07
2020
Oh be nihayet bitti şu transfer dönemi denilen kabus günleri. Arkadaş ben her transfer sezonu sinir olmak zorunda mıyım ? Adamlar gazete çıkartıyorlar, TV. larda saatlerce futbol programları yapıyorlar, sayfalarını, prıgram içeriklerini bir şekilde doldurmak zorundalar. Bu millet zaten işin bilimsel, akademik, akılcı tarafıyla ilgilenmez, mecburen popülaritesi olan haber yapmak zorunda medyacılar. Bunu anlıyor ve hak veriyorum, artık 2-3 habere bol bol dedikodu, az biraz hayal, orta karar yalan dolan katarlar, sayfalarını, içeriklerini doldururlar mecburen. Bir de sosyal medya var ki işte o fena. Benim de yaptığım gibi, herkesin bir fikri, sınırsız hayali var ve yazılmaları, paylaşılmaları gerekiyor şayet içimizde tutarsak sıkıntı ve şişkinlik yapıyor. Buna itiraz eden yok da işin içine küfür, hakaret giriyor, klavye delikanlıları gerçekte selfie çektirmek için yalvaracakları insana basıyorlar kalayı, akıllarınca veriyorlar ayarı. Üişte bu kısım çok çirkin, çok ayıp, sıkıntı. Dediğim gibi sıkıldım bu kirli ortamdan.
Transfer dediğimiz şey takımın eksik bölgelerine, zayıf taraflarına takviye yapmaktan ibaret değil elbette. Bir de işin elinde ki değerleri gönderme, kulübe maddi katkı kazandırma boyutu var. Yani bu işte iyi bir planlama, doğru hedef belirlerme, vizyon, futbol aklı, iktisat gibi bilgi, tecrübe ve liyakat gerektiren uzman insanlar gerekiyor. Elbette G.Saray gibi büyük topluluklara hitap eden kulüpler için çok iyi bir medya ve iletişim koordinatörü de olmazsa olmaz. İşin aslı bizim en ciddi eksiğimiz tam da bu koordinasyonu sağlayacak iyi bir uzman. Ve bu işe yeterli değer verilmediği için yönetimden teknik ekibe, takımdan taraftara yara almayan kesim yok maalesef. Oysa yapılan ve planlanan işlerde biraz şeffaf olunsa, insanlar transfer politikası konusunda bilgilendirilse, kulübün durumu, federasyon, bankalar ve uefa ile yapılan anlaşmaların neye ne kadar izin verdiği açıklansa bir çok sorun, yalan ve hayal tacirliğinin önü kesilir. Ancak biz de olan, bir yönetici çıkar ve G.Saray da transfer bitmez, görüştüğümüz, anlaşma aşamasında olduğumuz çok önemli isimler var ama prensip gereği imza atılmadan açıklayamıyoruz der ve insanları beklentiye sokar, medyaya malzeme verir. Hele bir de rakiplerden biri ve ya bir kaçı ardı ardına önemli oyuncular açıklarsa eyvah eyvah. Bu saçmalıklardan çok sıkıldım.
Geçen sezon bir medya mensubu çıktı ve şampiyonluğun hemen sonrası G.Saray Radamel Falcao ile ilgileniyor açıklaması yaptı, çok güvendiği kaynaklardan duymuş bu bilgiyi. O çok güvenilir kaynak da muhtemelen bir yöneticinin bir arkadaşı filandır. Adam gece Monaco maçı seyretmiştir, o maçta da Falcao 2 gol atmıştır, geçmişi, kariyeri zaten belli adamın. Son dönemde biraz yaş biraz sakatlık biraz da Fransa gibi nispeten daha az ratingi ( İngiltere, İspanya ve Almanya ya oranla) olan bir ligde oynadığını göz önünde bulundurarak G.Saray a gelse ne güzel olur diye düşünmüş ve ertesi gün bu fikrini açıkladığı yönetim üyesi arkadaşı da çok güzel olurdu deyince bunu haber olarak gazeteciyle paylaşmıştır. Ortalık bir anda toz duman, G.Saray Falcao yu alıyor, hedef Şampiyonlar liginde final, lige de 30 mu atar 40 mı gibi manşetler gazeteleri sattırıyor, programları izletiyor elbette. Oysa ne yönetimin böyle bir girişimi, ne teknik ekibin böyle bir isteği ne de kulübün böyle bir parası yok. Ancak medyanın gazı ile taraftar baskısı öyle bir boyuta çıkıyor ki artık almazsan olmaz, ne yönetim kalır ortada ne takım. Bir de sayın yönetici nabız yoklamak için Monaco ya gidip futbolcu ile hatıra fotoğrafı çektirmez mi, o fotolar da bir şekilde medyaya sızmaz mı eyvah eyvah. Kulüp bir kere daha Monaco ya esir olur ve neredeyse transfer bütçesini yaşı geçmiş Falcao ya feda eder. Sonuç 50 küsur maçlık sezonda en önemli maçları sakatım diye pas geçen bir santrfor, 23 maç ve 10 gol ki 6 tanesi de penaltı. Gerçekten sıkıldım.
