Makale Yaz
Bu haberi yazdır
Sonun Başlangıcı…..
 Oca
19
 2013

Eminim ki bugün takımını Galatasaray’ın bulunduğu yerde görmek için çok şeylerini feda edecek kulüp başkanları ve Teknik Direktörler var Türkiye’de….

Hem de tonla…

Biz ise şu anki durumumuzdan şikayet ediyoruz…

Şikayet ediyoruz çünkü haklıyız.

Çünkü geçen sezon şampiyon olmuş bu takım üzerine milyonlarca euro’luk transferler yapılarak, hocanın istekleri yerine getirilerek güçlendirildi(!) birde…

Bizler ligi forse etmesi gereken, açık ara önde gitmesi gereken kadrosunun bugün mütevazi bir bütçe ile kurulan Antalyaspor ile ve ‘Feda’ diyen Beşiktaş ile kafa kafaya gitmesini kabul edemiyoruz….

Kaza geliyorum demez ama bu günlerin geleceği o kadar belliydi ki…

Nitekim, tüm sorumlular (BAŞKAN, YÖNETİCİLER, TEKNİK HEYET VE TARAFTAR) kendilerine gelip olması gereken birlikteliği sağlayamazlar ise Galatasaray çok daha rahat şampiyon olabileceği bu sezonda şampiyonluğu kaybedebilir beyler…

Bırakın şampiyonluğu, lig ikinciliğini bile yitirebilir.

Maalesef ufukta öyle bir tehlike var ve bizler hala kendi ayağımıza kurşun sıkmakla meşgulüz. Yani, kulüp içinde dönen bazı ayak oyunları artık apaçık ortaya çıkmıştır…

Belli ki içeride bir soğuk savaş devam etmektedir….

Şahsen pek çok kişi gibi ben de Ribery olayında Galatasaray’a yaptıklarını unutmadığımız Heiderscheid ve 1 Milyonluk davayı Galatasaray’ın başına bela eden Bülent Tulun’un başkan Ünal Aysal’ın danışmanlığını yapmasını hazmedemiyorum…

Çünkü yine bana göre bu durum Galatasaray’ın çıkarlarına ters diye düşünüyorum…

Başta Fatih Terim olmak üzere Ali Dürüst ve Abdürrahim Albayrak’ın bu durumdan ne kadar rahatsız olduklarını hepimiz biliyoruz…   

Şike sürecinde Galatasaraylıya yakışan bir biçimde davranan, dik duruşu ile taraftarların gönlünü kazanan Adnan Öztürk’e yapılanlar da ortada maalesef…

Yani, kısaca içeride bir şeyler olduğu kesin artık….

Yoksa Fatih Hoca bmöyle bir basın toplantısı yapmazdı…

O toplantıda söylediklerini de alınan mağlubiyeti örtbas etmek için günden değiştirme olarak algılayan bazı çok bilmişlere de gülüyorum şahsen…

Beyler, uyanın lütfen. Üsküdarda çoktan sabah oldu…..

……………………………..

Kimse kusura bakmasın beyler ama bu günleri yaşayacağımız o kadar belliydi ki bunu anlamak için müneccim olmaya bile gerek yok….

Eğer bu sistem değişmezse, eğer hala ve ısrarla Riera’dan bir sol bek, Emre’den muhteşem bir sol açık yaratmaya çalışırsanız, Engin’i yok ederseniz, Yekta’yı yok sayarsanız, ısrarla Hamit’i çıkarıp Aydın’ı, Elmander’i çıkarıp Umut’u, Melo’yu çıkarıp Yekta’yı alırsanız olacağı budur sonunda…..

Şu anki durum dilerim ki bir sonun başlangıcı değil, silkinip kendimize gelirsek bir şampiyonluğun habercisi olur…

……………………………..

Bu takım sol bek transferini yapmadan ikinci yarıya başlamamalıydı ama maalesef takımın en eksik bölgesine transfer yapılmadı….

