15
2012
Evet, Galatasaray’ımız Pazar günü Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena Stadında, yani kendi evimizde ezeli rakibi ve ebedi dostu(!) F.Bahçe ile yapacağı maçı mutlaka, ama mutlaka kazanmak zorundadır…..
Kazanmak zorundadır, çünkü şampiyonluk bu maçların kazanılması ile elde ediliyor.
Kazanmak zorundadır, çünkü olaya nasıl ve neresinden bakarsanız bakın bir gerçek var ki bizim şampiyonluktaki en büyük, belki de tek rakibimiz F.Bahçe’dir. Çünkü diğer takımların hali ortadadır….
Kazanmak zorundadır, çünkü bu güne kadar gerçekten de hiç hesapta olmayan nice puan kayıpları yapıldı ki bu kayıpların biraz da olsa telafi edilmesi bu maçın kazanılması ile olur.
Kazanmak zorundadır, çünkü bu galibiyet bize moral, onlara ise eziklik olarak dönecektir…
Kazanmak zorundadır, çünkü psikolojik üstünlük dedikleri her ne ise işte onun Galatasaray’a geçmesi denektir….
Arena Galatasaray’a cennet, F.Bahçeye cehennem olmalıdır.
Ne olursa olsun bu F.Bahçe o cehennemi mutlaka yaşamalı……
Galatasaray Nasıl Oynamalı?.....
Bir gerçek var ki Galatasaray’ın orta sahası bu sezon gösterdiği performans ile geçen sezonu mumla aratıyor.
Yaşanan form düşüklükleri açıkça görülüyor.
Futbolcuların formsuzluğu skora olan katkılarından da belli oluyor zaten.
O yüzden özellikle orta sahamıza bu maçta çok iş düşecektir diye düşünüyorum.
90 dakika her zamankinden fazla bir istekle koşmalı, pres yapmalı, yardımlaşmalı, gerektiğinde forvete, gerektiğinde de defansa yardım etmeleri gerekmektedir…
Rakip defanstan dönen topların kazanılması kesinlikle maçın kaderini etkiler.
Ama, en önemlisi kanatlarda oynayacak olan futbolcularımızın her zamankinden fazla beklerimize ve özellikle de Riera’ya olabildiğince destek çıkılmalı, rakibin hızlı oyuncuları karşısında tek başına bırakılmamalı diye düşünüyorum.
Tabi ki burada en büyük yük orta sahanın solunda oynayacak futbolcumuza düşüyor.
Forvette oynayacak 2 futbolcumuzun (Büyük ihtimalle yine 4-4-2 oynayacağız) ilerideki baskıyı devamlı yapmaları, en az bir tanesinin orta sahayı zaman zaman beşlemesi gerekmektedir.
Seyircimiz maçın sonuna kadar asla desteğini kesmemeli, stadı dolduran seyircilerimiz orada 52.500 kişinin bulunduğunu hakeme hissettirmelidirler.
Öyle tiyatro izler gibi seyircinin o stada sokulmaması gerekir bence.
Çünkü 12. Adam olmanın gereğidir bu….
Ayrıca UltrAslan’ın yapacağı kareografinin taraftarlarımızı iyice ateşlemesini umuyorum…
Hayran hayran seyretmenin değil coşmanın zamanıdır çünkü……
Arkadaşlar,
Sakın yanlış anlamayın. Galatasaray’ımızın nasıl oynaması gerektiği hususunda ahkâm kesiyor değilim. Futbol oynamış olan herkes, futbolu iyi bilen herkes zaten takımımızın nasıl oynaması gerektiğini zaten biliyor.
İnanıyorum ki sahaya çıkacak 11 konusunda büyük ihtimalle pek çoğumuz hemfikirizdir. Hani herkes kafasındaki sahaya çıkmasını istediği muhtemel 11’i yazsın desek aşağı yukarı en azından 9 veya 10 futbolcuyu herkes yazar…..
Şahsen, benim aklımdaki 11 şöyle şekilleniyor.
Muslera, Eboue, Semih, Dany, Riera, Hamit, Selçuk, Melo, Ambrabat, Umut, Burak…….
