14
2018
Şurası çok net açık ki, Milli Takım'ın turnuvalara devamlı olarak katılamayışının nedeni yabancı kuralından ziyade, alt yapı kuralının eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Bu iki kuralın nasıl olması gerektiğine dair önerilerim var. Fakat önce, Türkiye Profesyonel Futbol Ligi'nin kurulduğu tarihten itibaren yabancı futbolcu kuralı nasıl uygulanmış inceleyelim:
1958/59 sezonu: 1 yabancı (Bu karar profesyonel futbol ligi kurulmadan önce 1951 yılında alınmıştı ve 1966 yılına kadar devam etti)
1966/67 sezonu: 2 yabancı
1989/90 sezonu: 3 yabancı
1996/97 sezonu: 3+1 yabancı
1998/1999 sezonunun devre arasından itibaren: 5 yabancı
2000/2001 sezonu: 5+1 yabancı
2001/2002 sezonu: 5+1+2 yabancı (1 yabancı yedek, 2 yabancı tribünde)
2005/2006 sezonu: 6 yabancı
2007/2008 sezonu: 6+1 yabancı
2007/2008 sezonunun devre arasından itibaren: 6+2 yabancı
2010/11 sezonu: 6+2+2 yabancı
2011/12 sezonu: 6+2+(sınırsız) yabancı
2013/14 sezonu: 6+0+4 yabancı (4 yabancı tribünde)
2014/15 sezonu: 5+3 yabancı (Bu karar daha önceden 5+0+3 olarak açıklanmıştı. TFF sezon başında kararı 5+3 olarak değiştirdi)
2015/16 sezonu: 28 kişilik kadroda en az 14 futbolcunun, Türkiye A Milli futbol takımında oynama uygunluğuna sahip futbolcu olması zorunluluğu. Bir başka deyişle maksimum 11+1+2 yabancı. Çünkü 21 kişilik maç kadrosunda en az 9 yerli futbolcu bulundurma zorunluluğu var.
Peki, yabancı kuralının değişikliğe uğradığı tarihten bir sezon önce kimler şampiyon olmuş? Galatasaray ve Fenerbahçe 6 kez, Beşiktaş ve Bursaspor ise 1 kez şampiyon olmuşlar. Geçen yılki Galatasaray'ın şampiyonluğunu da saydım. Çünkü yabancı kuralı yine değiştirilmek isteniyor. İlk akla gelen soru bu süreçte Beşiktaş neden bu kadar az şampiyon olmuş olabilir. Fakat yıllara göre değerlendirdiğimizde, bu kuralın sürekli değiştirilmeye çalışılmasında her hangi bir takıma karşı bariz bir ambargo uygulanmak istendiğini göremiyoruz. Çünkü Beşiktaş'ın son iki şampiyonluğunu saymazsak, 12 yılda sadece 1 kez (2008/2009 sezonu) şampiyon olabilmiş. Bu karar değişikliklerinin hiçbirisi ise Milli Takım'a pozitif olarak yansımamış. Bu yüzden adeta bir deneme-yanılma yoluyla alınan bu kararlar, dönemin TFF başkanlarının günü kurtarma operasyonlarıyla açıklanabilir. Çünkü bu kadar mantıksız ve saçma kararları peşi sıra almanın başka bir izahı yok.
2018 Dünya Kupası'na katılma hakkı kaybedilince, devletin en üst kademesi bile açıklama yaptı. Hal böyle olunca TFF'nin günü kurtarması artık zaruri olmalıydı. Peki, neden hala bir karar alınamıyor? Şimdiden bir karar verip, ''yeni kural şu tarihten itibaren yürürlüğe girecektir'' denilmesi gerekmez mi? Ki kulüpler de buna göre hareket edip, hazırlıklı olsunlar. Madem Milli Takım'ı düşünüyorsunuz, o halde neden bize zaman kaybettiriyorsunuz? Kalıcı, sabit ve doğru bir karar almak bu kadar mı zordur?
