...........

Dolandırmadan direk lafa girelim.

Ah şu terimin egosu yok mu, terimin egosu! (İroni yapıyorum lan! Hemen atlamayın!) Her şey onun yüzünden oldu!

Bu başkan, büyük adamdı yoksa! Bize neler neler alacağıdı da hep terim mani olduydu! Şimdi de utanmadan uefayı kafalamış, kriter mriter ayağına başkanın elini kolunu bağlatmış eggolusu! Ah ulan sen yokmusun sen!

 Oysa ne güzel başlamıştık üçüncü terim dönemine! Giren çıkan belliydi! En azından bize giren çıkan yoktu. Rakiplere oluyordu ne oluyorsa. Ama işte o terim egosu denen canavar bir anda ortaya çıktı vee her şeyi bir anda apansızca ve acımadan yaladı, yuttu sildi ve de süpürdü…

 Başkanımız ise çok mübarek adamdı bizim. Öyle beyefendi, öyle gözlerden uzak, gönüler sultanıydı ki. Yeter ki başarı gelsindi de varsın onun hakkı yensindi! Elemanlar kovulabilir, yeri gelir kendiside bu güzide kulüpte bir eleman olabilirdi! Çünkü aslolan Galatasaray ve onun yüce menfaatleriydi…

“Başkanım bir el atta sol bek alalım” dendiğinde ise “yav alırız tabii. Hele temmuz bi bitsin ağustos bi gelsin” türünden şarkı çığıran ağustos böcekleri gibiydi adeta! Üç yıl takımı sol beksiz oynamaya mahkum etmişti ama ne çıkardı ki, önemli olan Galatasarayın yüce menfaatleriydi.

 Tabi birde yanında gelirken almayı unuttuğu yüz milyon avro kadarcık da ufak bir vaadi vardı ama canı saolsundu canııım! Ne de olsa kurumsallaşarak o paraları bir gecede kurumsallıktan kazanabilecekti. (biri bizi kötekliyor olmasındı ya da…)

 Başkanımızın bir de çilek tarlası vardı tabiii! Ama nedense bize düşen hep muz oluyordu!

 Terim denen egosu büyük zat sol bek diyor ama başkanımız son derece zeki çevik ve ahlaklı bir şekilde çilek de çilek diyordu! Canım çilek dediysek öyle bahçede yetiştirilmiş hormonsuz doğal çilek anlamayın bildiğin kabzımal malı ikinci el işte!

 Bu terim denen egosu şişik mendebur! Eline tutuşturulan çilekli lolipopları yalamak yerine başkana “haspam! Git bana hıyar getir. Ben salata yapacam diyorum sen gidip şeker alıyorsun” diye bir de utanmadan, sıkılmadan çıkışmasın mıydı!? Utanmazdı ve de kadir kıymet bilmezdi! Zaten takımı bulunduğu çukurdan alıp 2 yılda zirveye çıkaranda terim ve şişmiş kocaman egosu değil, başkan ve çilekleriydi ( ya da yersen kirşen işte. Buna inananlar var biliyor musunuzJ)

 Üstelik adam gece gündüz çalışmış, gencecik, körpecik sevdüceğini bilene bu süreçte ihmal etmiş ama en nihayetinde, Galatasarayımızın mali tablosuna milyonlarca avro kazandırmıştı! Halbu ki klakları çınlasın, Adan Polatın, başbakanın ve sair bakanların bir yerlerini yalaya yalaya yaptırdığı ve o süreçte de yer ile yeksan olduğu stad porjesi biter bitmez akbabalar gibi gelip gelirlere üşüşenlerin adamı da bizim böyük başkanımız değil, terimin şişik egosuydu! Sahi, Galatasarayın kasasına bir lira bile girmediği ve stadı bile olmadığı, kimsenin başkanlığa bile yanaşmadığı o dönemlerde bu böyük başkan nerelerdeydiki?! Heralde haberi yoktu o dönemlerimizden! Bir haber etselerdi cebinden bile olsa 17 milyon dolar verir ve faizini bile almazdı! (valla öyle bide aldı ki…)

  Başkanımızın bunda da ne suçu günahı vardı yavvuuu! Kabahat terimin şişik egosundaydı!

Büyük başkan, ilmik ilmik, lime lime, kitmir kitmir kurumsallaşırken, bazı cahil ve de andaval sürüsü taraftarlar, hiçbir şey anlamıyor ve genlerinden gelen ilkellikle kurumsallaşma çalışmalarına hönkürüyor, arza çıkarıyor bildiğin kılçık atıyorlardı! Ne utanmaz ve ne edepsizlerdi yahu öyle!

 Galatasaray kulübünün en yeni, çiçeği burnunda ve “2017 de zaten Galatasaray diye bir derdim olmayacak” diyebilen peekk saaayınn başkanına hönkürmek, eleştirmek, yorum yapmak ve yaptıklarına itiraz etmek onların ne haddineydi ulan!

onlar gidip şişik egolu, kendini beğenmiş, babası da cami bekçisi olan ve giyinmesini bile bilmeyen taşralı terime hönkürmeli ve bütün suçu onda aramalıydı! Ona atış serbestti. Zira, o edepsiz şişik egolu(!) adam, böyük başkanımızın telefonlarına çıkmıyor, mesajlarına whats up dan bilene olsa cevap vermiyordu!

Terimi çıkarsan müzeden, geriye ancak bir Trabzon Spor kalıyordu ama varsın olsundu! Ne yani O da dördüncü büyüktü alla allaa! Ayrıca da o kadarcık kusur kadı kızında bilene olurdu! Değil mi lan erenler?!

 Ve sonra bir alman ekolü uygulamasına geçileceğini duyurdu büyük başkan bir gece ansızın. Duyduğumuzda biraz heveslenmedik değil. Ama sabah kalktığımızda takımın başında yine bir İtalyanla uyanmıştık. Canım olsundu, birilerinin hacetinde boncuk aramayı çok seven biz Türk milletinin yılmaz ahvatları bunda da vardır bir hayır diyerek İtalyan-alman ekolünü beklemeye koyulduk!

 Doğrusu ben bu yeni ekol için kendi adıma çok sabırsızlanıyorum. Yani bu böyle karma bir ekol olmalı yoksa bir günde almandan italyana çark edilebilemez di mi? Şşşş kime diyorum? Di diyin lan! Desenize olummm!

 Bu arada, düşünüyorum derken yanlış anlaşılmasın! Benim ne haddime düşünmek! Başkanımız nasılsa her şeyi düşünmüştür! Finansal fair playi ve yabancı kotasını da düşündüğü gibi yani! Görmediniz mi? Basketbol federasyonu başkanlığına da haddini en kallavisinden bildirmiş ve çifte standart uygulayan o hergelelerin her bir parçasını ayrı bir yere savurdu! Hele o demirören ve çetesine yaptıkları… Allah başkanımıza zeval vermesin arkadaş! Başkan dediğin böyle olur işte! Yağmasa da gürler! Emin ellerdeyiz yani lan! Rahat olun!

Bugünlerde, o el, alttan altta çalışıyor gibi hissediyonuz mu? Biraz gıdıklanır gibi oluyonuz mu lan!

Sizde de bugünlerde öyle bir his var mı? Hıı ni diding?

Hasılı, canınızı sıkmayın yarenler. Vardır bunda da bir hayır diyerek, hacet karıştırmaya devam edelim bakalım… Elimize boncuk geldi geldi, gelmedi… Artık neyi avuçladıysak…