04
2013
3 Temmuz süreci başladığında aslında yapılan tüm çalışmalarda asıl amaç F.Bahçe’yi kurtarmak değildi kuşkusuz. Bana ve pek çok kişiye göre de esas dert daha yeni, yeni kazanmaya başladıkları değişik renkte ama daha çok da yeşil banknotları kurtarmaktı…
Asıl amaç bu olunca, yani tüm dertleri ‘PARA’ olunca başta yayıncı kuruluş ve sonrasında başını İlhan Cavcav’ın çektiği belli bir kesim (Ki bunların bir kısmı zaten bir şekilde şikenin içinde olmakla suçlanıyorlardı) asla hak, hukuk, ahlaki değerler, onur, şeref nedir, Türk futbolu içindeki pisliklerden arınacakmış bir dakika düşünmediler bile..
En azından asli görevlerinin F.Bahçe’yi aklamak olduğu gün gibi ortada olan ki bunun için F.Bahçe’enin ileride Başkanı olabilecek olan bir adam(!) herkesin gözleri önünde harcanmış iken onların bile bir şekilde, her şeye rağmen ortada olan şike girişimlerini kabul ettikleri, ancak “ŞİKE SAHAYA YANSIMAMIŞTIR” diyerek F.Bahçe’lerini kurtarmak adına ellerinden gelenin en iyisini yaptıkları ortada iken birilerinin hala faturayı Galatasaray’a ve Galatasaraylılara çıkarmaya devam etmesi ne kadar komik….
Bakın arkadaşlar, lütfen aşağıda yazdıklarımı iyi okuyun…..
Ben, o meşhur 3 Temmuz sürecinden sonra ortaya çıkarılan rezillikler ve itiraflara bir göz atın…
Kimsenin unutamayacağı bir yüz ifadesi ile “DURUM ÇOK VAHİM” diyen, hele hele ilk Etik Kurulu Raporu sonrası yaptığı açıklamalarda ortada şike değil, şikeler, teşvikler, girişimler olduğunu açıkça ifade eden bir Mehmet Ali Aydınlar’dan söz etmiyorum size…..
Hatırlayın lütfen, Birleşik Fenerbahçeliler Vakfı Başkanı Aziz Yılmaz (Ki kendisi Aziz Yıldırım Yönetiminde görev almış birisidir) çıktı ve “Aziz Yıldırım bu şikeyi yaptı, yapıyor. Daha önce de yaptı, geldiğinden beri yapıyor.” dedi…..
Aslında, bu şike bombası yıllar önce patlamıştı da bir şekilde üstü örtüldü, örtülmeye çalışıldı. Hem de onca itirafa rağmen….
Bir Cihan Oskay çıkmış ve Aziz Yıldırım’ın tüm ipliğini pazara çıkarmıştı.
Adam, meczup oldu çıktı yancı medyanın çalışmaları sayesinde.
Oysa Oktay Derelioğlu Cihan Oskay’ı haklı çıkarırcasına CNN TÜRK Televizyonunda ‘TÜRK FUTBOLU MAHKEMEDE’ adlı programda Rasim Ozan Kütahyalı’nın sorduğu soruya cevap verirken meczup(!) Cihan Oskay’ı doğrulamış ve F.Bahçe’den o sezon Teşvik Primi aldıklarını itiraf etmiştir….
Kaldı ki Cihan Oskay’ın iddialarını çok daha önceden futbolcu Cafer açıklamıştı zaten…
O da bir şekilde susturulmuştu sonunda…
Aziz Yıldırım ve ekibi şike yaptı mı, yapmadı mı? teşvik verdi mi, vermedi mi? Konusunda bir veri de TMSF kayıtlarında yer almaktadır zaten…
Bunlardan başka Ömer Çavuşoğlu’nun sözleri çok önemlidir 3 Temmuz süreci öncesi yaşananların gerçek olup olamayacağı hususunda bir ışık tutmaya…
Ne dedi sayın(!) Çavuşoğlu?....
15.07.2011 tarihinde Star Tv ekranlarında yayınlanan Yerden Göğe programına katılan ve Ali Şen ve Güven Sazak yönetimlerinde, asbaşkan olarak görev yapan Ömer Çavuşoğlu o dönemlerde de şikenin olduğunu, teşvik primi verildiğini öne sürmüş ve şöyle demişti;
“Ben hem Ali Şen’le, hem de Güven Sazak’la asbaşkan olarak çalıştım. Her zaman ortada duran bir takımın rakibinizle oynadığı zaman, onu teşvik etmek için bir düşünceniz olur.
Teşvik primini becerebilirsiniz, beceremezsiniz bunu bilemezsin. Ben kendim o konuların içine girmezdim, ben tesisler yapardım. Teşvik primi için girişimlerinde bulunulurdu, bulunulmaya çalışılırdı. Neticelenir miydi, neticelenmez miydi bilmem ama bunu herkes yapardı. Sporcuya ‘Seni transfer edeceğim’ demek gelenek haline gelmiş. Ben bunu bilmezdim.” demişti sayın(!) Ömer Çavuşoğlu…..
