Makale Yaz
Bu haberi yazdır
Dikiz Aynası...
 Kas
17
 2011

Bir turnuvaya daha katılamadık ancak Hiddink asla başarısızlığın ana sebebi değildi; olsa olsa pratik nedeniydi sadece... Aslında konuşulacak o kadar çok şey var ki bu konu üzerine; lakin biz yazmaktan usandık, onlar, yani futbolumuzu katledenler ise sesimize kulak vermeye tenezzül dahi etmediler...

Mahmut Özgener, mevcut alt yapı sorunlarımıza rağmen yabancı kontenjanını yükseltti. Sonra da Hiddink'i getirerek Türk futbolunda bir devrim yapmasını istedi. Oysaki bir plan ve program olmadan futbolumuzu bireylere bağımlı kılmak ancak bir saflık olabilirdi. Benim anlamakta zorlandığım ise aynı dönemde Ersun Yanal'a da Milli görev verilmesiydi ki; bu da trajikomik bir durumdu. Zira iki teknik adamın oyun felsefeleri kuzey ve güney gibi tam bir tezat teşkil ediyordu.

Bu işi bilmiyorken, o halde ne diye böylesi bir göreve soyunulur; anlamak mümkün değil. Türk Futbolu'nun en büyük problemi futbolu yönetmekten aciz insanların başımızda oluşudur arkadaşlar...

O makama gelecek insan her şeyden evvel futbol konusunda ehil olmalı, hatta gerekiyorsa futbol yöneticiliği üzerine tez bile hazırlamalıdır. Oysaki bırakın futbolu bilmeyi, yönetmeyi, tez hazırlamayı; söze ne hacet, şu andaki Federasyon Başkanımız basketbol kökenli...

E peki nasıl olacak bu iş? Sen ya da ben aday olalım, oy versinler seçilelim; sonra da ülke futbolunun kaderi senin ya da benim elimde olsun. Bu arada sen kasap ol, ben de manav olayım; ne fark eder ki... Kurumsal yapı istiyoruz ama bu yapıyı inşa edecek temele de sahip değiliz maalesef.

Şimdi bana söyleyin; bundan sonraki Federasyon seçimlerinde aday olacak kişilerin futbol yöneticiliği üzerine tez hazırlaması gerekir mi gerekmez mi? Suat Kılıç, yeni teknik direktörün yerli olacağını konuşadursun hala...

Yahu bir kere de ''peki şimdi ne yapacağız'' a bakmazdan evvel temeli sorgulayın, şöyle kollarınızı sıvayıp yoğurdun en dibine sokun elinizi; bakalım ne çıkacak altından diye...

Geçmişte Mahmut Özgener'den çektiğimiz gibi, şimdi de Mehmet Ali Aydınlar'a kaldık maalesef.

Allah'ım ne günah işledik de tüm bunları bize reva gördün...

Halbuki bir devrim gerçekleştirmek istiyorsan; ilk önce ''aklın görev başına nasıl getirildiğini'' sorgular, sonra ''aklı'' göreve getirirsin. Çünkü her şey bu akıldan çıkacaktır... Aksi halde bu çarpık zihniyetle cebelleşmezsen, Almanya gibi yaş ortalaması düşürülüp en az üç turnuvalık bir plan yapılmaz; Genç futbolcuların önü tıkanır, yabancı oyuncuların ise sonsuza kadar açılır; Kulüplere alt yapı teşviki zorunlu kılınmaz, tesisleşmede kolaylık sağlanmaz; Akademik sorunlar kendi haline bırakılıp hiç bir şekilde üzerinde çalışılmaz olunur... Tüm bunlardan sonra Hiddink başarısız olunca da ''peki şimdi hangi hocayı getirelim'' sorusu, çözmemiz gereken ilk probleme; esas meselemize dönüşür.

Siz dikiz aynanıza bakarak neyi yapıp, neyi yapamadığınızı bir sorgulayın önce, ondan sonra ne yapılması gerektiği konusunda sorumluluk almaya layık mısınız, yoksa değil misiniz karar verirsiniz. Lakin böyle bir şeyi yapmazsınız; aksi halde istifa etmeniz gerekecektir. Buna rağmen sorumluluk da alırsınız siz, ülke futbolunu katlederken altına imzanızı da atarsınız; çünkü hesap vereceğiniz hiçbir merci, makam yoktur. Öyle bir düzen ki bu, kendi içinde kendisini inkar ediyor.

