02
2020
Ankaragücü maçı sonrası Fatih Terim alınan 3 puanın önemine değindi ve oynanan futboldan dolayı da suçlanacağını söyledi. G.Saray camiasının, taraftarının ne yaparsa yapsın yetşnmediğinden söz etti. Ancak kötü oyunun telafi edilebileceğini, ilerleyen haftalarda iyi oynayabileceklerini ama puan kaybıının telafisinin daha zor olduğunu anlattı. Bir yere kadar hak veririm bu düşünceye, elbette hedefi şampiyonluk olan takımlar kötü oynarkende kazanmalıdır. Büyük takım iyi oynarsa zaten sonuç hemen hemen bellidir, işi kötü oynadığın maçı kazanmaktır.
Sayın Fatih Terim düşüncelerinde haklı bile olsa unuttuğu, atladığı bir nokta var. G.Saray taraftarını iyinin daha iyisi olabileceğine, eldekiyle yetinmemek gerektiğine, hayallere sınır koyulmamasına ikna eden, bizzat kendisidir. Ankaragücü maçında beni bu denli üzen şey karşında neredeyse rakip bile yokken düştüğün acz durumudur. Kusura bakmayın ama adamların 8-10 metreden kaleye şut çekecek halleri yok. Pozisyon vermemişiz, eğer kaleci Okan ın asisti Ankara nın o siyahi oyuncusuna değil de gerçek bir futbolcuya olsaydı gol yemeyi bile becerecektik. İşin daha vahim tarafı bu amatörler topluluğuna pozisyon vermedik de biz pozisyona mı girdik sanki. Geçelim pozisyona girmeyi, maçı kazanmaya yönelik bir hırs, oynanan berbat oyuna karşı bir isyan gören oldu mu ?
Evet, yönetim takıma gerekli takviyeleri yapamadı. Evet, takımın hem sayısal hem de yetenek açısından eksikleri mevcut. Evet, özellikle oyuncu satışı açısından direk sınıfta kalıyoruz. Evet, rahatlıkla alınacak, anlaşma yapılmış oyuncuları bile elinden kaçıran bir beceriksizlik mevcut. Evet, özellikle son 2 senedir hocaya verdiği sözleri tutamayarak hocayı da ateşe atan bir acizlik söz konusu. Ancak bu olumsuzluklara rağmen eğer bu takımı çalıştırmaya devam ederseniz de yaptığınız işin hakkını vermeniz gerekiyor sayın Terim. Kusura bakmayın ama şu sahada G.Saray forması giyen adamların oynadığı şeyin ne izahı ne de mazereti vardır. Sayın Fatih Terim biz ara sıra kötü oyuna da razıyız, yenilgi de olacak, şampiyonlukta kaçacak. Canımız sağolsun, biraz seviniriz, biraz üzülürüz ama ne formaya aşkımız ne size inancımız biter. Ancak beni en fazla üzen kötü futbol değil kötü mücadele, isteksiz, hırsı olmayan futbolcular. Sahada ne yaptığını bilmeyen, sanki ömürlerinde birbirlerini ilk defa görmüş gibi oynayan adamlar. Hocam sen bu adamlara hergün idmanda ne çalıştırıyorsun, maç öncesi taktik antremanlarda ne anlatıyorsun ? Bu takım hangi planla ne yapmaya çalışıyor ? Eleştiri değil gerçekten anlamadığımdan soruyorum.
Fatih Terim dediğimiz adam asla yetinmeyen, her daim daha iyisini, daha zorunu hedefleyen bir fenomendir. Futbol felsefesini açıklarken keyif almaktan ve keyif vermekten söz eder. Önce der oynayan futbolcu sahada yaptığı işten keyif alacak, takım olarak oynadıkları oyundan keyif alacaklar, sonra biz sahaya koyduğumuz gösteriden keyif alacağız kenarda ve sonra bizi izlemeye gelen, desteklemeye gelen insan keyif alacak sahada gördüğü işlerden. Biz bunu sağlamak için antremanlarda acı çekeceğiz gerekirse. Maç 5-0 olsa bile 0-0 gibi oynamalı, her saniye gol atmak için mücadele etmeliyiz.
Evet hocam, bunlar senin sözlerin, senin futbol felsefen. Ben 40 seneyi aşkın süredir bu takımı takip ederim, Elbette Türk ve Dünya futbolunu da aynı dikkatle izlerim. Rahatlıkla söyleyebilirim ki gerçekten fark yaratani el değdiren, hedef değiştiren ender teknik direktörlerden birisidir Fatih Terim. Bir kere çalıştırdığı takım etle tırnak gibi bir bütün olur. Takım derken futbolcular ve teknik heyet değil sadece, aşçısından malzemecisine, şoföründen bekçisine, taraftarından yöneticisine tüm camia topyekün hedefe kilitlenir. Fatih hoca varsa kamp ve antreman tesisleri sadece tesis değil sıcacık bir yuva, bir buluşma merkezidir. Elbette sahada oynayan takımı fizik, mental, teknik, taktik açılardan mükemmele yaklaştırmakta hocanın önemli becerilerindendir.
