlarca rezil maça mahkum edilmiş zavallı futbolseverler…

İddia ediyorum, bu ülkede insanların fanatizmi olmasa futbolla ilgilenen tek bir Allah kulu kalmazdı!

Dün Sneijderın sayamadığım kaç pozisyonda umutla yapmaya çalışıp bir türlü yapamadığı ikiye birleri görünce…

Drogbanın oyuna girdikten sonra yaptığı ikinci asisiti kaçıran ve dahası bir sonraki pozisyonda bomboş durumdaki arkadaşına pas vermek yerine, topu kaleciye nişanlayan Burağı görünce…

Arka direkte bomboş durumda bekleyen Drogbaya orta yapmak yerine kafasını kaldırmadan rastgele ceza sahasına topu dolduran Sabriyi görünce…

Semih rakibe basmışken oraya ekstradan! Gelerek arkasındaki alanı boşaltan ve Gekasa pozisyonu ikram eden, sonrada goldeki en büyük hatayı yapıp salak salak rakibini izleyen tam 4 milyon Euroluk, uğruna methiyeler düzülen süper yıldız(!) Danyi izlerken…

Bütün bunlardan artık ne kadar sıtkımın sıyrıldığını ve ne kadar zavallı bir futbol ülkesinde yaşadığımı fark ettim.

Ta ki, Drogba oyuna girinceye kadar bunların hiç birini bu kadar net fark edememiş olmaksa işin ayrı bir trajikomik yanıydı benim açımdan…

“Körler-sağırlar birbirini ağırlar” tadındaki bu hallerimiz ile bir arpa boyu yol almadan ve aksine her gün biraz daha gerileyerek bakalım 20 yıl önceki günlere ne kadar sürede dönebileceğiz!

Bu ligin 150 milyon Euroluk takımı kendinden 20 kat daha az para ile kurulmuş lig sonuncusunu yenmek için Drogbaya muhtaç kalıyorsa daha biz neyi konuşalım!..

Hiç bir konunun temellerini bilmeyen ve hiç bir şekilde de öğrenme gayreti içinde olmayan bu yarı cahil ama çok bilmiş halimiz ile bundan daha iyisine layıkmıyız acaba..!  

Hoş geldin Drogba...

Gelişine en çok Sneijder sevindi. Ve bu kandırılmışlık tiyatrosunun artık son bulmasını isteyen gerçek futbolseverler…

Eğer birkaç yıl kalırsan, son 10 yıldır nasıl aldatıldığımızı ve eşek yerine konduğumuzu da göstereceğinden eminim…

Saol Başkan…

Türk Futbolu adına gerçekten büyük bir iş başardın. Ama bundan sonrası içinde başına büyük bir iş açtın!