Yıllar boyunca babamızın çiftliğinden çıkarak kurumsallaşamadık bir türlü... Suat Kılıç ise hala ''Hiddink yedek kulübesinden hiç kalkmamışmış'' tan dert yana dursun...

Bundan sonraki süreçte Türk Futbolu'nun kaderi Mehmet Ali Aydınlar Beyefendi'ye kaldıysa eğer, artık işimiz de tesadüflere kalmış demektir. ''Ya tutarsa'' kumarları oynanacak önümüzdeki günlerde peşi sıra; yine plansız, yine programsız...

Türk Futbolu'nun temel problemlerine eğilmeseniz de, hiç olmazsa hoca seçiminde doğru kararı verin bari... Ben gerçi buna da pek ihtimal vermiyorum öne atılan Abdullah Avcı adından sonra... Çünkü siz sadece isme ve başarı istikrarına bakıyorsunuz. Oysaki Acıbadem'e yeni bir çalışan bile alsanız, o kişinin ismine cismine değil, özelliklerine bakarsınız değil mi?

Abdullah Avcı'nın başarısını taktir etsem de, 4-3-3 eksenli defansif oyun kurgusunu pek beğenmiyorum ben... Orta sıradaki herhangi bir takıma ilaç olur bu rakip takımı bozan anlayış; ancak bu futbol Türk Milli Takımı'nın oyun karakterine asla uygun değildir. Lakin aranan doğru kanı bulmak o kadar da önemli değil bu ülkede. Çünkü ten uyuşmazlığı olursa başta Spor Bakanımız açıklar nasılsa hocanın değişeceğini...

Sözüm sana Abdullah Avcı: Bu kadar yol kat etmişken lütfen bu düzenin kurbanı olma.

İçimden bir ses Mehmet Ali Aydınlar'ın Rıdvan Dilmen'i Milli Takım'ın başına getireceğini söylüyor. Eğer gerçekten böyle olursa es kaza bir tane de doğru hamle yapılmış olunur. Her ne kadar Rıdvan'ın içinde bastırmaya çalıştığı Fener fanatikliği bazen rezil boyutlarda ayyuka çıksa da, bir yere kadar bu durumu anlarım; çünkü ben de konu Galatasaray olunca bazen duygularımı dizginleyemiyorum. Bu yüzden konu Milli Takım ise eğer, benim için önemli olan sadece Milli Takım'ın akıbetidir. Rıdvan, bu görevi layıkıyla yerine getirebilecek birisidir; zira Rıdvan'ın futbol bilgisini tartışmam. Hiddink gelmeden önce de en çok istediğim kişiydi kendisi...

İşin bir başka boyutu ise Rıdvan'ın oyun anlayışının Türk Milli Takımı'nın oyun karakterine uygun olmasının yanında, Türk Futbolu'nun temel problemlerinin de farkında olmasıdır. Bu da en azından ''önceden söylediği sözleri yutmamak adına'' sorumluluk alanını genişletmekte, saha dışı konularda futbolu yönetenleri baskı altına almasını bir nevi zorunlu kılmaktadır. Kaldı ki basketbol kökenli Mehmet Ali Aydınlar'a futbol konusunda ahkam kesip, kendisine yön verebilecek belki de ilk kişinin ta kendisi de, Rıdvan'dan başkası değildir.

Aranızda patron olanlar varsa iyi bilir: Siz işinize birisini alırken onu sevip sevmediğinizi önemsemezsiniz. Çünkü esas olan onun vasıfları kadar, görevine ne kadar sımsıkı bağlanacağı konusudur. Ben birçok patron tanıyorum; maaşlı elemanını sevmediği halde onunla yıllarca beraber çalışan... Menfaat ilişkisidir bu. Tersi olduğunda ise duygusal bir boyut arz eder ki, aşılması gereken birçok problem de patronun tek sözüne kalabilir böyle durumlarda... Bu yüzden Mehmet Ali Aydınlar ve Rıdvan ortaklığı belki de bilinçsizce ve önceden tasarlanmamış da olsa, her açıdan aslında Türk Futbolu'nun menfaatine olacaktır.

Seversiniz ya da sevmezsiniz; fakat gerçek bu maalesef... Bu ülkenin hoyrat düzenindeki anlayış, böylesi kaotik ve bir o kadar da duygusal olan bu yapıyı meşru kılıyor her zeminde...

 

Sevgiler...





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2012
  2011
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...