Ancak Fatih Terim in de her insan gibi zayıf yönleri, hataları vardır elbette. Bir kere çok inatçıdır, burnunun dikine gider. İnandığı şeyin yanlış olduğuna dair ne kadar uyarı olsa bile sonuna kadar gitmeye çalışır. Yine de bu inat zarar verse de Fatih Terim i İmparator yapan özelliklerinden birisidir. Bana göre en büyük Fatih Terim handikapı hocanın konsantrasyonunu kaybetmesidir. Fatih Terim aslında konsantrasyondur, karşısında ne engel olursa olsun inançtır, hedeflere kilitlenmektir. Ve şu anda benim gördüğüm hocanın konsantrasyonu takıma, sahaya yönelik değil asla. Yönetimle, federasyonla, medya ile kavga etmek ön planda maalesef. Bu da bizim seyrettiğimiz berbat futbola, plansız futbolcular topluluğuna, dengesiz sonuçlara sebebiyet veriyor. Söylediği sözlerde, yaptığı eleştirilerde, verdiği kavgada ne kadar haklı bile olsa bize bu rezil oyunu, kötü takımı izletmeye hakkı olmamalı.
Hepimiz biliyoruz ki transferde ne kadar sınıfta kalsak bile eldeki kadro öyle kötü futbolculardan filan oluşmuyor. Tek tek kariyerlere bakın, milli olmayan, yıldız olmayan, harika maçlar, harika sezonlar geçirmeyen tek oyuncu yok. Bakın bakalım şu ligde G.Saray ın kadro kalitesine, kadro genişliğine, G.Saray lın futbolcuların kariyerine sahip kaç takım var. Bizi Babel i, Feghuili yi, Etebo yu, Belhanda yı, Diagne yi, Arda yı, Emre leri hatta Falcao yu eleştiriyoruz, sorguluyoruz, yerin dibine sokuyoruz. Millet adını sanını bilmediğimiz adamları bulmuş getirmiş takır takır top oynatıyor. Alanya yı, Antalya yı, Sivas ı, Rize yi, Karagümrük ü, Kasımpaşa yı kıskanarak seyrediyoruz. Bakın Fener i, Başakşehir i saymadım şayet onların kadro kalitesi bizim kaliteyle eş değerde. Ancak saydıklarım ne kalite ne kariyer ne de maliyet açısından yanımıza bile yaklaşmaz. Ama adamlar çalışıyorlar, çabalıyorlar, nasıl daha iyi oluruz diye kafa yoruyorlar ve sahada takım olarak aslan gibi mücadele ediyor, iyi futbol oynamaya çalışıyorlar. Oysa bizim takıma bakınca saha dağılımları bile saçma sapan. Gelişi güzel, öylesine vurulmuş toplara bakın hep rakip oyuncuların olduğu yere iniyor. Çünkü bizimkiler sahanın hiç bir alanında yoklar. Pası veren eli belinde bekliyor, bakalım ne yapacak diye. Pası alan verecek, boşa kaçan adam bulamıyor çünkü diğerleri aman bana gelmesin diye saklambaç oynamakta. Topu süren, çalım atabilen, kaleye dikine giden, hızı olan, yaratıcılığı olan tek oyuncu yok. Etkin şut tehdidi olan, duran topları iyi kullanan tek oyuncu yok. Geçtim frikikleri, kornerleri doğru düzgün tac atamıyor takım. Bir maçta top 45 dk. ayağımızda ise bunu 35-40 dk. sı stoperler, defansif orta sahalar ve bekler arasında al gülüm ver gülüm 15-20 metrelik paslarla geçiyor. Sonra Fatih Terim çıkıyor basın toplantısında topa sahip olan, oyuna hükmeden bizdik diye yorum yapıyor. Fatih hocam geçtim takım oyununu, tekniğini, taktiğini de oyuncular bireysel olarak bile geri gidiyorlar. Nerede Sivas ta ki Emre nerede bu Emre ?
Net olalım ve noktayı şöyle koyalım. Ben Fatih Terim e asla git diyemem, bırak artık diyemem. Ama ben sahada ki G.Saray ı görünce acı çekiyorum, üzülüyorum, kahroluyorum. Fatih hocam ya özüne dön, takımına dön, işine dön, konsantre ol, hedefine kilitlen. Ya da takımından başka her şeye kanalize olmaya devam et, herkesle kavga et. haklıyım diye bağırmaya devam et ve sahada ki rezilliği otur benimle seyret. Nasıl olsa ne suçlular biter ne bahaneler, mazeretler.