21
2017
Galatasaray son iki maçta hiç alışık olmadığımız derecede rakiplerine karşı muazzam bir fizik üstünlüğü kurdu. Bu durumu sadece Avrupa Kupaları dolayısıyla sezonu erken açmış olmanın bir yansıması olarak değerlendirmemek lazım. Çünkü özellikle Fernando ve Ndiaye transferleriyle yıllardan beri özlemini çektiğimiz orta saha direncine kavuşmuş olabilmek hem hücumda hem de savunmada bütün takımı rahatlatarak daha diri gözükmemize yol açtı.
Rakip takımlar geçen sene Selçuk ve Sneijder'li orta sahada elini kolunu sallayarak orta alanı geçtiklerinde defans bloğumuz da geriye sürükleniyor böylece ilerideki futbolcuların dönüş mesafesi uzuyor ve savunma pozisyonlarını alabilmek için de 40 metre geri gelmek zorunda kalıyorlardı. Bu sefer böyle olmadı. Rakip takım orta sahayı geçemeyip duvara çarpınca geri dönüş mesafemiz de kısaldı ve fazladan harcanacak ekstra efor rakibe daha kolay baskı yapmamıza olanak sağladı.
Belhanda'nın da top rakibe geçtiğinde oyunu seyretmemesi orta saha direnci adına çok önemli bir faktördü. Üstelik Belhanda'nın oyun anlayışı sadece topu ayağına isteyip asist yapma üzerine kurulu değil. Boş alanlara koşu yaparak topu önüne isteyen bir futbolcu ki bu da onu klasik 10 numaralardan ayırarak farklı bir yere koyuyor. Böylece kazanılan her top statik bir ofans anlayışı yerine hızlı ve dikine bir oyuna itiyor takımı ki ilerleyen haftalarda Tudor'un kanat futbolcuları tercihi de bu açıdan daha belirleyici olacak.
Maicon'un takıma olan katkısı da çok önemliydi. Bu katkıyı salt tecrübeden ziyade daha önce kariyerinde şampiyonluğa oynamış takımlarda forma giyme tecrübesine sahip olmakla açıklamak bence daha yerinde olur. Çünkü bu açıdan Chedjou bizi çok yanılttı.
Gomis'e de ayrı bir parantez açmak lazım. Patlayıcı bir etkisi var. Şampiyonlar Ligi ayarında bir forvet ki şu anda Podolski de dahil olmak üzere Van Persie Saldado hatta Negredo bile Şampiyonlar Ligi'nde oynama kapasitelerinden uzaklaşmış seviyedeler. Özellikle kaleye vurabilecek pozisyondayken daha iyi durumdaki Tolga'ya pas atması oyun takibi açısından da çok önemli bir artıydı.
İşin enteresan tarafı ise transfer edilen futbolcuların uyum sürecini hiç yaşamamış olmaları. Yabancı bir ülke eski takımından farklı yeni bir anlayış ve başka futbolcularla yeni bir birliktelik... İşte tüm bunlar bir uyum süreci gerektirir. Fakat Mariano bile 40 yıllık Galatasaraylı gibiydi. Linnes'in transfer olduktan ancak 6 ay sonra uyum sürecini atlatabildiği düşünülürse bu açıdan da çok büyük bir avantajımız olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Yani bu takım daha şimdiden böylesi bir mesaj vermişse beraber oynadıkları 9. haftada rakip takım kalecisinin maç sonundaki durumunu tahmin etmekte güçlük çekiyorum.
Fernando ve Ndiaye ikilisiyle Avrupa maçlarında oynasaydık Avrupa'dan bu kadar erken de elenmezdik diye düşünüyorum. Fakat transfer de sonuçta zor bir süreç. Bazen her istediğin futbolcuyu sezon biter bitmez alamıyorsun.
Asamoah da gelirse Mariano ile beraber sağlı sollu kanat bindirmeleriyle sahayı enlemesine çok iyi kullanarak daha renkli bir takım haline dönüşübiliriz. Sahayı enlemesine kullanmak rakip takımı yorar ve bir noktadan sonra gardının düşmesine neden olur.
Dirençli bir orta sahada kazanılan her topu daha etkin ve dikine kullanabilmek için Arda'dan ziyade mesela Bernard'ı transfer edebilirsek açık ara şampiyon olacağımızı düşünüyorum. Çünkü rakip takım açısından çözüm üretmesi çok zor bir takım haline gelebileceğiz o zaman her yönümüzle.
Zaten Arda transferi de şu aşamada zor gözüküyor. Hem Arda gelirse oyun yavaşlayabilir diye biraz da endişeleniyorum. Çünkü A. Madrid'deki temposundan uzaklaştı. Fakat kalitesi var ki o da tartışılmaz. Bernard bence Yasin Öztekin'in devamlılık problemi göz önünde bulundurulursa çok daha isabetli bir karar olabilir. 24 yaşında. 15 kez Brezilya Milli Takımı'nın formasını giymiş. 1 yıl sonra ise Shaktar Donets'le sözleşmesi bitecek. 1 sene sonra sözleşmesi biterek bedelsiz olarak ayrılabilecek bir futbolcu için Shaktar'ın çok yüksek bonservis bedeli isteyeceğini de düşünmüyorum. Yeter ki Bernard Galatasaray'a gelmesi konusunda ikna edilebilsin ki hali hazır da Galatasaray'da zaten üç tane Brezilya'lı da var. Tabi en önemlisi ise Galatasaray'ın Bernard'ı istemesi. Bu da benim yönetime buradan mesajımdır.
Bernard sahada yürürken göremeyeceğiniz futbolculardan biri. Temposu çok yüksek ve hızlı. Topla birlikte süratleniyor ve dikine çalımlar atıyor. Bazen de topla birlikte içeriye katedip diyagonel koşular yapıyor. Rakip defansı olduğu gibi geriye sürüklüyor. Bu kadar dirençli ve baskılı bir orta saha kurmuşken Bernard da bu takıma monte edilirse herkes rakiplerini çaresiz bırakan bambaşka bir Galatasaray izler. Çünkü böylesi bir tempoya Türkiye Ligi'inde kolay kolay hiç bir takım dayanamaz.
Şu aşamada Feghouli iyileşince sağ kanatta Rodrigues ise sol kanatta oynar gibi gözüküyor. Ancak Asamoah ve Bernard da transfer edilebilirse -ki ben çok istiyorum - anormol saçmalıklar yapmadığımız sürece tozu dumana katıp açık ara nağmalup şampiyon olabiliriz. Daha önce Beşiktaş da nağmalup şampiyon olmuştu biz neden olmayalım?
Takıma katılan 6 yeni transferin sanki yıllardan beri aynı takımda oynuyormuşçasına performans göstermelerine tanık oldum ya artık bundan sonra Galatasaray adına benim için hiç bir şey hayal değil.
Saygılar...