Takım 2 maç kazanır, bakarsın her televizyonda, her gazetede başta sayın başkan ve yönetim kurulu üyeleri sıraya girmiş demeç veriyorlar. Takım 2 maç kötü gider o yöneticileri ara ki bulasın. Takıma 2 flaş transfer gelir, imza töreninde şov yapanlar istenilen transferler olmadığında tek kelime etmezler. Kardeşim, transfer sezonunun ortasında G.Saray da transfer bitmez diyene kadar gerçekleri söyle ne sen kaç ne beni beklentiye sok. Bizim taraftarın gözünü doyurmak zaten zor, bir de beklentiye sokarsan kaçacak delik bulamazsın. Hele bir de Ali Koç transferde bu kadar gözünü karartmışken bu duruma düşmek, ne diyeyim, Allah düşmanımın başına vermesin. Ancak eldeki kadronun bu lige yetersiz olduğu, bu takımın şampiyonluğa oynayamayacağı gibi safsatalara asla katımam. Bu maratonda canımı asıl sıkan Fatih Terim in anlayamadığım sıkkın, bıkkın, sitemkar tavırları.
Bu gün değil geldiği günden beri Belhanda ya hiç inanmadım, hiç güvenmedim. Keza Feghuili için de çok güven beslemedim. Babel i G.Saray da görmek, izlemek de istemedim. Ancak bir gerçek var ki bu isimler gerçekten önemli, kariyerli ve potansiyeli yüksek oyuncular. Ben bu ounculara inanmadım, bu saatten sonra da inanmam ama giydikleri formaya olan aşkımdan dolayı başımın üstünde yerleri var. Asıl sıkıntım ise Belhanda yı 2,5 maç iyi oynadı diye 2,5 yılı silip neredeyse Messi ilan eden güruhun 2 maçta tekrar çöp tenekesine atmaları. Arkadaşlar bu adamlar G.Saray ın futbolcuları, önemli bir kariyerleri, başarılı bir geçmişleri, hatrı sayılır takipçileri olan oyuncular. Bu şekilde davranarak adamları küstürüp tamamen düşürmek bir yana piyasalarınıda yerle bir ediyoruz. Abi geçmiş klavyenin başına, o çöp, şu kazma, bu leş, öteki rezil diye sallayıp duruyor, birileride zaten skorlardan mutsuz, transfer yapılmamasından öfkeli gaza kibrit çakıyor. Olan yine çok sevdiklerini iddia ettikleri G.Saray a oluyor. Arap, Çinli ya da Avrupalı aptal mı ? Senin çöp dediğine ne diye milyonlarca euro ödesin ki, zaten elden çıkartmak için can atıyorsun ver bedava alayım diyor. Hani bir atasözümüz vardır ya " Kimse yoğurdum ekşi demez" diye biz diyoruz işte. Hadi gelde sıkılma kolaysa.
Acaba bir gün ne olursa olsun, her durumu taraftarına hiç bir şey saklamadan açık ve net anlatmayı becerecek, popülarite ile değil realist olarak kulübü yönetecek bir yönetimimiz olacak mı? Acaba bir gün elindeki değerlere, isimlere değil giydikleri formalara odaklanacak, destek için koşul, şart sunmayacak bir taraftar yapısına sahip olacak mıyız ? Acaba bir gün Fatih Terim, ben yeldeğirmenleriyle savaşacak adam değilim, ben bu ülkede futbolu, hedefleri hayallerin ötesine taşıyan fenomenim, işim elimdekiyle imkansızı başarmaktır ve ben bunu yaptım yine yapacağım diyecek mi tekrardan ? Bunları gerçekten merak ediyorum, ümit ediyorum, istiyorum. Banane hangi takımın kimleri aldığından, banane formamı giymeyen adamdan. Beni ilgilendiren sadece G.Saray. Ve sevinmek için sevenlerden olmadım hiç çok şükür. Ne olur artık sıkmayın şu canımı.