08
2013
Sevgili dostlar,
Ben ve pek çok arkadaşım bu köşeden bazen köşe yazıları yazarak, bazen de yazılan yazılara yorumlar katarak hep Galatasaray’ımız nasıl daha iyi olur onu tartışır dururuz ne zamandır…..
Ben, sanmıyorum ki her hangi bir arkadaşımız kulübümüz başarısız olsun, Fatih Terim başarısız olsun diye temennide bulunsun….
Çünkü, hiç birimiz (Örneğin:Osman Tanburacı) kulübümüzden bir beklenti içinde, ya da kulüpten birileri ile bir hesaplaşma içinde değiliz…
Yani, yazdıklarımız, yazdıklarımız ile anlatmak istediklerimiz asla bir hesaplaşma içermez….
Hepimiz biliyoruz ki bu kulüp kurulduğu andan beri başta futbol olmak üzere yarıştığı her branşta hep başarılı olmayı amaç edinmiştir kendine…..
O yüzdendir ki hep “BATIYA AÇILAN PENCERE” denmiştir Galatasaray için..
O yüzdendir ki hep ilklerin kulübü, ilklerin takımı olmuştur Galatasaray…
Diyorum ki buralarda gerek köşe yazıları ve gerekse yorumları ile katkıda bulunan arkadaşlara kızmayalım, kendilerini anlayışla karşılayalım..
Bazı arkadaşlarımızın futbol bilgilerinin yetersiz olduğunu görsek de, anlasak da en azından onun iyi niyetinden şüphe etmeyelim….
…………………………………
Arkadaşlar,
Siz de bilirsiniz ki bugün hiçbir Teknik Direktör sahaya kaybetmek için çıkmaz.
Hele hele Fatih Terim’i iyi tanıyanlar bilir ki o asla kaybetmek istemez….
Ama, bazen işler istediğiniz gibi gitmeyebilir, her şey planladığınız gibi olmayabilir….
Bazen, hiç hesapta olmayan sürprizler ile karşılaşabilirsiniz….
Bütün bunları gerek bugün ve gerekse geçmişte defalarca gördük, onlarca defa yaşadık….
Turgay Şeren’i seyretmiş, Metin Oktay yüzünden Galatasaraylı olmuş birisi olarak yazıyorum tüm bunları…..
Fatih Terim ile ilgili düşüncelerimi ise pek çok yerde ve en son burada (_http://www.webaslan.com/makale/?action=read&id=2441-) adresinde uzun uzun yazdım.
Hocamızı en yakından takip eden birisi olarak benim en büyük tespitim onun her zaman mevcut olan inadıdır….
Bu inadı ona büyük başarılar getirse de zaman zaman hata yapmasına olanak sağlamıştır…
Bilmiyorum ama, her halde bu durumu da “Kadı kızında bulunan kusur” olarak kabul etmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Acaba, Galatasaray olarak bu sezon, yani ilk yarı sonuna kadar geçen süreçte başarılı mıyız diye hiç düşündünüz mü?..
Eminim ki bir kendinizce bir ölçüp biçmişsinizdir.
Biliyorum ki pek çok arkadaşımız ligin ilk yarısında Galatasaray’ı başarılı olarak kabul etmektedir….
Ama, tabi ki bu herkesin bakış açısına göre değişmektedir.
Bana göre biz, şu ana kadar, yani ligin ilk yarısında diğer takımlar kötü olduğu için başarılı olarak görülüyoruz.
Yani, biz kötülerin içinde en başarılısı olduğumuz için ligin ilk yarısını lider bitirdik…
Yoksa geçen sezona göre o kadar kötüyüz ki.
Takımda o kadar çok formsuz oyuncu var ki hangi birisini sayacaksın…
Yoksa, takım hele hele yapılan takviyeler ile birlikte hayal edilen potansiyelin yarısına ulaşsaydı inanıyorum ki lig ilk yarı sonunda biterdi.
Bana, “Abartıyorsun artık” diyebilirsiniz belki ama inanın ilk yarı sonunda şampiyonluğumuzu ilan ederdik diye düşünüyorum ben….
Bakalım, ligin ikinci yarısı bizler için nasıl geçecek….
…………………………………
Evet, Transferde herkes hata yapabilir.
Fatih Terim’de seçimlerinde hata yapabilir. Nitekim yapmıştır da…..
Çünkü yapılan transferlerde bazen kan uyuşmazlığı olabilir. Başka bir ligden gelen oyuncular memleketimin oyun sistemine, havasına, suyuna alışamayabilirler….
Bazen de gelecek görerek aldığınız bir futbolcu elinizde patlayabilir…
Ama, asıl kötü olan geleceğe yatırım olarak yaptığınız transferler değil de (Çünkü onlar genelde ucuz transferler oluyor) direk takıma yapacağı katkıyı düşünerek ve de büyük paralar ile aldığınız şöhretli futbolcuların fos çıkması insanı hayal kırıklığına, takımı da başarısızlığa mahkum ediyor.
Asıl bu çok önemli…..
