02
2012
Atalarımız boşuna dememiş “Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir” diye….
Maalesef Galatasaray’ımızın bu durumlara düşeceği o kadar belliydi ki futboldan az çok anlayan herkes bu tehlikeyi çok önceden gördü….
Eğer bu kadro ve bu sistemle oynamaya devam edilirse daha pek çok puan kayıplarının yaşanabileceğini ve hatta sonrasında liderliğin de kaybedilebileceğini söylemek için müneccim olmaya gerek yoktu…..
Her zaman Fatih Terim’in destekçisi olan birisi olarak bu sezon Fatih Terim’i anlamakta zorluk çekiyorum doğrusu.
Bu inat niye?, Neden ısrarla sisteme uymayan oyuncular ile hala 4-4-2 oynamaya çalışıyor?...
Üstelik de geçen sezon formunun zirvesinde olarak mücadele eden ancak bu sezon herkesi hayal kırıklığına uğratan pek çok futbolcunun varlığına rağmen….
Kadro olarak Galatasaray’ın kat kat altında olan takımlara karşı aldığımız bu başarısız sonuçlar sizce tesadüf mü?.....
Yaşadığımız hüsranlar gerçekten şanssızlıktan mı kaynaklanıyor?.…
Bana göre sadece ve sadece bir inadın sonucu bu alınan olumsuz sonuçlar…
Futbolcuların aklının Braga maçında olması, daha önce Manchester maçında olması, ondan daha öncesinde de Cluj maçında olması bana göre tamamen bir Al Beni bahanesidir, bir avuntudur….
Daha Ordu maçı öncesi Fatih hoca’nın ısrarlı uyarılarını hepimiz hatırlarız. BU uyarılar(!) sonraki maçlarda da devam etti(!)…..
Ama şu bir gerçek ki sadece bu uyarılar yetmez. Yetmedi de….
Bir Teknik Direktör olarak hocanın da bazı tedbirler almasını beklerdim doğrusu….
Bazı futbolcuların formsuzlukları herkesin gözüne batarken ısrarla takımda yer bulmaları,
Bazı futbolculardan ise paraları ödenmesine rağmen ısrala görünmezden gelinmesi, kendilerinden faydalanma yoluna gidilmemesi,
Bana göre (Gidince takıma olan katkısı daha iyi anlaşıldı) geçen sezon ileride top tutan, orta sahada oynama özelliği olan Necati’nin gözardı edilmesi ve kendisinin takımdan gitmesine göz yumulması,
Beyler,
Hepimizin gönlünde taht kuran Hakan Şükür (GOL ATMASINA RAĞMEN) nasıl ki gerçek bir santrafor değil ise, şu anda forvetimizde oynayan futbolcularımızın hiç birisi de gerçek bir santrafor değil maalesef…
Her biri ayrı ayrı iyi birer forvet oyuncusu olabilirler, rakibe pres de yapabilirler, zaman zaman goller de atabilirler…..
Ancak bir gerçek var ki hiç birisi ileride top tutma, rakipleri oyalayabilme ve takımın ileriye çıkmasını sağlama konusunda yeterli değiller.
Hatta hiç birisi örneğin (ATIYORUM) bir Arda gibi çalım atma özelliği olan futbolcu değiller…
Mesela hiç birisi en basitinden bir Mehmet Yıldız gibi top saklayamıyor….
Sırf bu yüzden ileriye atılan toplar hemen geriye dönüyor.
Hatta defans veya orta sahamız ileriye çıkarken ani kontra ataklar ile karşı karşıya kalıyorlar….
Üstelik de sanıldığı gibi orta sahamıza fazla bir katkıları da olmuyor.
Orta sahamız zaten geçen sezonki formunda değil, Defansta Cris ve Riera olduğu için defansın orta sahaya katkısı az, Forvetin orta sahaya katkısı az.
Sonuçta olan ne?....
Orta sahamız maçın kontrolünü eline geçiremiyor. Çünkü rakiplerin kalabalık orta sahaları karşısında hep azınlıkta kalıyoruz…..
Çünkü rakip orta sahamıza karşı her zaman bir, hatta iki fazla oyuncu ile oynuyor.
