Makale Yaz
Bu haberi yazdır
Mancini Olmadı, Olmayacak...!
 Nis
01
 2014

“Ben futboldan anlamam” diyen Ünal Aysal’ın yaptığı en güzel hareketti Ali Dürüst, Abdürrahim Albayrak gibi futboldan anlayan futbol camiasını bilen, bu alemin içinde olan ve Adnan Öztürk gibi sözünü esirgemeyen kişilere yönetiminde görev vermesi...

Onların tavsiyelerine uyup da takımın başına da Fatih Terim gibi birisini getirince ve onların peşinden UltrAslan önderliğinde dev gibi bir taraftar ordusu o Arena’ya çekilince ligi neredeyse düşme potasının hemen üzerinde bitiren, Avrupa kupalarına gidemeyen amaçsız kalmış bir takım şampiyonluk yoluna çıkmış oldu...

Kolay değildi, bizlerin neredeyse Galatasaray düşmanı ilan ettiğimiz ve zamanında AKSİYON dergisine verdiği röportajda Galatasaray’dan nefret ettiğini söyleyen Erman Toroğlu ile Eşi Fenerbahçe Kongre Üyesi olan ama kendisi Galatasaray’ı çok seven(!!!!!) Ahmet Çakar bile önceki sezon, yani F.Bahçenin şike yaptığının Mahkemelerce tespit edildiği o sezonda bile Galatasaray’ın neredeyse sezon içindeki maçlarının yarısında, yani 14-17 arasında maçında Galatasaray aleyhine hakem hataları tespit etmişlerdi.

Fatih Terim işte böylesine bir takım devralmıştı.

Kimin neden transfer ettiğini bir türlü anlayamadığımız, bir türlü de açıklanamayan pek çok futbolcu ile yollar ayrılmış, Johan Elmander, Selçuk İnan, Ceyhun Gülselam, Tomáš Ujfaluši, Okan Derici, Fernando Muslera, Felipe Melo,  Emmanuel Eboué, Engin Baytar ve Sercan Yıldırım transfer edilmişti... 

Başta Arda Turan olmak üzere eğer yanlış hatırlamıyorsam A takımdan 15, A-2 takımı oyuncularından bazılarını da dahil edersek neredeyse 20 -21 futbolcu ile de yollar ayrılmıştı...

2011-2012 SEZONU öncesinde yapılan transferlere bedelsiz olarak alınan futbolcuların yanında diğer transferler için ödenen bonservis ücretleri aşağıdaki gibiydi...

Yiğit Gökoğlan        : 2.500.000 Euro Necati Ateş              :   250.000 Euro Sercan Yıldırım        : 3.000.000 Euro Emanuel Eboue      : 3.500.000 Euro Albert Riera            : 3.000.000 Euro Engin Baytar          : 1.100.000 Euro Felipe Melo              : 1.500.000 Euro (kiralık) Fernando Muslera : 6.750.000 Euro Tomas Ujfalusi       : 2.000.000 Euro Okan Derici             :    220.000 Euro Transferlerin bildirilen toplam bonservis ücretleri 23.820.000 Euro idi... 

Üstelik bonservis ücreti ödemeden alınan ve alt yapıdan çıkan futbolcular vardı.

Ve yapılan transferlerin pek çoğu ‘CUK’ diye oturmuş, birbirini tamamlayan ve hırslı oyunculardan kurulu bir kadro ortaya çıkmıştı... 

Biliyorum, yine bazı densizler çıkıp Yiğit Gökoğlan, Okan Derici, Sercan Yıldırım vb. diyecekler ama hepimiz biliyoruz ki onlar zaten iyi birer yedek olarak alınmıştı aslında takıma.

Kaldı ki bana sorarsanız Emre Çolak’a verilen şans Okan Derici’ye verilseydi belki de o çıkışı o yakalayacaktı diye düşünüyorum.

Ve ben inanıyorum ki eğer ARDA o sezon gitmemiş olsaydı bizim takımımız çok daha fazla puan farkı atarak şampiyon olurdu. Şakası bir yana belki de bize tuzak, F.Bahçe’ye kıyak olarak konulan o Playy-Off’lar bile oynanmayabilirdi. Çünkü o derece fark atardık diye düşünüyorum...

Gördüğünüz gibi o kurulan takımda ekstra bir adam, Ünal Aysal’ın tabiri ile bir çilek bile yoktu....

Bir önceki takımdan kalanlar sadece Aykut Erçetin, Çağlar Birinci, Gökhan Zan, Aydın Yılmaz, Milan Baros, Ayhan Akman,  Hakan Balta, Mehmet Batdal, Ufuk Ceylan, Sabri Sarıoğlu, Servet Çetin, Kazım Kazım, Yekta Kurtuluş, ve birkaç genç oyuncu idi ve kadro bu futbolculardan oluşturuluyordu... 

Arkadaşlar, bu takım genelde ana format olarak 4-4-1-1 bazen de 4-4-2 düzeniyle, sağda Engin Baytar, solda Emre Çolak, santrafor arkasında da Necati ve önünde Elmander oynayarak şampiyon oldu..