Şimdi kalıcı bir karar verebilmek adına mantık yürütelim. En kötüsünü düşünürsek, mevcut kurala göre 18 takımın tamamı ilk 11'de yabancı futbolcu oynatabiliyor. Günün birinde ilk 11'de oynayacak Türk futbolcusu yetişmezse ve 11'lerin tamamı da yabancı futbolculardan kurulursa, Milli takım yedek futbolculardan mı seçilecek? Dolayısıyla şimdiki kuralın doğru olmadığı aslında çok net anlaşılıyor. Anahtar kelime, ilk 11'de oynayacak Türk futbolcusunu yetiştirebilmek olmalı. Çözüm:
Madde 1- İlk 11'de oynayacak en az 1 futbolcunun, kulübün alt yapısından yetişmiş, yerli ve 21 yaş altı futbolcu olması zorunluluğu vardır. Futbolcu maç esnasında oyundan çıkarılmak istenirse, sahada kendisiyle aynı özel şartları taşıdığı başka bir futbolcu olmadığı taktirde, kendisiyle aynı özel şartları taşıyan başka bir futbolcuyla değişir.
Siz, ilk 11'i bu şekilde koruma altına aldığınızda, bütün takımlar alt yapılarına ister istemez önem vereceklerdir. Böylece Türk futbolcusunun yetişmesinin de önünü açmış olursunuz. Misal, Galatasaray'da ilk 11'de, 18 yaşındaki Yunus Akgün oynasın. O sakatlanırsa ya da cezalı duruma düşerse, haftaya 20 yaşındaki Celil Yüksel ya da 18 yaşındaki Ozan Kabak oynar vs. Dolayısıyla sadece bir futbolcuya odaklanmanız yetmez, aynı dönem içerisinde alternetif futbolcular oluşturmak ve bunları da en iyi şekilde yetiştirmek zorundasınız. Buradaki en can alıcı nokta ise 21 yaş altı kuralıdır. Çünkü ilk 11'de düzenli olarak oynatabilmek için üzerine titrediğiniz bu futbolcularınız yaklaşık 1-3 yıl sonra (ay değil, yıl itibariyle) 22 yaşına basacaklardır. Bu durumda bütün takımlar altyapılarında ilk 11 futbolcusu yetiştirmeyi sürekli hedef edineceklerdir. Böylece sırf bu maddeyle ''alt yapıda süreklilik sağlamış'' ve her dönemde de Türk futbolcusu yetiştirmiş oluyorsunuz.
İlk 11'de böylesi bir düzenlemenin yapılacak olması, 21 yaş altındaki futbolcunun genç yaşta tecrübe kazanmasını sağlayacaktır. Futbolcunun bu tecrübeyi kazanmasının hem futbolcunun kariyeri açısından, hem kulübün futbolcuyu yıldız adayı olarak Avrupa'ya pazarlayıp alt yapıdaki devir daimi sürdürebilmesi açısından, hem de Milli Takım'a yeterli tecrübeyi kazanmış olarak erken yaşta gelebilecek olması açısından sayısız faydaları vardır. Çünkü bir futbolcu genç yaşta tecrübe kazanmış olarak Milli Takım'a seçilirse, Milli Takım'ın oynayacağı en az 3-4 turnuvada kendisine yer bulabilir. Bu da Milli Takım'ın kadro devamlılığı anlamına gelecektir. Eğer futbolcu genç yaşta tecrübe kazanıp Milli Takım'a seçilse fakat sonraki yıllarda performansı düşse bile, bu alt yapı kuralıyla sürekli yeni futbolcu yetişeceği için bir sonraki turnuvada takımın neredeyse tamamının revize edilmesi gibi durumlar da söz konusu olmayacaktır.
Madde 2: 21 kişilik kadroda en az 7 tane futbolcunun, kulübün alt yapısından yetişmiş, yerli ve 21 yaş altı futbolcusu olması zorunluluğu vardır.