Yalnız bu kadroyu yazarken Ambrabat’ın defansa da katkı vereceğini düşünüyorum. Yoksa gerçekten çok aciz durumlara düşebiliriz. Böyle bir kadroda en azından Umut’un sol kanada ve orta sahaya biraz daha yakın oynaması gerekir diye düşünüyorum….
Çünkü Burak Umut kadar orta sahaya ve defansa yardımcı olmadığını görüyoruz….
Büyük ihtimalle sevgili hocamızın bu kadroyu sahaya süreceğini düşünüyorum ama belkide o prensi(!) Emre Çolak’tan vazgeçmeyebilir.
Ama bende diyorum ki ondan çok daha az oynayan Ambrabat’ın en azından asistleri Emre’den çok daha fazladır. Yani Emre, topa basmaktan, etrafında dönmekten ileriye top sürene kadar yıllar geçiyor. Rakip defans yerleşiyor ve bu defa da top süremiyor…..
Gerçi belli de olmaz. Emre belki de en iyi maçlarından birisini çıkarabilir…
Eğer oynarsa da dilerim bu son dediğim olur….
Her şeyden önemlisi Selçuk kardeşimizin göstereceği performans çok önemlidir….
Keza Melo’nun sakinliği ve coşkusu da. İnşallah sinirli olmaz…..
Hamit’in patlaması için de dua ede ede yorulduk artık. Ama, biliyoruz ki Hamit bu değil. İnşallah Hamit’in en iyi performansını da bu maçta görürüz….
Tabi, bu arada bir Engin’i, bir Elmander’i unutmayalım.
Her ikisi de sonuç değiştirebilecek oyuncular değil mi?....
Fenerbahçe’nin İnce Hesapları…..
Ebedi dostumuzun(!!!!!) her sen yaptığı aynı numaraları tekrar görmekten gına geldi artık bizlere.
Hep aynı ucuz numaralar maalesef…
Galatasaray ile yapacakları her maçtan neredeyse haftalar önce başlıyorlar her zamanki belaltı çalışmalarına…
Bunlar değerli başkanımızın dediği gibi gerçekten de gerilimden besleniyorlar….
Kadıköy’de, özellikle Galatasaray maçlarının öncesinde, maça içinde ve maç sonrasında yaşananları şurada yazmaya kalksak her halde sayfalar tutar….
Her türlü küfrün mucidi taraftarlar,
Dövülen futbolcular,
Odaları basılan ve defalarca hakarete uğrayan hakemler,
Sahada kafası yarılan ama yine de seyircinin infial yaratmaması ve Kadıköy’ü dağıtmaması için maç oynatan hakemler,
Sağır edilen kaleciler,
Kafasında yumurta kırılan futbolcular,
Başı yarılan Antrenörler ve Teknik Direktörler,
Lağım sularında bekletilen taraftarlar,
Tribünlere saatler önce alınan ve satış yapılmadığı için aç susuz bekletilen misafir taraftarlar,
Yine, tribünlere kapatılıp taş yağmuruna tutulan Galatasaraylılar,
Kadıköy’e toplu olarak sokulmayan Galatasaray taraftarlar,
Şampiyonluğu anasının ak sütü gibi hak etmiş Galatasaray’a kupa töreni yapılmaması için yaşananlar,
Bunlar değilmiydi ki “F.Bahçe ve Diğerleri” veya “F.Bahçe Düşmanları” diyerek Fair Play ile yapılan sporlara Düşmanlık kavramlarını sokan…..
Yani, bunlar gibi yazacak o kadar çok şey var ki….
Sanki bu deplasmana seyirci götürülmemesinin tek sebebi olarak Galatasaray’ı gösterecekler utanmasalar…..
Yukarıda da dedik ya bunlar ucuz numaralar. Bayatladı da artık.:))..
Neymiş efendim Halis Özkahya’yı Galatasaray istemiş.:))..
İşe bakın hele.:))..
Ters manyel dedikleri bu olsa gerek değil mi beyler?.....
Saygılarımla,
Hakan GİRGİN