Selçuk ve Melo’nun zirve yaptığı bir sezondu osezon bildiğiniz gibi...

Hepimiz biliyoruz ki o sezon maçlarımızın pek çoğunu göbeğimiz kaşıyarak, şikecanlarla kafa yaparak seyrettik.

O takımda belki çilek veya çilekler yoktu ama aslında o takımda futbol için gereken her şey vardı. Arkadaşlık vardı, yardımlaşma vardı, hücum pres vardı, güzel futbol vardı, gol vardı, asist vardı, her şeyden önce kazanma hırsı vardı.

Hatta yıllarca özlemini çektiğimiz frikik golleri vardı...

Geride Tomas Ujfalusi gibi bir şef, yanında gerçekten Galatasaraylı bir Semih vardı...

Eboue bizdeki en verimli sezonunu geçirmişti ilk yılında...

Albert Riera başlarda aksasa da kendisine verilen her görevi yaptı bana göre. Hatta sol bekte ilerleyen süreçte çok da başarılı oldu... 

Ama bu takımı yöneten bir Teknik Direktör vardı ki görev yaptığı yıllar boyunca kimse onu Mancini’nin Chelsea karşısındaki lakayt tavırları gibi vurdumduymaz tavırlar içinde görmemiştir....

Yani, Fatih Terim’i yedek kulübesinde, hem de takımı 2-0 mağlup iken bacaklarını uzatmış, yardımcısı ile mutlu, mesut şakalaşırken, maçı tiyatro gibi seyrettiğini gören var mı  içinizde?...

Adam, Galatasaray’ın kazanması için kendi kariyerini lekeleyecek(!) cezalar alma pahasına bazı hareketlere bile girişti zaman zaman. Ve gerçekten de giden bazı maçları çevirdi tüm Türkiyenin gözleri önünde...

Sırf hırsındandı, sırf Galatasaray’ı uyandırmak, giden maçları çevirmek içindi yaptıkları...

Biliyorsunuz bu hareketleri bile battı bizim Başkan’a...

Bırakın Teknik Direktörünün ve ekibinin arkasında durmayı, onların haklarını her platformda korumayı, Terim’in çok ceza aldığını ve takıma, kulübe zarar verdiğini bile söyledi bizim büyük(!) Başkan... 

Hemen aklıma gelmişken sormak isterim,

Acaba Atletico Madrit’in başında Mancini olsaydı siz o takımın son yıllarda gösterdiği giderek artan başarıyı gösterebileceğine inanıyor musunuz?

Bence hırsıdır Diego Pablo Simeone’yi başarılı kılan.

Hele ki o hırsın yanında bir de akıl var ise yanında başarı zaten geliyor... 

Tabi ki Mancini’de asla kaybetmeyi düşünmez. Ama görüyoruz ki adamın mantalitesi farklı...

Bey amca(!) sabah işine giden, akşam işinden dönen, yaptığı işi bir vazife olarak gören ve ay başında maaşını hak ettiğini düşünen bir yapıda...

 

Yani bazıları çayına tavla oynasa kazanmak ister ya işte bizim Mancini’de böyle bir hırs yok takımına aşılayacağı. Belki şans verildiğinden dolayı kariyer yapmış olabilir ama bence hırslı, yarışmacı bir Teknik Direktör değil...

Bu zihniyette olan hiçbir yabancı Teknik Direktör Türkiye’de başarılı olamamıştır...

Biz Türk milleti duygusalız, bizler asker milletiz.

Biraz gaz ile çok yol alırız.

Bizlere disiplinli, hırslı, coşkulu, takımı ve taraftarı ile bütünleşebilen bir Teknik Direktör lazım.

Kim ne derse desin bana göre Mancini ile olmaz, o zihniyetteki diğer hocalar ile de olmaz...

Ha, Mancini başarılı olur mu?

Tabi ki olur.

Manchester City’in başındakiler gibi para saçacak birisi olsa Galatasaray’ın başında ve takımı çilekler ile doldursa işte o zaman başarılı olur bizim sinyor Mancini... 

Adam, önceki şampiyonluğu ve süper kupayı geçtim, son yılın şampiyonu, süper kupayı ve Emirates Kupasını almış, ligde yenilgisiz ve liderden 3 puan geride aldığı bir takım için bile “BENİM TAKIMIM DEĞİL” diyorsa, hatta devre arasında bile pek çok takımız normal transfer sezonunda yapmadığı kadar transfer yaptırıyorsa ve de Galatasaray F.Bahçe’den tarihi bir puan farkı yiyerek ligin bitmesine haftalar kala şampiyonluktan kopuyorsa lütfen anlayın artık bazı şeyleri ve Fatih Terim’in başarısını bir kez daha sorgulayın ve aslında Terim’in ne kadar başarılı olduğunu da görün...

 

Matrak10 ve benzerleri gibi olmayın.

Yani, yiğidi öldürün ama hakkını da verin...

Korkmayın, o zaman Fatih Terim’ci olmazsınız. Sadece onun hakkını teslim etmiş olursunuz...

 

E-Mail: salih.huroll@gmail.com

 

Saygılarımla,

 

Hakan GİRGİN





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2014
  2013
  2012
  2011
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...