Hala çilek ile, kiraz ile uğraşılıyor….

Bu takımda Sabri (-ki ben daha önce “Sabri’yi Harcamayalım” diye bir yazı yazmıştım-), Aydın ve Emre olsa olsa ancak iyi birer yedek oyuncu olabilirler. O da gerçekten Galatasaray’ın alt yapısından yetiştikleri için, o Galatasaraylılık ruhunu taşıdıkları için olabilir ancak….

Belli ki asla birinci sınıf bir oyuncu olmayacaklar, olamayacaklar….

Sevgili hocamızın onlardaki bu ısrarı anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum…

Bugün Riera’nın sol bek oynadığı tüm maçları tekrar tekrar seyrederseniz onun gerçekten de profesyonelce, canla başla verilen görevi yerine getirmek için çalıştığına şahit olursunuz…

Ama, aynı Riera’nın sol bek orjinli olmadığı için o kadar çok pozisyon hatası, zamanlama hatası yaptığını görürsünüz ki şaşarsınız.

Üstelik biraz da bir açık oyuncusu olmasından ve üstelik de sprinter bir oyuncu olmadığından dolayı rakip oyuncuları bazen çok kolay kaçırdığını rahatlıkla görebilirsiniz….

Forvet oyuncuları genelde pek profesyonelce faul yapmayı beceremediklerinden dolayı Riera’nın bazen hiç gereği yok iken saçma sapan fauller yaptığını görürsünüz…

Keşke hocam bir sol bek olmamasına rağmen ona verdiği zamanı bir Çağlar’a, bir Hakan Balta’ya verseydi, gerekli sabrı gösterseydi…

Futbol oynayanlar çok iyi bilir ki futbolcular da oynadıkça form tutar. Oynamayan futbolcular fizik kondisyonunu da, melekelerini de kaybeder. Tıpkı Melo gibi….

İddiam odur ki eğer Riera bu sezon, bu disiplinli, özverili çalışması ile sol önde oynasaydı en azından Emre’den çok daha verimli olurdu. Hatta Ambrabat’tan bile verimli olurdu…

Çünkü bizler aylardır seyrettiğimiz Emre’nin soldan sıfıra inip de içeriye orta kestiğini, gol pası verdiğini görmedik….

……………………………..

Okuyan arkadaşlarım iyi bilir ki artık F.Bahçelilerin de (RIDVAN) söylediği gibi Galatasaray’a öncelikle bir sol bek gerektiğini söylerken dilimizde tüy bitti buralarda. Sonraki transferin de mutlaka stopere yapılması gerektiğini defalarca belirttik.

Bir Snaijder transferinin ancak onlardan sonra düşünülmesi gerektiğini de belirttik futboldan çok iyi anlayan(!)  bazı arkadaşlara rağmen.:))..

Hatta ve hatta bize gol vuruşları mükemmel, kalabalık savunmaların kilidini açabilecek fırsatçı bir santrafor gerektiğini de yazdık buralarda…..

Burak’ın kalabalık defansları açabilecek kabiliyette olmadığını futbol dünyasını birazcık takip eden herkes bilir…

Burak olsun, normalde Umut olsun ikisi de önüne top atıldığında başarılı olabilen oyuncular. Bu durum attıkları gollerden de açıkça belli oluyor zaten…

Ve maalesef Burak gelince Galatasaray’ın oyun düzeni de değişikliğe uğradı..

Orta sahada top yapan Galatasaray gitti uzun toplarla oynayan bir Galatasaray geldi sahalara.

Hala ve ısrarla 4-4-2 sistemi ile oynamakta ısrar etmesi bana göre şampiyonluğun kaçmasında en önemli etken olacak bu gidişler…

Evet, Galatasaray geçen sezon 4-4-2 oynuyor gibi gözükse de Necati’nin varlığının takıma ne kadar büyük katkı sağladığını şimdi yeni yeni anlamaya başlıyor bazı futbol ulemaları….

