01
2016
Bu sene ligin başından beri bjk hariç tüm takımlar bize karşı 10 kişi savunma yaptı. Böyle olunca ister istemez takım olarak topa daha çok sahip oluyoruz. Evet her maçta topa sahip olduğumuz oranda etkili oynayamıyoruz ama bunda rakiplerimizin de katı savunma yapmaları büyük rol oynuyor. Anadolu takımlarının hocaları gol yemeden bizim üzerimize gelmeyi düşünmüyor bile. Çünkü elimizde Bruma ve Yasin gibi çok hızlı iki kanat oyuncusu var. Takım olarak boş alan bulduğumuz anda rakip kalede tehlikeli oluyoruz. Çözüm olarak oyunu sıkıştırıp 30 metrelik mesafede savunma yapıyorlar.
Aslında topu rakibe verip biraz geride karşılayarak rakibi kandırma taktiklerine gidebiliriz ama bizde öyle bir savunma var ki düşman başına. Takım biraz geri yaslanınca Muslera adeta rakip oyuncularla tek başına maç yapmaya başlıyor. Bu seviyede kalecisi olan bir takımın gerek taktik icabı gerekse yorulduğu anlarda pasif dinlenmeye geçmek için biraz geri yaslanma lüksü olmalı. Ne yazık ki elimizdeki oyuncularla bunu yapamıyoruz. Sadece savunma oyuncuları değil orta saha ve forvetlerimiz de takım savunmasına yatkın değil. Hoca da bu gerçeği gördüğü için taktik planı sürekli topa sahip olmak üzerine kuruyor.
Böyle olunca katı savunmayı açmak için beklerin kanat bindirmeleri, uzaktan şutlar ve durun toplar büyük önem arz ediyor. Ne hikmetse bu kadar baskılı ve rakip ceza sahası etrafında oynayan bir Galatasaray’ın korner harici kazandığı duran top sayısı maç başına üçü geçmiyor. Penaltı kuralı ise bizde geçerli değil. Geçen hafta Trabzon maçında ve bu hafta Adana maçında Podolski’ye yapılan fauller çalınmadı. Podolski’nin Trabzon maçında penaltısını çalmayana Aydınus bu hafta Fener maçında çok benzer bir pozisyonu penaltı olarak yorumladı. Yetmedi ikinci sarıdan rakibi on kişi bıraktı. Hadi Aydınus’un ne mal olduğunu biliyoruz. Çok farklı bir isim olmasa da Adana maçında Hüseyin Göcek 43 üncü dakikada yüzde yüzlük penaltımızı vermedi. Adam Podolski’nin aşil tendonuna basıp kramponunu ayağından çıkarttı. Evet takımda düşüş var ama biz her hafta hem hakemi hem rakibi yenmek zorunda değiliz. Olaylar bize çalınmayan penaltılar ile sınır olsa gene bir şey demeyeceğim. Şimdi kafamdaki bazı soruları sizinle paylaşmak istiyorum.
1. Tüpçü Demirören’in Fenevbahçe’nin şampiyonluk yarışı içinde olacağına inanıyorum açıklamasının ardından iki hafta üst üste kritik penaltılar ile ödüllendirilmesi bir tesadüf mü?
2. Dünyanın başka bir ülkesinde federasyon başkanının takımların şampiyonluk şansı üzerine açıklama yaptığı görülmüş mü?
3. Kulüpler birliği tüpçünün bu açıklaması hakkında ne düşünüyor?
4. Galatasaray-Trabzon ve Fenerbahçe-Karabük maçlarını üst üste yöneten ve kırılma anlarındaki birbirine çok benzeyen iki penaltı pozisyonunu farklı yorumlayan Fırat Aydınus’a nasıl oluyor da gözlemci tarafından iki hafta üst üste hatasız yönetim anlamına gelen çok yüksek hakem puanı verilebiliyor? Hadi Fırat Aydınus maçta hata yaptı anladık peki maçın tekrarını kare kare izleyen gözlemci de mi bu iki pozisyonu farklı yorumluyor?
5. Maç sonu toplantısında Riekerink Beye kızınız ne iş yapıyor diye soran Beyaz TV muhabiri Sezgin Gelmez aynı soruyu Fatih Terim ya da Şenol Güneş’e sorabilir mi? Sorarsa Riekerink Bey’in verdiği maçla ilgili olmadı ama okuyorlar cevabını mı alır?
6. Fikret Orman mali genel kurulda neden Galatasaray’ın mallarını satıp 500 milyon Euro gelir elde edeceği plan üzerine açıklamalar yapmaktadır? Galatasaray’ın malından mülkünden Fikret Orman’a ne?
Yönetimimiz yukarıda sıraladığım soruları sormalı ve özellikle hakem hataları üzerine gereken müdahaleyi acilen yapmalı. Bu sene şampiyon olacak takımı ufak farklar belirleyecek. Eğer Trabzon karşısında penaltıdan beraberliği bulsak eminin galibiyet golünü de atardık. İki hafta üst üste benzer pozisyonları tam tersi yorumlayan Fırat Aydınus’tan kamuoyu önünde hesap sorulmalı. Unutmayın bizim ligimizde efendilik sökmez. Gerekirse hakem odası basarım, bu hakem bir daha bizim stadımıza gelemez gelirse çıkamaz diyen tipler yıllardır ceza almadan ortada dolaşıyor. Durumlar böyleyken Yönetim neden susuyor?