Mesela; Ribery transferinde giden paralara üzülmedik hiç birimiz. Asıl öylesine bir futbolcu transfer etmişken çok basit sebeplerle elimizden kaçırdığımıza üzüldük hep birlikte….
Mesela bir Guiza transferi bu ülkenin paralarının nasıl çar çur edildiğinin en büyük örneklerinden birisidir….
Buna benzer transferler ve harcamalar bizde de oldu maalesef…..
Şimdi burada isimlerini tek tek saymaya hiç gerek yok…
En parasız zamanlarımızda kulübümüzü milyonlarca lira zarara sokanlar vermeli onların hesabını..
Oysa bu sezon Beşiktaş’ın yaptığı gibi yapsaydı Yönetimlerimiz inanıyorum ki tüm Galatasaraylılar destek çıkardı…
Kim bilir belki de bir-kaç sezon dişimizi sıksaydık bugün, kalbi Galatasaray ile atan, alt yapıdan yetişmiş çok daha fazla futbolcularımız olurdu…..
Dilerim bundan sonra her şey iyi olur….
…………………………………
Evet, kim ne derse desin bana göre Galatasaray’a transfer şart…
Hem de bırakın Şampiyonlar Ligini, Türkiye Liginde şampiyon olabilmesi için şart…
Biliyorum ki ligin ikinci yarısı hiç de kolay olmayacak..
Bırakın karşımızdaki ebedi dostumuz(!!!!!) ve ezeli rakibimizi, ligin ikinci yarısında bizi çok daha fazla bilenmiş(!) bir FENERASYON bekliyor olacak…
Ligin ikinci yarısında, eğer yayınladıkları maç F.Bahçe maçı ise çok çok önemli bazı şeyleri görmezden gelen, hatta hasıraltı edip saklayan, ama eğer yayınladıkları maç Galatasaray maçı ise Galatasaray kulübü, futbolcusu, Teknik ekibi ve Yönetiminin aleyhine olabilecek hiçbir ayrıntıyı kaçırmamaya özen gösteren, milletin gözüne sokmaya çalışan bir LİG TV olacak…..
Bunun yanında her zaman olduğu gibi bizlere G.Saray medyası olarak yutturulmaya çalışılan bir (Tabiri caiz ise) Passatçılar medyası olacak…
Yani, Aziz Yıldırım’a “BAK İŞTE KARDEŞİN YAPTIRIR” diye öğünen, “Şikeden, Teşvikten dolayı ceza alırlarsa yolda görsem selam vermem, başımı çeviririm, yorumculuktan istifa ederim” diyenler ile dolu olan bir medya ordusu olacak…
FB TV’nin yan yayın organları gibi yayın yapan nice televizyonlar ve Spor Programları ile yorumcular olacak..
O yüzden diyorum ki Galatasaray’a transfer şart…..
Çünkü yollar çok engebeli olacak….
…………………………………
Hep söylediğim gibi Galatasaray’ın olmazsa olmazı bana göre en azından Eboue’nin sol ayaklı olanının transfer edilmesidir….
Hele hele fizik gücü çok iyi olan, ileri geri bıkmadan gidip gelebilecek bir sol bek neler katmaz ki takıma. Hayali bile güzel….
Evet, bize öncelikle sol bek lazım. Çünkü kim ne derse desin Galatasaray’ın kanayan yarasıdır sol bek mevkii. Hem de yıllardır.
Şahsen ben şu ana kadar o bölgede elindene gelenin en iyisini yaptığına inandığım Riera’ya gerçekten çok teşekkür ederim.
Herkesi yanılttı, beklenenin çok çok üstünde başarılı oldu…
Bazı goller yememize, bazı çok net gol pozisyonları vermemize neden olduğu halde başarılı olmuştur.
Çünkü, Riera o bölgenin futbolcusu değildir.
Çünkü Riera hayatında ilk defa bu sezon o mevkide görev yapmıştır…
O yüzden de pek çok pozisyon hatası yapmış, ofsaytları bozmuş, bazen rakiplerini takip etmemiş defanstaki arkadaşlarını zor durumlara düşürmüştür.
G.Saray defansının bu sezonki zaaflarından birisidir sol bek.
Daha doğrusu sol kanadımız…...
Ambrabat’ da defansa gereken katkıyı sağlamayınca daha da sırıtmıştır sol kanadımız…
Geçen sezonun aksine Riera bu sezon çok daha formda iken sol kanatta değerlendirilememiştir…
Transferde birinci hedef bana göre sol bek olmalıdır.
Ondan sonra da stoper arayışlarına ve daha sonrasında da bana göre mutlaka bir santrafor almalıyız…
Çünkü, başka bir oyun düzenine geçtiğimizde kullanacağımız golcü bir santraforumuz yoktur….
Hocamız “Eğer olmazsa yola bu şekilde devam ederiz” diyor ama bence olmalı..
Çünkü olmazsa eğer, KAZ GELECEK YERDEN TAVUK ESİRGEMİŞ OLURUZ…..
Basit teknik, taktik ve yönetimsel hatalardan koca bir yılın heba olmasını kimse istemez sanırım….
Saygılarımla,
Hakan GİRGİN