Necati’nin geçen sezon takımın orta sahasına olan katkısı yeni yeni anlaşılıyor bazıları tarafından…

Bu sezon orta sahamızın neredeyse tüm maçlarda rakipleri tarafından çaresiz bırakıldığını ne zaman göreceğiz acaba?...

Üstelik de geçen sezon ki Melo yok ortalarda. Sanki Melo’nun çakması oynuyor sahada….

Hatalarına isyan etmekten bıktık…

Ban göre Fatih hocam bu süreci iyi yönetemedi sanki.

Kendi de kaybetti, Galatasaray’a da zarar verdi….

YOKSA BU GALATASARAY’IN, ŞAMPİYON OLAN KADROSUNA YAPILAN TAKVİYELER İLE BU LİGİ GERÇEKTEN DE FORSE ETMESİ GEREKİRDİ…

Tabi bu duruma gelinmesinde Galatasaray Kulübünü kendi şirketi gibi gören ve o şekilde sözde profesyonelce yönetmeye çalışan ve buna göre de 40 yıllık Galatasaraylıları, Divan Kurulu Üyesi olmaya hak kazanmış kişileri birer basit eleman gibi görme gafletine düşen

sayın Ünal Aysal’ın tavır ve davranışları maalesef çok büyük etken olmuştur…

Ve gelinen son noktra da Fatih Terim’in nasıl dağıldığını Kasımpaşa maçı sonrası yaptığı basın toplantısındaki konuşmalarında gördük…

Ama, olan Galatasaray’a oluyor beyler…..

Böyle dostlarımız varken düşman(!) aramaya gerek yok ki….

Sayın Ünal Aysal hiç kimsenin yapmayacağı bir hatayı yapmış ve Fatih Terim’i herkesin anladığı anlamda kulübün bir çaycısı, bir bahçıvanı ile bir tutmuştur…

Beyler, Fatih Terim şeklen bir çalışan gibi görünse de pratikte aynen Yöneticilerimiz gibi Galatasaray’a hizmet etmeye çalışan gönülden bir Galatasaraylı’dır…

O her hangi bir çalışan değildir. O ismini Galatasaray’ın tarihine altın harflerle yazdıran bir Galatasaraylıdır…

Bugün birileri o kulüpte konuşuyorsa, birileri bir yerlere geldiyse, birileri belli yerlerde söz sahibi ise, birileri bazı yerlerde öğünüyor ve gururlanıyorsa bunlara sebep olanlardan birisidir Fatih Terim. Hatta en başında o gelir…

O yüzden Fatih Hocanın hakkını yemeğe kalkmasın kimse..

Hoca’yı teknik, taktik konusunda eleştirmek başka ki başta inadı olmak üzere bende çok eleştiriyorum hocayı…

Keşke öyle yapmasaydı das böyle yapsaydı diyorum. Ama bu “ELEMAN” konusu hiç şık olmadı…..

Hani utanmasalar Fatih Hocamızı “AYIN ELEMANI” veya “YILIN ELEMANI” seçecekler. Ayıptır, hem de çok ayıp….

……………………………..

Yukarıda da belirttiğim üzere “BEN DEMİŞTİM” demenin hiçbir anlamı yok. Ama gerçekten de ben demiştim ve pek çok arkadaşım da bana hak vermiş, aynı fikirde olduklarını belirtmişlerdi….

Bakın, 28 Eylülde Ordu maçı sonrası yazdıklarım aynen şöyle idi….

