14
2014
Bence Galatasaray’lı olmak rahmetli Metin Oktay’ın da dediği gibi sevenlerini üzmemektir...
Çünkü Galatasaray rahmetli Gündüz Kılıç’ın dediği gibi 'Galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.'...
Galatasaray’lı olmak iyi günde olduğu kadar kötü günde de takımının yanında olmaktır...
Ama, yanlış yapan Başkanının, Teknik Direktörünün, futbolcusunun, hatta taraftarının yanında olmak demek değildir Galatasaray...
Her zaman ve her yerde doğruları söyleyebilmektir Galatasaray’lı olmak...
Eğer Cemal Nalga olayı bir skandalsa başkaları gibi “Yöneticilerimiz her ne yaptıysa kulübümüz için yapmıştır” diye olaya sahip çıkmamak, gereğinin yapılmasını isteyebilmektir ve gereğini yapmaktır...
Galatasaray’lı olmak tarihe yazılan başarıları getirenlere, onların kazanılmasında emek sarf edenlere gerekli saygıyı göstermek, Fatih Terim’i seven, BAŞARILARDA KATKISI OLDUĞUNA İNANANLARI, bu yüzden ona saygı gösterilmeli diyenleri ‘TERİMGİLLER’ diyecek kadar alçalmamak demektir...
Galatasaray’lı olmak, Sabri gibi futbolcularına en azından futbola başladığından beri Galatasaray’da hizmet vermesinin karşılığı olarak onu olduğu gibi kabul etmek, ona gereken saygıyı göstermek, sahip çıkmaktır...
Galatasaray’lı olmak, Tarihine altın harflerle yazılan Hakan Şükür ‘ü birilerinin dolmuşuna gelip de ‘ŞABAN’ diye alay etmemek, edenlere de ağzının payını vermektir...
Benim için Galatasaray’a hizmet eden herkes saygıyı hak etmektedir.
Ama, Galatasaray’lı olmak yapılan yanlışları görmekten gelmek değildir. Bilakis Başkan olsun, Teknik Direktör olsun veya futbolcular olsun vazifesin i yapmayanları, veya ısrarla yanlış yapanları centilmence eleştirebilmektir...
Ama, Galatyasaray’lı olmak aslında futbolcusunun hakkını yedirmemektir...
Galatasaray’lı olmak (Saygılı bir şekilde) yapılan eleştirileri olgunlukla karşılayabilmektir...
Ama, Galatasaray’lı olmak aynı zamanda ‘ELEŞTİRİ’ adı altında birilerine hakaret etmek, onları aşağılamak demek değildir...
Galatasaray’lı olmak kulübünün haklarını her platformda savunabilmektir. Buna medyadaki paralı kalemşörlere, rakip takım yöneticilerine, İsimlerini herkesin bildiği malum TV yorumcularına ama en önemlisi TFF İdari Binasına Fenerbahçe bayrağı astıran, asılmasına göz yuman Federasyon Başkanı ve onun kurullarına karşı gerektiğinde yumruğunu masaya vurabilmektir...
Herkesin malumu olduğu üzere Cemal Nalga olayı patlak verdiğinde resmi sitelerinde “SONUNA KADAR TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ” diyerek çok basit, Galatasaray’a en ufak bir katkısı ve hiç kimseye de en ufak bir zararı olmayan, her takımın hazırlık maçında kendi kulübünden olmayan oyuncuları bile oynattığı bir hazırlık maçı , her takımın hazırlık maçında kendi kulübünden olmayan oyuncuları bile oynattığı bir hazırlık maçı üzerinden, yani aptalca bir olay yüzünden Galatasaray’ı her platformda zor durumlara düşürmek için ellerinden geleni yapan ve her olayda Galatasaray’a karşı nefretini kusanlara karşı çok daha sert bir şekilde Galatasaray’ın haklarını savunmaktır Galatasaray’lı olmak...
-------------------------------------------------
Ben, Galatasaray’a hizmet eden ve hele hele Galatasaray’ımı şampiyonluklara taşıyanları tabiri caiz ise (Hani öyle derler) sırtımda taşırım...
Ama, göz göre göre de yanlışlar yapanı ve de yanlışlarında ısrar edenleri asla savunmam...
Elimden geldiğince bildiklerimi, fikir ve düşüncelerimi, bana göre yapılan yanlışları her platformda söylerim...
Mesela, Mancini birilerine göre dünyanın en büyük Teknik Direktörlerinden birisi olabilir. Hiç kimse de kalkıp “Mancini de Teknik Direktör mü” demedi zaten bu alemde...
Mesela Mancini (Atıyorum) tekrar İngiltere’ye veya İtalya’ya, ya da başka bir ülkeye gider orada başka takımları yine şampiyon yapabilir.
