Yazacak o kadar çok şey var ki Romanya maçı ile ilgili olarak, gerçekten her biri ayrı bir tartışma konusu olur.

Abdullah Avcı'nın Milli Takıma nasıl getirildiğinden tutun da Avcı'nın oyuncu seçimi, yaptığımız hazırlık maçları, grup maçları ve son Romanya maçımız olsun o kadar çok tartışılacak şey var ki...

Arkadaşlar,

Lütfen, oynadığımız takımlara bir bakın.

Hollanda belkide bu güne kadar karşılaştığımız en kötü Hollanda idi. Umutluyduk. Ama yenildik.....

Estonya dediğimiz takım  Dağılan Rusya'dan ayrılan onlarca ülkeden birisiydi. Bizlere rakip olması düşünülemezdi bile. Onları zor yendik. Hatta ilk 15 dakikada bir kaç pozisyon da kaçırdılar. Üstelik uzun süre de 10 kişi oynadılar. Halbuki o maçta biz onlardan önce 10 kişi kalabilirdik...

Ve son olarak da Romanya'ya yenildik. Ki bu Romanya dediğimiz takım şu anda Avrupa'nın ikinci sınıf takımlarından birisi.

Bir anda Hollanda ile grup birinciliği için çekişiriz falan derken ikinciliğimiz bile tehlikeye girdi. Playy-Off'a bile kalamama riskimiz çok büyük...

Peki neden?

Beyler, siz hiç sahada oynayan futbolcularda hırs gördünüz mü?

Mesela Terim döneminde Avrupa Şampiyonasındaki Millli Takımımızda pek çok futbolcumuzda gördüğümüz o kazanma hırsı bugün sahada kaç futbolcumuzda vardı?..

Ben cevap vereyim sizin yerinize, hiçbir futbolcuda o hırs yoktu. Tekmeye kafa sokacak tek bir futbolcu yoktu sanki sahada.

Daha ağır bir yenilgi almamız işten bile değildi.....

Oysa ligimizin yedinci haftası geride kalmış, takımlarımız Avrupa'da maçlar oynamıştı. Yani kısaca futbolcularımız aslında Hollanda ve Estonya maçlarına göre daha iyi durumdaydılar(!)....

Abdullah Avcı'yı tanımak için söylemlerine bir göz atalım isterseniz.....

Avusturya ile yaptığımız maç öncesi şöyle demişti sayın Avcı,

"Önemli olan bizim oyun felsefemize uygun olan her oyuncunun kadromuzda yer alabilmesidir, Her oyuncuya kapımız açıktır.".....

Ama gördük ki sayın Avcı Milli Takım kapılarını her oyuncuya açmamış. Bunu Romanya maçı öncesinde yaptığı basın toplantısında söylediği şu sözlerden anlıyoruz.... 

''25 oyuncunun yüzde 80'iyle 7 senedir beraberim. Hiçbir problem yok. Oyuncularla sadece kamplarda değil, kamp dışında da irtibat halindeyiz. Futbolcular oynamadığı zaman elbette mutsuz olacak. Bunlar normal şeyler. Milli takım olarak hiçbir problemimiz yok, uyum içindeyiz, her şey olumlu gidiyor''..... 

Buradan da açıkça görülüyor ki sayın Avcı Milli takıma hak eden oyunculardan ziyade kendisinin yakından tanığı futbolcuları almaya gayret ediyor. Sanki kendi Milli Takımını kuruyor(!)......

Milli takımda problem yopk dese de aslında Milli Takımda belli bazı problemlerin olduğu açıkça görülüyor. Benim bildiğim her milli takımın bir kemik kadrosu olsa da bazı futbolcular eğer o sıralar üstün form gösteriyorlarsa onların da Milli takımda oynama hakları vardır ve oynamalıdırlar da....