Bugün, kime sorsanız Galatasaray'ın Hamit, Selçuk, Melo ve Ambrabat'dan kurulu orta sahasının çok kaliteli isimlerden oluştuğunu kabul eder. Ama, kağıt üstünde gerçekten çok kaliteli, birinci sınıf kabul edilebilecek (EN AZINDAN TÜRKİYE ŞARTLARINA GÖRE) bu orta saha bana göre geçen sezonki Engin, Selçuk, Melo ve Emre Çolak'dan kurulu orta saha kadar başarılı olmadı, olamadı bu güne kadar. Çünkü Hamit henüz formunu bulamamış durumda. Bizim bildiğimiz Hamit değil henüz. Melo'nun ise geçen sezondaki halinden eser yok. Açıkça görülüyor ki kondisyon sorunu var henüz. Formunda değil. Ambrabat'ın defansa yardımlarının ne kadar olduğunu herkes biliyor zaten. Üstelik geçen sezon Galatasaray özellikle ikinci yarıda neredeyse 4-5-1 gibi oynuyordu. Çünkü Necati'nin orta saha özellikleri, zaman zaman Elmanderin yardımları da orta sahaya fark getiriyordu. Ama, bu sezon en başta Burak orta sahaya yardımcı olmuyor. Bir Elmander, bir Umut gibi pres yapmıyor. Bir de Ambrabat olunca ve ekstradan Hamit'in yerine yine defansı zayıf olan Aydın'ı oyuna alınca Galatasaray'ın kötü maçlar çıkarması kaçınılmaz oluyor. Ve, hal böyle olunca Galatasaray tekliyor. Eğer, bu kadro ile ve bu şekilde oynamaya devam ederse de inanıyorum ki çok tekler. Mağlup olmasa bile herkesin yüreğini ağzına getirecek daha çok maç oynar....

VE O MAÇLARI HALA OYNAMAYA DEVAM EDİYOR GALATASARAYIMIZ……


Braga maçı sonrasında şunları yazmıştım….

Maalesef futbolcularımız ne zaman faul yapmaları gerektiğini ve özelliklede nasıl faul yapacaklarını bilmiyorlar. Bugün, tüm dünya taktik fauller üzerine çalışıyor. Bizim takım ise gün geliyor 3-5 faul ile maçı bitiriyor....

Ve Kasımpaşa maçında eğer futbolcularımız en azından Kasımpaşalılar kadar faul yapmayı becerebilseydi bilmiyorum ama her halde Kasımpaşa kolaylıkla gol atamazdı….

En azından 2. Golde Emre’nin faul yapmamak için kendini geriye çekmesi ne kadar saçmaydı. Eğer faul yapsaydı en fazla sarı kart görür belki de büyük ihtimalle gol olmazdı…

YANİ BİZİM TAKIM HALA NE ZAMAN VE NASIL FAUL YAPACAĞINI BİLMİYOR…..


Ve de şunları yazmıştım Braga maçı sonrasında,


Bu kadro ligimizin biraz kaliteli takımları karşısında, örneğin; Bir Bursa, Sivas, Gençlerbirliği, Eskişehir gibi takımların karşısında aynen Ordu karşısında olduğu gibi çok zorlanır. (NİTEKİM ZORLANDI DA).. Hele hele ilk golü bulamazsak biraz felaket tellallığı yapmak gibi olacak belki ama Ordu maçındaki gibi vahim sonuçlarla karşılaşabiliriz. (KARŞILAŞTIK DA).. İddia ediyorum, sağda Aydın, solda Ambrabat, sol bekte Riera ve ileride Burak ile bu kadro bizlere geçen seneyi aratır. (VE GEÇEN SEZONU ARIYORUZ).. Bazen inatçı tavrınız size çok şey kazandırsa da bazen de işler ters gidebilir o inatçı tavrınız yüzünden… (VE HOCAMIZIN İNADI AYNEN DEVAM EDİYOR…)


14 Kasım’da “Şampiyon Olamayız(!)” başlıklı yazımın hemen başında yine şunları yazmıştım.

“Evet, böyle oynamaya devam edersek şampiyon olamayız. Üzülerek görüyorum ki Galatasaray'ımızın oyunu maalesef geçen sezonu aratıyor.” Demiştim.