Ama bana göre Mancini bu ülkede artık kolay kolay çalışamaz, çalışsa da başarılı olamaz bana göre. Hele hele (Bu konuya özellikle vurgu yapmak istiyorum) şu ana kadar yaptıklarına aynen devam ederse..
Yoksa, yeni sezonda alınacak birkaç kötü sonuç sonrası taraftarlar arasında çok büyük infialler olur ve Galatasaray bundan çok daha fazla zarar görür...
O yüzden bana göre bu işi tatlılıkla, Galatasaray’ı zarara sokmadan halletmek bence en iyisi olacaktır...
Eğer böyle bir ayrılık, yani önümüzdeki sezon içinde bir ayrılık olursa da yeni gelen Teknik Direktör’ün devre arasında göndereceği ve alınacak birkaç futbolcu ile yine Galatasaray’ın kasası boşalır, yine milyonlarca Euro zarar edilir...
Çünkü, Mancini çok büyük umutlarla transfer edip de hiçbir verim alamadan zararına sattığımız, hatta üzerine para verip de yolladığımız futbolcular gibi bana göre...
Yani, Mancini kötü bir Teknik Direktör değil belki ama Galatasaray’da olmadı bana göre....
Kim bilir, belki kalsa, ve gerçekten herkes arkasında dursa belki başarılı da olacak ama haftalarca, tam 43 maç sahaya değişik kadro süren, o kadroları da defalarca değişik taktikler ile oynatan birisinin de huyunun, suyunun değişeceğini pek sanmıyorum doğrusu...
Ve bana göre haftalarca antreman ve maçlarda gördüğü Semih’i takımda neredeyse yarım düzine sağ bek varken sağ bek oynatan (Ki stoperler özel durumlarda bek oynayabilir, hatta zaman zaman gördüğümüz gibi maç içinde santrafor’a bile çekilirler), üstelik o maçlarda Sabri’yi de sol bek ve sol açık olarak sahaya süren, Oynadığı süre içinde stoperde defalarca hata yapan Hakan Balta’yı stoperde oynatan, Yekta gibi top tekniği olan bir futbolcu varken Ceyhun’dan Ön Libero yaratmaya çalışan, Dany’i beğenmeyip yollayan ama yerine Burdisso’yu transfer ettiren, Ambrabat’ı yollayıp onun boşluğunu Hayroviç ile doldurmaya kalkan, Ontivero’da bir Messi ışığı gören birisinden başarı bekleyenlerin nasıl bir akıl tutulması içinde olduklarını doğrusu ben çözemedim...
Yoksa Fatih Terim’de Riera’yı sol bek olarak oynattı. Hem de haftalarca. Hatta Riera ilk haftalarda sol bek mevkiinde randıman sağlayamasa da ilerleyen haftalarda çok da başarılı oldu...
Ama bu demek değildir ki Fatih Terim doğru yaptı. Hepimiz biliyoruz ki Terim yokluktan, Hakan Balta’nın zaman zaman sakatlığından ve formsuzluğundan dolayı öyle yaptı. Elinde 2. Bir alternatif yoktu...
Gerçek bir sol bek transferi yapılsaydı biliyoruz ki Riera’yı o bölgede antremanlarda bile denemezdi belki...
Futbol da bir realite vardır ki takım mevkilerinin en başarılı oyuncularından kurulur ve o takımın oynayabileceği en iyi taktik ile sahaya sürülür...
Çok az maç vardır ki Teknik Direktörler özel nedenlerden dolayı, bazen de özellikle rakibe göre çok çok ekstrem değişiklikler ile takımını sahaya sürebilir....
Ama be kardeşim, Mancini istisnasız her maçta değişik bir takım sürdü sahaya. Ve ben iddia ediyorum biz pek çok maçta o saçma sapan kadroların ve oyun sitemi bu takıma puan kaybettirdi, Galatasaray’ı şampiyonluktan kopardı...
Bazı maçlarda alınan güzel sonuçlar asla kimseyi aldatmasın. Mesela, Eskişlehir ile yapılan kupa maçında sadece Erkan biraz egoistliği bıraksa o maç bizim için rahatlıkla hüsran olabilirdi...
Trabzon maçında biz gol atana kadar Trabzon kaçırdıklarından birisini atsa, bazılarını da Muslera kurtarmasa o maçı da hüsranla kapatabilirdik....
Hatta daha öncesinde kupa maçında Bursaspor 2-0 önde iken yakalamışken 3-5 atayım havasına girmeyip de oyunu tutmak, skoru korumak için oynasaydı hepimiz biliyoruz ki (Pardon, bazıları hala anlamamış olayı) o maçın sonucu bile çok daha başka olur, Galatasaray Kupa’da finale kalamazdı...
Bereket (Benim tahminim Dünya Kupası Kadrosuna girmek istemesinin de çok büyük bir etkisi var) Sneijder o yükselen formu ile takımına özel bir katkı yaptı...
