Biraz beyin okuyalım mı?

Yan Hakem: Servet rakibe faul yaptı. Biraz çaprazda ama son adam olsun mu acaba? Olsun be... Zaten Ulfaluji yetişemez. Her ne kadar  çaprazdan 30 metre, ortadan 20 metreyle karşılanabilse de Urfalı Hulusi 34 yaşında nereden yetişecek? Üstelik geçen maç Fatih Terim baya bi giydirdi, rezil rüsva etti bizim meslektaşı; hem ona da iyi bir ders olur. Ulan tüm bunları düşünmeye ne gerek var; Fenerbahçeli değil misin sen? Attır gitsin...

Hocam Servet son adam, at gitsin...

Diğer Yan Hakem: Ulan bal gibi gol be... Adam pasif ofsayt tam karşıdan apaçık da belli oluyor. Ancak şu öndeki oyuncu yok mu, benim kanaat hakkımı da güçlendiriyor arkadaş; ekmeğime yağ sürüyor. Üstelik belki topa üfleyerek, topun yönünü değiştirmiş de olabilir. Yok yok ben en iyisi iptal ettireyim bu golü. Hee... Hem zaten Fatih Terim'de böyle gollerle sevinmemeli kenarda. Geçen hafta öyle cümleler kurdu ki; haktır bu ona.

Hocam ofsayt, ben gördüm pasif masif yok apaçık ofsayt. Golü iptal et...

Orta Hakem: Aslında yenilginin verdiği hırsı biraz anlayışla karşılamak gerekir. Zaten oyuncunun hali hazırda bir sarı kartı varken, 100 hakemden 99'u başını çevirir, 2.'yi çıkartarak bu kadar ucuzca kendisini atmak istemez. Ancak tüm bunlardan bana ne kardeşim? Ben kural neyse onu uygularım. Hem maç boyunca açık arıyordun ya, al işte sana apaçık bir açık... Bi dakka bi dakika; bu oyuncu Sabri, hani geçen hafta benim meslektaşıma laf uzatan futbolcu müsvettesinin ta kendisi değil mi? Ulan ne kurcalıyorsun o 99 hakemi, kuralı, anlayışı... at gitsin. Şöyle üzerine doğru koşup yüzüne doğru sertçe çıkartsam mı acaba kırmızıyı? Yok be, adam zaten sinirli, saldırır maldırır nemelazım...

Dakika 90 olmuş, Galatasaray 9 kişi, skor ise 2-4'tür.

Orta Hakem: Hee, maçı katlettim; istediğim oldu. Şimdi sıra asıl intikamı alma zamanıma geldi.

Dördüncü Hakem: Hocam, emin misin 5 dakika mı? Doğru mu duydum? Bak, Fatih Terim zaten sinirli üzerime yürümesin sonra?

Orta Hakem: Yahu ne üzerine yürüyecek? Geçen hafta 3 dakika az demedi mi? Hani 7-8 dakika uzatacaktım fakat bu sefer de bu aşağılama çok göze batar, ayıp olur düşüncesiyle 5 dakikayla yetindim. Sen tabelayı kaldırırken, bana ses ver. Zira Fatih Terim'in o andaki yüz ifadesini kaçırmak istemiyorum.

Maçtan 2 gün önce Ünal Aysal: Hocam Antalya maçında hakemlere fazla yüklendin ama bu senin işin değil. Sen teknik, taktikle uğraş. Her ne kadar bireylere bağımlı olmaktan kurtulamamak adına seni futbolun CEO'su yapmak istesek de, sen kendini böyle şeylerle yıpratma. Bu işi bize bırak. Ben Ali Dürüst'e talimatı veririm. O da öyle Adanalı gibi değil, beyefendi gibi nazikçe cevaplar verir; konu kapanır. Sana da neden sessiz kalmayı tercih ettiğini sorarlarsa, sen de ceza almamak için dersin, olur biter. Sahi sen Antalya maçından sonra ceza almış mıydın?

Maçtan 2 gün önce Fatih Terim: Yok, ceza almadım ama anlıyorum söylediklerinizi. Madem öyle istiyorsunuz... Bu arada siz de keşke Riera'ya tembel demeseydiniz, onu da bana bırakıverseydiniz. Neyse...

Maçtan sonra Fatih Terim: Susma hakkımı kullanıyorum. Çünkü bazen susarak da çok şey anlatabilirsiniz.

Maçtan sonra Ali Dürüst: Hakemlik adına utanç gecesiydi arkadaşlar...

Maçtan sonra metriste, Aziz Yıldırım: Hakemler Fenerbahçe'yi böyle katledecekler; ben de susacağım, ortalığı birbirine katmayacak, masaya yumruğumu vurmayacak, nezakete bürüneceğim, saygılı cümleler kuracağım ha? Şu Galatasaray oldukça, biz daha çoooook kupalar kazanırız.

SON.

Görüldüğü gibi arkadaşlar, 3 hakem tarafından katledildik fakat kendime ait tek bir yorum bile yapmadım. Nemelazım terbiye sınırlarını ihlal ettiğim gerekçesiyle moderatör beni onaylamaz, editör de siteden atar sonra...

Hem zaten susmak, aslında çok şey anlatmaktır. Fatih Terim gerçekten çok haklı... Mesela ben aşağıdaki boşluğu doldursaydım, sadece doldurabildiklerime vurgu yapacak, söylediklerimle kendimi sınırlayacaktım. Boş bırakıp sustuğumda ise söyleyemediğim ne varsa söylüyor, geriye kalan bütün boşlukları dolduruyorum. Sınır tanımaz oluyorum... Bu yüzden tüm bu yaşananlardan sonra sessiz kalıp, yorum yapmamayı yeğliyorum. Sonuçta siz de benden ulu orta küfür dinlemek istemezsiniz değil mi?

(.................................................................)

NOKTA.