04
2014
Ve Mancini, takımının başındaki 43. Resmi maça da yine bambaşka bir 11 ile çıktı.
Üstelik de kulübün içinde yaşananları çok yakından takip eden ve aynı zamanda Galatasaray Kongre Üyesi olan Levent Tüzemen’in söylediğine göre başkan Ünal Aysal’ın “Takımı değiştirme, kazanan takımı bozma” uyarılarına rağmen Mancini yine bildiğini okumaya devam etti...
Görünen o ki başkan Ünal Aysal bile Mancini’nin yaptığı abuk-subuk işlerden rahatsızdır artık...
Mancini’nin bunu neden yaptığını, yani takımın kadrosu, oyun sistemi ile neden zırt pırt oynadığını anlamak gerçekten çok zor...
Çünkü, her ne kadar kazanan takım bozulmaz diye bilinse de aslında kazanan takım da zaman zaman bozulabilir, yani değiştirilebilir...
Bence asıl bozulmaması gereken oyun mantalitesidir, takımın sistemidir...
Kadroda, yani sahaya çıkan 11 ‘de yer alan bazı oyuncular değişse de sistem değişmez...
Ama Mancini Galatasaray’ı öyle bir hale getirdi ki anlayan varsa beri gelsin demekten başka çare kalmıyor insana...
Mesela, Galatasaray’dan çok daha fazla maç oynayan Barcelona’da bile defalarca kazanan 11’ler değiştirildi ama sistem değişmedi. Giren oyuncu çıkan oyuncunun yerinde oynayan oyuncuydu çünkü...
Oysa bizde öylemi?
Hem kadro değişiyor, hem oyun sitemi değişiyor...
Hatta o da yetmiyor Mancini öyle olaylara imza atıyor ki seyredenler adeta küçük dillerini yutuyor...
Çünkü, bazı oyuncular asla başarılı olamayacakları mevkilerde oynatılıyor..
Oysa her şey o kadar basit ki...
Mesela maçın hemen sonrasında Aziz Üstel’in attığı twitt ile söylediği “Mancini doğru dürüst bir kadroyla sahaya çıksa, ölüp ölüp dirilmezdik!”sözleri her şeyin kısa bir özeti adeta...
Bu arada belli ki takım içinde gözle görülür bir huzursuzluk var. Burak’ın maç sonrası söylediği “Takım olmak için çok geç kaldık” sözleri de bu durumu doğruluyor zaten...
Bir takımın aynı maçın iki devresinde oynadığı oyunlar arasında bu derece, yani gece ile gündüz kadar fark olmaz...
Ve maç sonrasında Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav’ın “Galatasaray'ın oynadığı futbol, futbol değil.” Sözleri de Galatasaray’ın haftalardır rakiplerini nassıl ödüllendirdiğinin(!) bir itirafı adeta...
Söylenecek o kadar çok şey var ki.
Ama bizler, yani Galatasaraylılar olarak ne söylersek söyleyelim, nekadar söylersek söyleyelim hepsi boşuna olacak...
Belli ki bu adam yine bildiğini okuyacak...
Çünkü, yaptıkları yapacaklarının teminatı gibi adeta...
Eğer bu Mancini önümüzdeki sezon da Galatasaray’ın başında görev yapacaksa Rabbim biz Galatasaraylılara gerçekten sabır versin...
Adama olan inancım o derece azaldı ki tartışmasız Süper Ligin en pahalı kadrosu ile elde ettiği sonuca bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız...
Bilmem farkında mısınız ama ligin ilk yarısı tamamlandığında elimizde olan kadro şu anki kadrodan çok daha kaliteli bir kadro idi...
Ve yapılan onca transfere rağmen maddi olarak kadro şişti ama kaliteli oyuncu bazında daha çok hafifledi bence...
Dedim ya, yaptıkları yapacaklarının teminatıdır diye...
Galatasaray kendi evinde Gençlerbirliği ile oynuyor ve daha 12. Dakikada skor 2-0 olmuştu Galatasaray aleyhine...
Çünkü sahaya çıkan kadro öylesine saçma işler yapıyordu ki anlatılacak gibi değil...
Drogba olsaydı eğer Drogba’yı oynatacağını düşünürsek o olmadığı için kadroya alacağı yabancılar açısından eli rahatlayan Mancini’nin sahaya neden Chedjeu-Semih ikilisi ile çıkmadığını, Sabri ve Eboue’den birisini neden bekte kullanmadığını, Hamit, Emre Çolak gibi oyuncuları ne zaman sahaya süreceğini gerçekten merak etmeye başladık.
Onların kıymetini sahadaki rezil futbolu görünce çok daha iyi anlıyoruz...
Çünkü onlar en azından defansif açıdan da takıma katkı yapıyorlardı...
Neticede Mancini 2-0 sonrası oyuna müdahaleler yapmaya başladı ki bu zaten başlı başına sahaya yanlış kadro sürdüğünün ve yanlış bir taktikle oynadığının kanıtı idi adeta...
Galatasaray ancak 2. Yarı biraz gerçek futboluna yaklaştı. Ki o futbol bile bir şekilde uzatmalarda da olsa galibiyeti getirmeye yetti...
Anlayın artık kimlere neden puan veya puanlar kaptırdık boş yere...
Ve neredeyse oynadığımız tüm maçlarda hep rakibin nefis futbolundan, verdiği muhteşem mücadeleden söz etti durdu maçı anlatanlar ve yorumcular...
Acaba bu bir tesadüf mü?
Tabi ki değil. Çünkü Galatasaray geniş bir alanda, çoğunlukla da geriye yaslanarak, sözde top çevirerek, topa sahip olarak(!) oynamaya çalışıyor. Ama, kimse yemiyor artık bu oyunları...
Ve rakipler adeta Galatasaray karşısında genelde moral buluyorlar...
Terim dönemindeki Galatasaray’dan eser yok şimdi...
Ve Başkan’ın Mancini için “Deneme-Yanılma yöntemi ile takımı tanımaya çalışıyor” dediğini, başka bir zaman da “Mancini’nin ilk senesi, takımı biraz geç devraldı, başarısız sayılmamalı” sözlerini, hatırlarsınız...
Belli ki bizim başkan kılıf hazırlıyor yaşanan başarısızlıklara.
Ama, bizler başkanın başarıya endeksli çalıştığını biliyoruz kendi sözlerinden...
Hele bir de Türkiye Kupası alınırsa belki övgüler bile düzer bu bizim başkan takıma...
Ama herkes biliyor ki Başkanın üstün gayretleri neticesinde bu sezon kendi ellerimiz ile şampiyonluğu ebedi dostumuza(!) kaptırdık...
Yani, onlar normalde kaybedecekleri kadar puan kaybettiler aslında.
Ama, sağolsun(!) Mancini’nin sevk ve idaresinde biz o kadar kötüydük ki onlardan o kadar puan geriye kaldık...
Hatta ne acıdır ki bize göre neredeyse doğru dürüst transfer yapmayan, mali durumu ortada bir Beşiktaş ile ikincilik mücadelesi veriyoruz...
Sevgi ve Saygılarımla,
Salih HÜROL