Bu kuralla, bu özel şartları taşıyan 1 futbolcuyu ilk 11'de oynattığınızda, yedek kulübesinde aynı özel şartları taşıyan en az 6 futbolcu yer almış olacaktır. Eğer 2'sini ilk 11'de oynatırsanız, yedek kulübesinde bu sefer en az 5 futbolcu olmuş olur.
Peki neden bu şartları taşıyan ideal olarak 6 yedek futbolcu olmalıdır? Çünkü bu 21 yaş altı 6 yedek futbolcunun tamamı defans, tamamı orta saha ya da tamamı forvet mevkisinin futbolcusu olarak seçilmezler. Çeşitlilik sağlamak adına karma mevkilerde oynamak durumundalar. Dolayısıyla ilk 11'de oynatmak zorunda olduğunuz en az 1 tane 21 yaş altı futbolcunuzu, aynı mevkideki futbolcuyla yedekleyebilmelisiniz. Mesela Galatasaray, ilk 11'de maça başlayacak 1 kişilik alt yapı kontenjanını Yunus Akgün'den yana kullanmış olsun. Fakat maçın ilerleyen dakikalarında da futbolcuyu başka futbolcuyla değiştirmek istesin. Bu durumda Yunus Akgün çıkıp, Ozan Kabak girerse, Galatasaray orta saha çıkarıp, stoper almış olur. Halbuki her mevkinin futbolcusu olsaydı, teknik heyet de daha rahat seçim yapabilecekti. Dolayısıyla ilk 11'de alt yapı kontenjanından defans futbolcusu oynatacaksanız, bunun defans yedeği olmalı, orta saha oynatacaksanız, bunun orta saha yedeği olmalı, forvet oynatacaksanız bunun forvet yedeği olmalıdır. Bunlardan en az 1 tanesi sahada olacağı için 5 yedek olur + yedek kaleci de alt yapıdan seçildiği taktirde toplamda 6 alt yapı yedeği olmuş olur. Oyundan çıkan 21 yaş altı futbolcusunun yerine illa aynı mevkide oynayan 21 yaş altı futbolcusunun oyuna girmesi gerekmez. Fakat buradaki amaç, hem teknik heyetin elini rahatlatmak, hem alt yapı futbolcuları arasında bir rekabet oluşturmak, hem de (ki en önemlisi) her mevkide futbolcu yetiştirilmesinin önünü açmaktır. Böylece Milli takımda defans oyuncusu yetişmiyor gibi sorular da artık rafa kalkacaktır.
Peki, kulüp tarafından itina ile yetiştirilen ve erken yaşta ilk 11'de maça başlayarak tecrübe kazanan bir futbolcu 22 yaşına geldiğinde ne olacak? Evet, bu yaş gurubundaki bir futbolcunun bu sefer ilk 11'de tercih edilme zorunluluğu yoktur. Fakat futbolcu iyiyse ve kendisini ispatlamışsa, zaten oynamaya devam edecektir. İşte bu noktada 22 yaşına basmış bir futbolcunun oynamasına devam edebilmesi için yabancı sayısının belirlenmesinde çok büyük bir önem vardır. Mesela kural, ''İlk 11 için 21 yaş altı 1 futbolcu + 10 yabancı oynayabilir'' şeklinde olursa, 22 yaşına basan ve yetiştirmiş olduğunuz bir futbolcunun önünü de tamamen kapayabilirsiniz. Bu durumda Türk futbolcusunun sürekli olarak yetiştirilmesini sağlamak amacıyla getirilmiş 1 adet zorunlu alt yapıda yetişen futbolcu oynatma kuralının da hiç bir anlamı kalmaz. Çünkü önemli olan bir taraftan devir daim olurken, diğer taraftan da iyi olan futbolcunun önünün kesilmemesi ve oynamaya devam etmesidir.