Ve görüyoruz ki hala geçen sezonu arıyoruz…


İşin garip tarafı şu an bizim yerimizde olabilmek için çok şeyler feda edebilecek için için kaynayan kulüpler var iken bu rahatımızı içimizdeki birilerinin kavgası yüzünden bozulması çok garip…

Belli ki paylaşılamayan bir şey var ortada….

Ama, olan Galatasaray’a oluyor….


Bazı arkadaşlarımız hala kötünler arasında en iyi olduğumuz, ilk yarıyı birinci sırada bitirdiğimiz için belki  için için seviniyor ama ligin ikinci yarısında biz hala böyle oynamaya devam edersek ve rakiplerimiz daha iyi maçlar çıkarmaya, daha fazla puan toplamaya başlarsa ne olacak?...

Peki o zaman bunun hesabını kim verecek?..

Bütün fatura ’ELEMAN’ Fatih Terim’e mi çıkarılacak?....

Ama şu bir gerçek ki eğer Terim giderse Galatasaray’a gelecek hangi hoca olursa olsun onun gösterdiği özveriyi göstermez.

İşte o hoca gerçekten de sayın Ünal Aysal’ın dediği gibi bir profesyonel olur, bir eleman gibi çalışır, sadece kendi işine bakar, aldığı paraları hesap eder. Gak deyince futbolcu, guk deyince futbolcu transferi ister….

Ama, bu gidişin sonunda fatura bence Fatih Terim’den çok deplasmanlara gitmeyen, takımın halini sormayan, her gününü balayı tadında geçiren, Teknik Direktörünü dinlemeyen ve ‘BENİ GÖZ ÖNÜNDE GÖREMEYECEKSİNİZ’ dediği halde televizyonlara çıkmak için hiçbir fırsatı kaçırmayan Ünal Aysal’a çıkarılır…

Kazanan da F.Bahçe olur…

İşte o zaman da Galatasaraylılara en çok koyan bu olur…..

Allah (C.C.) sonumuzu hayır eylesin artık….

Ve bilinmelidir ki bugün pek çok kulüp başkanının adı hatırlanmaz belki ama Fatih Terim asla unutulmayacaklar arasındadır.

Sevabı ile, günahı ile…

Doğruları ile hataları ile…

O bir eleman değildir. O Galatasaray’ın bir neferidir…

 

Okuduğunu Anlamak……

Öncelikle burada okurlara ayrılan bölümde köşe yazısı yazan ve o yazılara yorum yazan tüm arkadaşlardan özür dileyerek bir tespitimi aktarmak istiyorum…

Arkadaşlar,

Lütfen, burada yazı yazan, yorum yazan arkadaşlara haksızlık etmeyelim, özellikle de hakaret ederek terbiyesizlik yapmayalım yorumlarımız ile. Çünkü tartışmanın, tenkit etmenin, kritik etmenin de bir adabı vardır….

Neticede herkes futbol bilgisi dahilinde kendi fikirlerini, kendi düşüncelerini yine kendi bakış açısı ve tespitleri ile yazmaya çalışıyor buralarda…

Yazılan yazıyı beğenmeyebilirsiniz, aynı fikirde olmayabilirsiniz, karşı bir görüşü savunabilirsiniz ama bu lütfen terbiye sınırları içinde olsun.

Belli ki hayatında ayağı ile topu dürtmemiş(!!!!!), o sahaların tozunu yutmamış bazı kişiler burada profesyonel(!) provokatörlük yapmak amacı ile yorumlar yazıyorlar….

Onları şiddetle kınıyorum….

Çünkü bana göre burada gerek köşe yazısı ve gerekse yorum yazan herkes yazı ve yorumları beğenilmese de saygıyı hak ediyor….

Her (GERÇEK) Galatasaraylının da bu saygıyı göstereceğini düşünüyorum….

 

Saygılarımla,

Hakan GİRGİN





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2014
  2013
  2012
  2011
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...