Önümüzdeki haftalarda Galatasaray’ı bekleyen en büyük ama en büyük tehlike kesinlikle masum(!) hakem hataları olacaktır…..

Elli küsur yıldır devam eden şimdiki adı ile Spor Toto Süper Liginde başladığından bu güne kadar belki de binlerce hakem hatası olmuştur.

Bunların çoğunun gerçekten de kasıt içermeyen masum hakem hataları olduğuna inanıyorum. Çünkü hakem hatalarının tamamen önlenmesine imkan ve ihtimal yoktur.

İşte bu yüzdendir ki bazı hakem hataları gayet masumane olduğuna, istemeden yapıldığına inanılır. Yapılan hatalarda kasıt aranmamaya çalışılır…..

Ben de normalde bu şekilde düşünenlerdenim….

Şu anda Galatasaray öylesine şöhretlerle dolu bir takım kurdu ki gerçekten de normal şartlarda bu ligi kesinlikle götürmesi, gerçekten de açık ara yapması gerekir….

Hem de şu anda kesinlikle ve kesinlikle acil olarak kaliteli bir sol bek’e ihtiyacı varken. Yani çakma bir sol bek ile mücadele etmesine rağmen yine de bu ligi forse etmesi gerekir Galatasaray’ımızın…..

Hep denir ki bir takımda generaller kadar askerlerin de olması gerekir. Normal şartlarda gerçekten doğru bir tespittir bu….

Ve şu anda Galatasaray’da maalesef generaller çoğunlukta. Neredeyse takımın tamamı generallerden kurulu oldu….

Ama, eğer o generaller gerçekten iyi profesyoneller olursa takımın her zaman kazanması da normaldir. Bunu da unutmayalım lütfen….

Beni korkutan hep bir sol bek transfer etmeyişimiz oldu. İnşallah bu açığı bir şekilde kapatırız. Eğer bunu başarırsak bu işi bitiririz gibime geliyor. Ve bu kadro yapğısı ile de bitirmeliyiz diyorum…

Ancak;

Geçtiğimiz yıllarda yaşadıklarımız maalesef bizlerin pek çok ayak oyunlarına hazırlıklı olmamızı gerektiriyor.

Geçen sezon da pek çok ayak oyunları olduğunu biliyoruz ama şunu çok iyi biliyoruz ki Neredeyse spor programlarındaki Galatasaray düşmanı(!) yorumcuların bile içini sızlatacak derecede, “Hani, bu kadarı da olmaz” dercesine neredeyse oynadığımız maçların yarısından fazlasında çok bariz hakem hataları yapıldı ki bunların pek çoğu gerçekten de masumane kabul edebileceğimiz hakem hataları değildi……

Ağzını açıp hakkını aramayan veya Aykut Kocaman gibi ağlamayan(!) bir Teknik Direktörümüz olmadığı için takımımızın düştüğü durumları hatırlarsınız hepiniz….

Yine, nasıl şampiyon olduğu, şampiyon olurken hangi yollardan başarılı(!) bir şekilde Fenerbahçe otobüsünü geçirdiği, hangi tarlaları ekip biçtiği, ne fidanlar dikip hasat ettiği sonradan ortaya çıkan Aziz Yıldırım’a ses çıkar(A)mayan bir başkana sahip olduğumuzu da hatırlatmama gerek yok sanırım.

Ve tüm bunlar ortada iken birileri utanmadan, olanlar, yaşananlar ve yaşatılanlar ortada iken “KÜMEDE KAL GALATASARAY” diye bağırıyordu tribünlerde…..

Bunları lütfen unutmayalım, unutturmayalım…..

Evet, şu anda gerektiğinde spor programlarına bağlanıp kendini, kulübünü, futbolcusunu ve gerektiğinde yönetimini savunan bir Teknik Direktöre sahibiz.

Gerçekten de Adnan Polat’a göre Aziz bey(!) ile kanka olmayan bir Başkan’a sahibiz…..

Ve gerektiğinde birlik olup sesini yükseltebilecek bir Yönetim Kuruluna sahibiz….

Biliyorum ki bir önceki sezon gibi olmaz bu sezon….

Ama, yine de korkularım var benim...

Neden biliyor musunuz?...

Ar damarı çatlayan insanlar her şeyi yaparlar da ondan…..

Mesela daha geçen hafta Beşiktaş maçında yaşananlar büyük ve sinsi bir tehlikenin başlangıcı gibi geldi bana da ondan bu korkularım hortladı tekrar…..

Galatasaray bundan böyle öylesine güzel oynamalı ki işi asla hakemlerin insiyatiflerine bırakmamalı..

Eğer olay hakemlere kalırsa ben hakemlerin Galatasaraydan yana olmayı bırakın adil bir maç yöneteceğine dahi inanmıyorum….

Beşiktaş maçı dedim ya size onu anlatayım..

Belki de iş Melo’nun atılmasına kadar uzamayacaktı bile eğer o yana hakem gerçekten de dürüst bir maç yönetseydi.

Çünkü daha ilk yarıda Gökhan Süzen’in Elmandere attığı NEFİS(!) DİRSEĞİ görebilseydi (Ki görmemesi imkansız) ve orta hakemi uyarıp Gökhan Süzen’i attırsaydı Melo atılacak duruma gelir miydi acaba?...

Ama, gözünün önünde atılan o dirseği görmeyen Cem Satman kalkıp da yağmurla karışık kar yağarken (GÖRÜNTÜLERDEN MELO’NUN TÜKÜRMEDİĞİ O KADAR BELLİ Kİ) o kadar uzaktan Melo’nun tükürüğünü nasıl tespit etti şahsen benim aklım almıyor arkadaşlar…..

Yani diyorum ki arkadaşlar, Galatasaray’ımızın bundan sonraki süreçte Mustafa Denizli’nin bir zamanlar “Fener’i de yendik, hakemi de” dediği gibi (Gerçi Denizli’nin sözlerinden sonra hakemlerin neler yaptıklarını o günleri yaşayanlar iyi bilir ya) maçları gerçekten de ezerek kazanması gerekir….

Çünkü aç kurtlar, çakallar hemen karşıda bizleri bekliyor…….

Herkese hakem hatalarının olmadığı maçlar, Sarı-Kırmızı günler dilerim.


Saygılarımla,

Hakan GİRGİN