11 futbolcudan 1 alt yapıda yetiştirilmiş 21 yaş altı futbolcuyu çıkarttığımızda geriye 10 futbolcu kalır. Buradaki yabancı futbolcu sayısı öyle bir noktada olmalıdır ki, hem 22 yaşına basan bir futbolcunun oynamasına mani olmasın, hem de Türk takımları Avrupa'da mücade ettiklerinde, zaafiyet yaşamasınlar. Bence bu rakamın en ideali 6 yabancı olmasıdır. Peki neden?
İlk 11'de, 1 alt yapı ve 6 yabancı kontenjanı dolduğunda geriye 4 yerli futbolcu kalır. Böylece 22 yaşına basan bir futbolcunun ilk 11'de oynamaya devam etmesi için en az 4 kontenjan açılmış olacaktır. Alt yapıda yetişmiş, 21 yaş altı ilk 11 futbolcusu için ortalama üç yılda bir devir daim geldiğini düşünürsek, bu 4 yerli futbolcu bir önceki döneme göre üçer yıl yaşlanacaklar ve yaşları da 22-25-28-31 olacaktır. Ki Milli Takım'a çağırılabilmek için bu yaşlar da son derece idealdir. Aksi halde ilk 11'de 1 tane 21 yaş altı futbolcu haricinde 5 yabancı, 5 yerli futbolcu oynatma kuralı olsaydı, her üç yılda bir yetiştirip ilk 11'de oynattığınız futbolcuların, 22 yaşından sonra da ilk 11'de oynamaya devam etmesi halinde 5. yerli ve en yaşlı olan futbolcunun yaşı 34'ü bulacaktı ki, bu da Milli Takım'a seçilebilmesi için iyi bir tercih olmazdı. Bu yüzden yabancının 6 ile sınırlandırılması Milli Takım açısından da en idealidir.
Madde 3: Takımlar ilk 11'de en fazla 6 yabancı oynatabilirler. Kadrolarında ise en fazla 1 tane yabancı kaleci olabilir. (Yani iki ve daha fazla yabancı kaleci alamazlar)
Şimdiki kuralda, 14 yabancı futbolcu alınabildiğinden, Türk futbolcularından çok da farkı olmayan yabancı futbolcularla kadro şişirilebiliyor. Dahası alt yapıdan futbolcu yetiştirmenin de önü kapatılıyor. Oysaki ilk 11'de yetiştirmiş olduğunuz en az 1 tane 21 yaş altı futbolcusu ve maksimum 6 yabancı oynatılabilse, hem Türk futbolcusu yetiştirmenin önü kendiliğinden açılacak, hem de vasat yabancılarla değil, sayı az olduğundan dolayı en kaliteli yabancılarla kadro donatılmış olacaktır. Her kulüp futbolcu yetiştirmek zorunda kalacağı için, iç piyasada Emre Akbaba gibi özel yetenekler haricinde, hiç bir Türk futbolcusuna değerlerinin çok üzerinde bir fiyat biçilemeyecektir. Fakat alt yapıdaki devir daimi iyi yapıp, kendi yetiştirdiği futbolcuları parlatan kulüpler, Cengiz Ünder gibi futbolcuları da genç yaşta yüksek bedellerle Avrupa kulüplerine satabilirler.
Yabancı kuralı eski tabirle 6+0+0 olmalıdır. Böylece hem kulüpler yedek bırakacakları yabancı futbolcuya milyon Eurolar vermekten kurtulacaklar, hem de bu paraları alan yedek yabancının takım içerisindeki dengeleri bozması da engellenmiş olacaktır.
