Evet arkadaşlar hangi Galatasaray?

Bu sezon ligde öylesine inişli maçlar seyrettik ki insanın şaşırmaması mümkün değil.

Eskişehir maçında hiçbir varlık gösteremeyen, belki de yarım düzine gol yemekten mucize eseri kurtulan Galatasaray’ı kim sahiplenir ki?..

Başta hocamız istemez her halde.

Ama insan aynı Galatasaray’ı Gençlerbirliği maçının ikinci yarısında da sahada görünce ister istemez telaşlanıyor avucunun içindeki şampiyonluğun kaçabileceğini düşünerek…

Gençlerbirliği karşısında ilk yarıda takım mükemmel bir oyun ortaya koyup gol üstüne gol kaçırırken, golün her an geleceği belli iken takımın tertibi ile oynamaya ne gerek vardı acaba insan düşünmeden edemiyor…

Bugün sadece evet sadece Eskişehir ve Gençlerbirliği maçından çok değil 4 puan çıkarmış olsaydık neredeyse şampiyonluğumuzu ilan edecektik. Oysa şimdi geldiğimiz duruma bakın…..

Bu takımın neler yapabileceğini Gençlerbirliği maçının 1. Yarısında, FC Schalke maçının 1. Yarısında ve Kayseri maçının ilk yarım saatinde çok net biçimde gördük.

Ama Gençlerbirliği ve Schalke maçlarının 2. Yarılarında yine öldül öldük dirildik….

Kim bilir, belki Kayserispor 10 kişi kalmasaydı o maçın 2. Yarısı da bizim için kabus olabilirdi.

Biz hep sahada yardımlaşan, pas trafiğini yoğunlaştıran, daima ileriye oynayan, gerektiğinde defansına yardım eden forvetlerin futbolcu topluluğunu görmek istiyoruz taraftar olarak…..

Evet, herkes Drogba, Sneijder, Burak ve Riera bir aradaysa o takım her zaman kalesinde gol, hatta goller görür diye boşuna demiyor.

Futbolcuların kalitesine kimse tek kelime etmiyor ama bir gerçek var ki forvet ileride pres yapmıyor, orta sahaya ve defansa da yardımcı olmuyordu ve biz kalemizde pozisyonlar görüyorduk..

Schalke maçı ve Kayseri maçında taşlar yerine oturduğunda, Sneijder, Drogba ve Burak daha çok çalıştığında neler yapabileceğimizi gördük..

Galatasaray bu sezonun belki de en iyi maçlarını oynadı Schalke maçının ilk yarısında ve Kayseri maçının ilk otuz dakikasında…

Çünkü daha kompakt oynamaya başlamıştı takım….

Üstelik Selçuk biraz daha sola yakın oynadığı halde hem de…

Hamit de daha içe kaydıkça daha başarılı olmuştu…

Ben, işte bu Galatasaray’ı görmek istiyorum sahada.

Bu Galatasaray şampiyonluğu asla kaptırmaz..

Ama diğer Galatasaray olursa sahada gerisini düşünmek bile istemiyorum…

İnşallah bu defa Haraçoğlu’na şampiyon olarak gideriz…..

Bunu hak ediyoruz.

Biz hak ediyoruz,

Terim hak ediyor,

Yönetim hak ediyor

Futbolcular hak ediyor.

Ve pek tabi en çok da ezeli rakibimiz hak ediyor…..

………………………………………………………………………. 

Şu anda görünen o ki bu takım artık 4-3-1-2 oynamalı.

Schalke maçında pek çok kişi takımın dizilişine takmıştı kafayı.

Kimileri 4-14-1 oynadığımızı yazmış, bazıları da 4-1-3-2 oynadığımız iddia etmişti.

Ama aslolan bir şey vardı ki her ne hikmetse pek çok kişi sistemden önce takımdaki her futbolcunun daha fazla koştuğunu, Sneijder ve Drogba’nın geldişği günlerden çok daha ileride olduklarını ve daha fazla mücadele ettiklerini yani kısaca takım ruhunu yakaladıklarını bahsetmemişti…

Bir şey var ki, hangi futbolcularla sahaya çıkarsanız çıkın eğer mücadele etmezseniz, eğer takım olgusuyla, makine düzeninde çalışmazsanız  işte o zaman hangi sistemle oynarsanız oynayın hepsinin sonu hüsranla sonuçlanabilir….

Evet, sahaya eğer son maçların kadrosu ile çıkacaksak ki ideal kadromuz bu görünüyor o zaman oyun sistemimiz belli ki artık 4-3-1-2 olmalı….

Saygılarımla,

Hakan GİRGİN