Ki bana göre aslında bu sonuçların alınmasında bir diğer faktör de bence Drogba’nın olmaması ve bu yüzden tek santrafor ile oynamamızdır...
Çünkü Drogba özellikle koşmadığı maçlarda çok sıkıntı çektik. Hele ki ona bir de Burak ve Sneijder eşlik ederse takımın orta sahası da defansı da yolgeçen hanına dönüyordu...
Bazen bakıyorum da Mancini her ne yaparsa doğru yapar diyen birileri özellikle bilmem kaç maç sonra deplasmanda alınan galibiyetler sonrası “Hos geldin Mancini” diyerek halaylar çekiyorlar, methiyeler düzüyorlar Mancini’ye...
Hatta, “Mancini Sneijder’i nasıl oynatıyor, görüyor musunuz” gibi saçma sözler bile söylüyorlar....
Oysa ben iddia ediyorum ki Sneijder hala ve hala yerinde oynatılmıyor...
Çünkü, takım ister tek santrafor olsun, ister çift santrafor ile sahaya çıksın o Sneijder’in oynayacağı ve takımına en fazla verim sağlayacağı yer forvetin arkasıdır...
Hatta adam(!) Mancini istikrarı yakalayamadı diyor ama 44 maçta önceki iki sezonun şampiyonu Galatasaray’da nasıl oluyor da istikrarın yakalanamayışını asla sorgulamıyor bile...
Ve bu adamlar(!) Mancini’nin “Bu benim takımım değil” bahanesine hak veriyorlar utanmadan, sorgulamadan...
Galatasaray öylesine zengin bir kulüp ki birileri hala çıkıp “Bırakın adam istediği şekilde takviye yapsın (Sanki yapılanlar bedavaya alınıyor), adam bir yaz kampı geçirsin, her şeye sıfırdan başlasın.” gibi ipe sapa gelmez saçma sapan laflar söyleyebiliyorlar..
Sanki ortada bu ülkenin en pahalı takımı yokmuşçasına, Mancini’nin eline çok basit, sıradan bir takım teslim edilmişçesine hak veriyorlar ve Mancini’nin kendi takımını kurması için daha nice transferler yapılmasına ve Galatasaray’ın milyonlarca EURO daha borca sokulmasına takılmıyorlar bile...
Ve o zavallılar da kendilerini Galatasaray’lı, her zaman gerçekleri haykıran bizleri Galatasaray Düşmanı,i Mancini düşmanı, Terimciler olarak görüyor...
Bu gibiler gerçekten zavallı. Bunlar gerçekten Galatasaraylılığın ne demek olduğunu hala kavrayamamışlar...
Oysa Ünal Aysal’ı yaptığı yanlışlardan dolayı eleştirmek Aysal düşmanlığı yapmak olmayacağı, Mancini’ye sahip çıkmak kimseyi Galatasaray düşmanı yapmayacağı gibi Terim’e saygı gösterilmesini istemek de o kişileri Terim’ci yapmaz...
Ama inanın arkadaşlar bu hayret edilecek bir durum değil. Senelerdir bu işlerin içinde olanlar iyi bilirler ki bu tür insanlar her yerde çıkar. Rant için Galatasaray’lı da olurlar, F.Bahçe’li de olurlar, Beşiktaş’lı da...
Bunlar için TERİM hoca bile değildir de Mancini adam gibi adamdır. Oysa hepimiz biliyoruz ki kimse bu güne kadar Mancini’nin adamlığına tek kelime bile etmedi...
Ama onlar rant peşindedirler, çünkü onlar paralı askerlerdir...
Onlar çalıştıkları sitelerin tıklanma sayısı artsın diye akşama kadar sayfalara girip çıkanlardır...
Onlar özellikle üyelerin yorum yaptığı yerlerde 3-5, hatta 10-15 isimle üye olur ve tartışma ortamı yaratırlar...
Bunu özellikle yaparlar.
Çünkü gerçekten tartışan insanlar bir birlerine hakaret etmezler. Birbirlerinin fikirlerine saygı duyarak kendi fikirlerini, görüş ve düşüncelerini kendi bakış açılarından anlatmaya, izah etmeye çalışırlar...
Dilerim bu yazım ön sayfada yayınlanır da tüm arkadaşlarım, kardeşlerim okur...
Ben asla olaya Galatasaray’lıların sitesi, F.Bahçe’lilerin sitesi, ya da gazetesi veya Televizyonu diye bakmam. Yeter ki herkes adam olsun, dürüst olsun...
Mesela isterse Federasyon’un tamamı, kurulları ile birlikte F.Bahçelilerden oluşsun. Ama yeter ki adam olsunlar, dürüst olsunlar. Bizi buna inandırsınlar...
Bence asla sorun olmaz ama biliyorsunuz ki olay çok başka...
Bilmem anlatabildim mi?...
Gerçek Galatasaraylıları seviyorum...
Sevgi ve Saygılarımla,
Hakan GİRGİN