Sevgili Ahmet Çakır ağbimiz "ROMANYA'YI YENEBİLECEKMİYİZ" başlıklı yazısında aynen şöyle diyordu;

"Gruptaki en zor maçımızın bu olduğunu söylemek abartı olmaz. Biz her zaman grubun 1. kategori takımını gözümüze kestiririz ama asıl büyük sıkıntıyı 3. ve 4. kategori takımlar karşısında yaşarız. Burada da onlar Romanya ile Macaristan oluyor. Şu anda Romanya’nın 46’ncı, Macaristan’ın da 49’uncu sırada bulunuşu dönemsel olarak güçlerin yakınlığının kanıtı.".....

Ve sonuçta korkulan oldu.

Maçlar başlamadan önce gözümüze kestirdiğimiz(!) Hollanda'yı geçtik, şimdi Romanya ve Macaristan ile ikincilik mücadelesi vereceğimiz bile şüpheli.

Bilmiyorum başka bir söze gerek var mı?... 

Bilmiyorum, belki ben duygusal davranıyorum bir Galatasaraylı olarak ama gelin görün ki Rıdvan'ın Hollanda maçı sonrası söylediği, “Bir hoca adı kim olursa olsun, Selçuk İnan'ı ilk 11 oynatmıyorsa, bunda duygusallık var demektir. Ben olsam kaleciden önce Selçuk'u kadroya koyarım. Abdullah Avcı’nın kararı kesinlikle yanlış” sözleri bugün daha bir anlam kazanıyor bence.

Sonra ikinci maçta Hollanda maçının faturasını öncelikle Hamit'e kesmesi herkes gibi beni de üzmüştü, isyan ettirmişti...

Bilmiyorum son zamanlarda Milli Takımımızı bu kadar kötü bir maç çıkarırken gören var mı?..

Romanya karşısında resmen çok çaresiz kaldık...

Abdullah Avcı "KAZANMAK İÇİN HER ŞEYİ YAPACAĞIZ" dedi ama maalesef Milli Takımımız hiç bir şey yapmadı. Yapacak gücü de pek yoktu.

Bana öyle geliyor ki bu takım fazla bir şeyde yapamaz....

Anlatacak çok şey var ama Romanya'nın 80. dakikada yaptığı ve birisinin çapraz koşu yaptığı, diğerinin boşa kaçtığı ve topu alıp kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyon bize her şeyi anlatıyor...

Hani öyle bir durum vardı ki meğer BEŞ oyuncu değişikliği olsa inanın beş oyuncu değiştirilebilirdi.

Öyle bir maç çıkardık işte.....

Bizler sinirden çatlayarak maç seyrettik de Abdullah Avcı nasıl seyretti bilmiyorum...

Mehmet Topal'a 90 dakika sabrettiğine göre.

Acaba Abdullah Avcı'ya bu payeyi verenler şimdi vicdanen rahatlar mı?..

Göksel Gümüşdağ'a sormak lazım.

Milli Takım birilerinin çiftliği olmaktan ne zaman kurtulacak?..

Sanki yine bize hüsran düşecek gibi....

ne güzeldi, bir zamanlar orta sahamızda Ogün, Tolunay, Ünal gibi futbolcular vardı. Dikine harmanlıyorlardı. Şimdikiler yan tarafına bile pas atamıyor...

Hakan Şükür vardı. Birilerinin şaban(!) diyerek akılları sıra küçümsediği, alay ettiği. Keşke şimdi onun gibi bir santraforumuz olsa.....

"Biz Romanya'yı yenip, onları Macaristan'ın kucağına atacağız" diyen sayın Avcı şimdi ne düşünüyor acaba?.

Çünkü şimdi Romanya bizi Macaristan'ın kucağına atmış durumda...

"Artık eşik atlamamız gerek" diyen Abdullah Avcı sanki bizlere Playy-Off'u da aratacak gibi geliyor....

Rabbim sonumuzu hayır etsin......

Saygılarımla,

Hakan GİRGİN