Makale Yaz
Bu haberi yazdır
Nasıl Oynamalıyız?
 Ağu
18
 2011

Öncelikle hemen belirteyim; Sabri'den gizli bir 10 numara yaratmaktansa, Emre Çolak'ı sahada görmek isterim. Aynı şekilde Hakan Balta'nın sol bekte oynamasındansa, Sabri'nin sağ bekte oynamasını tercih ederim. Selçuk ise Melo'nun önünde değil, yanında oynamalı...

Dünkü maçın oyun anlayışıyla Liverpool maçının oyun anlayışı arasında hiç bir fark yoktu. Buna rağmen son derece etkisiz bir oyun ortaya koyduk. Aslında fark sadece rakiplerin oyun anlayışındaydı. Bir de Liverpool maçında iyi bir oyun sergileyemeyen Arda'nın yerine Stancu'nun oynamasıydı fark.

İki hafta önce Liverpool savunmayı geride kurmuş ve alan savunması yapmıştı. Böyle olunca da, rakip sahada yapılan baskı sonucunda Liverpool çıkamamış ve biz de Şampiyonlar Ligi'ni hatırlatan bir oyun ortaya koymuştuk.

Olimpiakos ise bize karşı savunmayı önde kurdu ve orta saha ile defans bloğunu yakınlaştırarak bize baskı yaptı. Biz ise maç boyunca sadece baskıya baskıyla karşılık verdik. Hoş, biz de savunmayı öne çıkardık ama adamlar devamlı araya oynarlarken, biz bir kere bile savunma arkasına atamadık topu. Mücadele vardı, topa hakim olma isteği vardı fakat üretkenlik sıfırdı.

Bunun nedeni ise oldukça basit: Hücum oyuncularının beslenememesi... Oysa şöyle elle tutulur bir 10 numara olsaydı elimizde tek pasla bize yapılan baskıyı anlamsızlaştıracaktı. Biz ise bu görevi Sabri'ye verdik. Hem baskı yapsın, hem de oyunu kursun istedik. Liverpool maçında bu durum anlaşılmadı. Halbuki Liverpool da savunmayı önde kurarak bize baskı yapsaydı, yine aynı tablo çıkacaktı ortaya. Yine üretken olamayacak ve sadece baskıya baskıyla karşılık vermeye çalışacaktık.

Ben buradan şu sonucu varıyorum: Eğer bize karşı oynayan rakipler savunmayı geride kurar ve alan savunması yaparlarsa, ekmeğimize yağ sürerler. Yok eğer savunmayı önde kurup bize baskı yapmaya çalışırlarsa, işte o zaman zorlanırız. Bu durumda da hep beraber bir 10 numarayı ararız maç boyunca. Tıpkı dün Olimpiakos karşısında olduğu gibi...

Fatih Terim'in Sabri'den gizli bir 10 numara yaratmaya çalışmasından daha vahimi ise Selçuk'u yanlış yerde oynatmasıdır. 4-3-3'ün en hassas bölgesi olan üçlü orta saha düzenine Selçuk'un kurban gidecek olması beni fazlasıyla endişelendiriyor. Çünkü Fatih Terim, ''Ben yönetimden 10 numara bir futbolcu istemedim'' dediğinde aslında bu üçlü orta sahaya ihanet ederek, ikili ön liberoya dönmeyeceğini de bas bas haykırıyordu.

Melo transfer edildiğinde ben biraz şaşırmıştım. Çünkü o bölgenin banko oyuncusunun Selçuk olacağını düşünüyordum. Fatih Terim ise Melo'yu alarak Selçuk'u ön liberoda değil, üçlü orta sahanın solunda oynatmayı planlıyordu. Oysaki Selçuk bir orta sahadan ziyade tam bir ön liberoydu. Colman'la beraber Trabzon'da oynarlarken bu bölgeyi ikiliyorlar ve Colman savrukça ileri çıktığında tek başına defans ofans koordinasyonunu son derece başarılı bir şekilde yerine getiriyordu Selçuk. Bu apaçık gerçeğe rağmen Melo alınmışsa, Selçuk'la Melo'yu ikili oynatıp, Baros'un arkasına nokta bir transfer yapılması çok daha mantıklı olacaktı. Fakat Fatih Terim 10 numara istemiyor, orta sahayı üçlemek istiyor ve Selçuk'u da Melo'nun önünde kullanmak istiyordu. İşte bu da Selçuk'un sonunun bir başlangıcıydı aslında...