21 kişilik maç kadrosunda en az 7 tane 21 yaş altı futbolcusu olacağı için, kulüpler de bundan sonra sadece geriye kalan 14 futbolcuya doygun maaş vermiş olurlar. Bu da şu demektir ki; Bu kuralla birlikte bundan sonra kulüplerin paraları da çöpe atılmayacaktır. Böylece kulüpler hem oynatmadığı futbolculara vereceği milyon Euro'lardan tasarruf etmiş olurlar, hem alt yapıya önem vermek zorunda kalacaklarından dolayı milyon Euroluk transferler yapmak durumunda kalmazlar, hem de yetiştirdiği genç futbolcuları aynı zamanda ilk 11'de oynatacakları için bu futbolcuları da Enes Ünal gibi büyük kulüplere pazarlayabilirler. Yani bu kural, kulüplerin mali geleceği açısından da son derece yararlı olur.
Özetle: 21 kişilik maç kadrosunda 7 tane 21 yaş altı, kulübün alt yapısında yetişmiş futbolcu olması gerekir. Bunlardan en az 1 futbolcu da ilk 11'de oynatılmalıdır. Kadrodaki yabancı sayısı ise maksimum 6 futbolcu olabilir. Türk futbolundaki bütün kara bulutları ortadan kaldıracak, bence en doğru ve makbul olan kalıcı çözüm budur. Özellikle alt yapıdaki devir daimde süreklilik olursa (ki olmasını istediğim kuralın asıl amacı da zaten bu) işte o zaman Milli Takım'ın her büyük turnuvaya katılmasının önünde hiç bir engel kalmaz. Keşke her şey enine boyuna değerlendirilse ve uygulanabilecek olan bu kural da, bu seneden itibaren kulüplere bildirilseydi. Böylece kuralın yürürlüğe gireceği tarihe kadar, kulüplerin belli bir politikası olur, en azından kadrolarını yabancı futbolcularla şişirmezlerdi.
Milli Takım teknik heyeti açısından da ilk 11'de oynayan 22 yaş ve üstü (yani yeterli tecrübeyi kazanmış) 18x4=72 futbolcu havuzu var. Böylesi bir durum, Türkiye Ligi'nden, bir mevkide ortalama olarak 7 futbolcu alternatifinin oluştuğu anlamına geliyor ki, bu da bence oldukça iyi bir rakamdır. Eğer alt yapıdaki devir daim gerçekleşir ve yetiştirilen futbolcular Okay Yokuşlu gibi Avrupa kulüplerine satılabilirse, 5-10 sene içerisinde gurbetçi futbolcularla birlikte, Milli Takım'ın her mevkisi için en az 10 alternatif futbolcu oluşturabiliriz. Özellikle Gökhan Gönül'ün ilerleyen yaşından sonra, Milli Takım'daki sağ bek tercihinin Türkiye Ligi'nden sadece Şener Özbayraklı'dan yana kullanılabiliyor olduğunu düşündüğümüzde, mevcut kuralın ne kadar yanlış olduğu da kendiliğinden ortaya çıkmış olur. İşte yeni düzenlenecek kuralla birlikte, Türkiye Ligi'nden böylesi alternatif oyuncu havuzunun oluşacak olması, Milli Takım'ın geleceği açısından son derece belirleyici olacaktır.
Aslında 6 yabancı kuralının 2005/06 sezonunda Eric Gerets'le şampiyon olduğumuz yılda uygulandığını görüyoruz. Fakat burada alt yapı kuralı yok ki, asıl getirilmesi gereken kural da bence budur. Çünkü Milli Takım'ın başarıda devamlılığı yakalaması için alttan sürekli futbolcu gelmeli ve bunlar da takımlarında oynatılmalıdırlar. Yabancı sayısı da işte bu ölçü baz alınarak belirlenmelidir. Yoksa tek başına yabancı sayısında bir karar kılmak, daha önceki yıllarda olduğu gibi hiç bir şey ifade etmeyecektir.
Değiştirilmesi düşünülen mevcut kuralın nasıl düzenlenmesi gerektiği, yukarıdaki gerekçelerimle birlikte TFF'ye önerimdir. Umarım artık doğru ve kalıcı bir karar verirler ve günü kurtarma operasyonlarını da artık yapmazlar.
Saygılar...