“Geçen yıl teşvik primi tarifesi, Galatasaray’la berabere kalacak rakiplere 350, kazanacaklara 500 bin YTL’ydi.” demişti F.Bahçe Kongre Üyesi olan TAHİR KIRAN. Hem de Futbol Federasyonunda görev yaptığı sıralarda söylemişti hatırladığım kadarı ile….…
Arkadaşlar,
Şimdiki gençler pek hatırlamaz belki ama yetmişli, seksenli yıllarda F.Bahçe Kongrelerinin en önemli ismi, kulübün duayenlerinden(!) birisi olan Semih Bayülgen vefatından bir süre önce kendisini görevden alan Başkan Ali Şen’in yaptıkları ile ilgili olarak, “Ben bu takım için neler yaptım, ne hakemler satın aldım, ne takımlar, ne kupalar satın aldım. Bana böyle mi yapılacaktı?” demişti…..
Aziz Yıldırım “Biz şampiyonluğun masa başında kazanılmadığını öğrendik” derken, Mustafa Denizli’ye “Takımı sen mi şampiyon yaptın sanki?” derken aslında çok haklıydı.
Çünkü onun hakkında, onun yaptıkları ile ilgili suçlamalar aslında 1998 yılında başlamıştı…
Çok uzun süre geçmedi aradan. Hatırlarsınız 03 Mayıs 1998 tarihinde oynanmıştı ŞEKERSPOR-F.BAHÇE maçı ve 1-1 bitmişti…..
Herhalde meşhur ŞEKERSPOR-FENERBAHÇE maçını da hepiniz hatırlarsınız. Çünkü 03 Mayıs 1998 tarihinde oynanmıştı o maç ve 1-1 bitmişti.
Galatasaray - İstanbulspor maçının Galatasaray’ın 4-1 üstünlüğüyle tamamlanması üzerine Galatasaray şampiyon olmuş, F.Bahçe ikincilikle yetinmişti.
Tüm bunların dışında bu maçı önemli kılan maç sonu Şekerspor Teknik Direktör Celal Kıbrızlı tarafından ortaya atılan şike olayıdır ki iddiaya göre Fenerbahçe’den bir yönetici maç öncesinde Şekerspor kalecisine para teklif etmiştir. Bu kaleci de zaman zaman Fenerbahçeli olduğunu söyleyen Şenol’dan başkası değildir. Nitekim maç sonunda o Şenol bile bu iddiayı doğrulamıştır.
Türkiye futbol tarihinde ilk kez bir şike olayı şahitli, belgeli ve suçüstü olarak mahkeme kayıtlarında yer almıştı….
Suç, sanıklar ve tanıklar belliydi ama güzide medyamız sus pusu oynadı ve bu olay da bir şekilde sümenaltı edilmişti….
Hatta konu öylesine kapatılmıştı ki o maça ait internette neredeyse maç sonucu ve kadroları hariç (Bu basit gibi görünse de çok önemlidir) hiçbir bilgi yer almamaktadır….
Yani, Aziz Yıldırım’ın ‘ÇÜRÜK RAPORU’ gibi işlenmeyen, sümenaltı edilen, görülmemezlikten gelinen bir durumdur…..
Yanlış anlamayın beyler,
Gördüğünüz üzere buraya kadar şike konusu ile ilgili olarak şikayetçi olanlar arasında, bu olaydan muzdarip olanlar arasında her hangi bir Galatasaraylı yönetici veya taraftarın, bir futbolcunun, bir medya mensubunun adı bile geçmemiştir bahsedilen konularda…..
Hatta ve hatta G.Saray bir şekilde Trabzonspor ile birlikte en çok zarar gören kulüp durumundadır ….
Çünkü en çok şampiyonluğu çalınan, rekorları elinden alınan Galatasaray’dır şu ana kadar….
Durum bu şekilde ayan beyan ortada iken bunlar kalkıp bizleri birde ‘VATAN HAİNİ’ ilan etmektedirler. Yüzleri hiç kızarmadan hemde….
Neymiş efendim?
Bizler F.Bahçeyi UEFA’ya, Platini’ye şikayet etmişiz….
Ya ne yapacaktık peki bizler?..
Bir de bu beyefendilere(!), yaptıkları şikeleri “BEN ŞİKE YAPTIYSAM KULÜBÜM İÇİN YAPTIM” diyen başkanları ortada dururken bizler sizlere birde ‘ALTIN PLAKET’ veya ‘BAŞARI ÖDÜLÜ’ falan mı verecektik?....
Bu kadar da utanmazlık olur mu arkadaşlar?
Hırsızı, dolandırıcıyı polise şikayet etmek ne zamandır ayıp oldu? Ne zamandır suç sayılıyor?.:))..
Kaldı ki bütün bunları, elinde dosyalar ile Galatasaray’ı Platini’ye şikayet ettiği sonradan ortaya çıkan Aziz Yıldırım’ın arkasından at gözlüğü ile gidenler, gözü kapalı ona biat edenler söylüyor…
Hem de Galatasaray hangi maçta şike yapmış biliyormusunuz?
Denizlispor-Fenerbahçe maöında….
Yani Galatasaray hiç oynamadığı maçta şike yapmış arkadaşlar.:))..
Bilmiyorum farkındamısınız?
Herkes yaşıyor bir şekilde. Kimisi şerefli, kimisi şerefsiz…..
Saygılarımla,
Hakan GİRGİN