Bunun ilk semerelerini Olimpiakos karşısında gördük. Çünkü Selçuk topu aldığında topu sadece vermeyi düşünen bir futbolcu. Topu verdikten sonra kaçmayı ya da topla beraber kat etmeyi düşünmüyor. Hal böyleyken orta sahada kullanılmasının mantığı nedir? Üstelik onun önünde bir Jaja yok, yanında Sabri var. Bu durumda hücum oyuncularının beslenmesi güçleşirken, bunun sorumlusunun da kendisiymiş gibi algılanması çok acı. Çünkü herkes Selçuk'tan çok şey bekliyor. Halbuki Selçuk sadece topu aldığında en iyi yere topu atmayı düşünen bir futbolcu. Yani tam bir ön libero.

Bu yüzden Fatih Terim Selçuk'u harcamamalı. Kendisini Melo'nun önünde değil, yanında oynatmalıdır. Bu ikisinin önüne de bir 10 numara alınırsa tadından yenmez. Hücum oyuncularının beslenmesi Sabri'ye de kalmaz böylece..

Tıpkı Rijkaard'a da söylediğim gibi Fatih Terim de 4-3-3 ısrarından vazgeçmelidir. Çünkü üçlü orta saha düzenine uygun futbolcular Galatasaray'da yok. Bir başka deyişle Melo'nun önünde oynayacak futbolcular Sabri de Selçuk da değildirler. Bu yüzden sistem değişmeli ve Galatasaray 4-2-3-1'e dönmelidir. Çünkü en uygunu gerçekten bu olacaktır.

Emre Çolak, Baros'un arkasında oynayabilecek en iddialı isim olsa da, yetersiz. Bu yüzden mutlaka Stancu gönderilip, Diego Ribas gibi bir futbolcu alınmalıdır bu bölgeye. Böylece Elmander ve Eboue +2'de yerini alır ve sol bekte de mecburiyetten Hakan Balta oynar.

Eğer Diego alınamazsa da, o zaman 4-2-3-1 değil, 4-4-2 oynamalıdır Galatasaray. Bu durumda da Baros ve Elmander çift forvet olarak maça başlarlar. Fakat kesinlikle elimizdeki kadro yapısına rağmen 4-3-3 değildir bizim ilacımız.

Kazım'a da ayrı bir parantez açmak istiyorum. Geldiği gün de söylediğim gibi etkili fakat istikrarsız bir oyuncu Kazım. Eğer hızlı olsaydı sol kanatta da oynayabilirdi, ancak ağır. Bu yüzden Keita'nın yedeği olması en mantıklı olanıdır. Fakat bu şekilde olmayacak. Fatih Terim ne yapıp edip, tıpkı Sabri gibi Kazım'ı ilk 11'de oynatacaktır.

Fatih Terim'i beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz, ancak bunu hep beraber kabul edelim ki, Fatih Terim takıntılarından kolaylıkla kurtulabilen bir insan değil. Ayhan'a kaptanlık lütfetmesi ve hazırlık maçında dahi Emre Çolak'ı oyuna almazken, 34 yaşındaki Ayhan'ı hala denemeye çalışması bu söylediğimi kanıtlar niteliktedir. Ve bana öyle geliyor ki, eğer Galatasaray tekrar sıkıntılı bir döneme girecek olursa, sırf Fatih Terim'in bu anlamsız kaprisleri yüzünden bu süreç uzayacaktır. Umarım yanılırım.

Son olarak diyeceğim şu: Real Madrid'e yazık oldu...

Sevgiler...





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2012
  2011
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...