Çünkü pek çoğunun aslında gol atma niyeti yok.
Eğer fırsat bulursak atarız diyorlar ve işin garibi de bu fırsatı her maçta buluyorlar….
İşte bütün puan kayıplarının kısaca sebebi bu bence….
Nitekim bakıyorum da bugün pek çok spor yorumcusu(!) bizim aylardır anlatmaya çalıştıklarımız yazmaya başlamış.
Çözüm tek forvete geçmekmiş…..
Rakipler Galatasaray’ın oyununu çözmüşler.
Günaydın beyler,
Evet, aklın yolu birdir.
Tek forvet oynamak demek az hücum etmek demek değildir…
Mühim olan takım halinde, bir blok olarak ileriye gidip, geriye gelmektir.
Bu oyunda başarılı olmanın anahtarı budur….
Bilmiyorum ama hemen şurada bir çok şablon ortaya koyabilirim takım tertibi ile ilgili….
Mesela;
Sabri sahada olsa da onun önünde Eboue oynasa.
Sık ve etkili şut atma özelliği olan Hamit orta sahada veya forvet arkası oynasa ….
Mesela,
Daha önce defalarca söylediğim gibi bizim (ATIYORUM) bir Yaya Toure gibi, bir Tolunay Kafkas gibi, bir Ogün gibi, bir Ünal Karaman gibi dikine, çalımlar atarak, orta sahayı harmanlayarak geçip giden bir tek oyuncumuz yok. Şu anda o işi yapabilecek en iyi oyuncu olarak ben Melo’yu görüyorum.
Eğer, Hamit’i Selçuk’un yanında veya iyi bir Yekta’yı Selçuk ile oynatırsak Melo’yu forvet arkası oynatabiliriz.
Hoca bunları neden denemiyor ben ona takıyorum…
Belki göze batmıyor ama pek çok transferimiz fiyasko ile sonuçlandı….
Eğer bir futbolcu aylarca form tutamıyorsa eğer kimse kusura bakmasın ama kusur biraz da Teknik Ekiptedir…
Biz, geçen sezon F.Bahçe dahil pek çok maçta rakiplerimizi ezmiştik.
Hatta yenildiğimiz bazı maçlarda bile ezmiştik.
Örnek:F.Bahçeye 2-1 yenildiğimiz maç gibi…
Bu sezon neredeyse ligin ilk yarısı bitecek bizim hala koltuğumuzda rahat seyrettiğimiz bir maçımız olmadı….
Çok gol pozisyonuna giremiyoruz, Girdiğimiz pozisyonları da heba ediyoruz….
Forvetimizin attığı gollere dikkat edin neredeyse tamamı aynı stil goller. Karambollerde elde edilen fırsatlardan attığımız goller çok az….
Forvetlerimiz her şekilde gol vuruşu yapamıyorlar, çünkü o stil bir santrafor değil hiç birisi…
Forvet ve orta sahamız kaleye şut çekmiyor, çektikleri şutlar da isabetli olmuyor….
Kanat adamlarımız sıfıra inemiyorlar, ortalar çaprazdan veya direk orta sahadan yapılıyor….
Asla bir Bercelona gibi set oyununu oynayamıyoruz, top çeviremiyoruz ama sözde onlar gibi oynamaya çalışıyoruz ama olmadığını kaçıncı defadır görüyoruz….
Biz top çevirirken ileriye doğru değil, genelde stoperler arasında pas yapıyoruz….
Hatta rakip birazcık baskı yapsa kendi ayağımızdaki topu şişirip kaybediyoruz….
Her şeye rağmen şu an ligin tepesinde olduğumuz için alınan sonuçlar belki pek çok kişiyi fazla üzmedi ama şurası bir gerçek ki şampiyonluğu böyle zamanlarda kazanılan veya kaybedilen puanlar belirliyor beyler….
Biz, puan farkını açmamız gereken periyotta yapmamız gerekeni yapamadık.
Bundan sonra bizi zor günler bekliyor olacak.
Umarım bu kaybettiklerimizi çok fazla aramayız……
Saygılarımla,
Hakan GİRGİN