06
2012
Eğer futbol yazacak ,futbolu anlatacak ,futbolu eleştireceksek önce futbolu bileceğiz. Bu oyun dünyanın en popüler ,en çok sevilen oyunu ise bunu herkesin anlayacağı hatta oynayacağı kadar basit kuralları olmasına borçludur. Ancak her futboldan anlayan teknik direktör olamaz. Bu işin de belli aşamaları ,belli bir eğitimi ve altyapısı vardır. Aksi örnekleri çıksa bile genelde başarılı teknik adamlar bir dönem futbol oynayan insanlardan çıkmıştır. Çünkü futbolcunun ne gibi durumlarda ne gibi reaksiyonlar vereceğini yaşayanlar çok daha iyi etüd etmek şansına sahiptir. Bir teknik adamın bir takımı ne kadar etkilediği ise yıllardır tartışılır. Ban sorarsanız bu oran direk olarak %100 dür. Elbette Barcelona yı istisna olarak kabul ediyorum.
G.Saray çarşambe gecesi Cluj u yener. Çünkü biz onlardan daha iyi bir takımız ,en azından daha kaliteli oyunculara sahibiz. Ardından işler biraz normal giderse gurup liderliğini garantileyen ManU rotasyonlu kadrosuyla puansız döner evine ve Braga ile gurubun finalini oynarız. Bence o maçta da favori biz oluruz aksi de sürpriz olur. Aslına bakarsanız şans ve hakem faktörü sayesinde biraz da doğanın azizliğiyle en rahat konumda olacağımıza bıçak sırtı maçlar oynamaya mahkum olduk.
Bu satırlara bir itirazı olan yoksa eğer fazla değil lütfen sadece 2 yıl geriye bir göz atalım. Takım neredeyse dağılmış ,Florya futbolcuların babasının çiftliği gibi canları istediğinde uğradıkları bir yer. Takım 2 maç üst üste kazanamıyor ,averaj eksi ,mağlubiyet galibiyetten daha fazla. Rijkaard bir sezon evvel dökülen takıma ödül olarak sezonu en son açma tatili vermiş. Kendisi de balayına gitmiş. 8-10 hafta sonra beyzade kovuluyor yerine bir futbol efsanesi ama teknik direktörlük fukarası Hagi geliyor. Ne futbolda ne de skorlarda değişen birşey olmuyor. Sadece sahada oynayan yüzlerde değişim var. Elbette bu dönemde gelenin gidenin de haddi hesabı yok. Sonuçlar önemli değil de futbol izlemenin tadı kaçıyor G.Saraylı için. Öyle bir takım var ki oyun alanında en iyimser fanatiğin bile hiç bir rakibe karşı ümidi yok.
2000 senesinde hem UEFA hem de Süper Kupa kazanmış ,tam 4 sene üst üste şampiyon olmuş bir takım 10 senede nasıl böyle bir sıra takımı haline gelebilmişti ? Elbette bunun sorumlusu 1,5 yıllık G.Saray kariyeriyle Frank Rijkaard olamazdı. O sadece bu çöküşün en hızlı döneminde görev alan yanlış seçimlerden birisi oldu. Ancak elbette bu denli sıradanlaşmada da çok büyük rol oynadı. 2000 efsanesini ardından göreve gelen Mehmet Cansun kısa başkanlık döneminde çok önemli bir hamle yaparak Lucescu yu takımın başına getirdi. Fatih hocanın oynattığı dominant ve heyecan veren futbola alışan G.Saray eldeki imkanlar dahilinde çok başarılı olan Mircea Lucescu yu başarılarına rağmen gönderdi. Dönemin başkanı sayın Canaydın İtalya macerası sona eren Fatih hocayı takımın başına getirdi. Ancak başarı için gerek maddi gerek ise yönetimsel olarak çok yanlış bir zamandı bu Fatih Terim e göre. Çünkü yeteneği kısıtlı oyuncularla takım olmayı başararak kupalar kazanılabilir ama asla o iyi ve baskın futbol felsefesi oturtulamazdı. Eğer eldeki kapasitesi sınırlı oyuncularla böyle bir felsefeyi benimserseniz sonuçlarına da katlanırsınız. Brezilyalı sol bek Felipe ne kadar Hagi olursa siz de o kadar başarılı olusunuz. Sonrasında ise say say bitmeyecek kadar ço teknik direktör değişti takımda. İlk aklıma gelenler ,Bülen Korkmaz ,Bülent Ünder ,Skibe ,Gerets ,iki kere Hagi ,Feldkamp sanırım bir bölümü. Öyle bir 10 yıl geçti ki Lucescu dan sonra neredyse hiç bir sezonu bir teknik direktörle bitiremedik.
Elbette bu süreçte bir sürü futbolcu geldi ve gitti. İçlerinde asla büyük takımda oynayamayacak oyuncular olduğu gibi çok kaliteli ve kariyerli olanlarda yok değildi. Ancak arada biraz tesadüfi ,birazda kişisel başarılar haricinde genel bir istikrarsızlık ve başarısızlık göze çarpıyordu.
2011-2012 szonuna Ünal Aysal başkanlığında yeniden Fatih Terim hamlesi ile girildi. Ancak bu sefer gerek zaman gerekse yönetim tarzı hocanı yapısına uygun gelişti. İlk 11 de 10 yeni oyuncusu olan bir takım hem de iyi futbol oynayarak şampiyon oldu. Ardından Fatih hocanın istediği transferler yapılarak yeni sezona çok iddialı bir takımla giriş yapıldı. Vakitsiz rüya takım balonuyla şişenler çabuk patladı ve ayaklar tekrar yere bastı. Elbette bu tatlı rüyadan sert uyanış bir çok çatlak seside beraberinde getirdi. Şimdi yeni tartışma konumuz Fatih Terim in teknik adamlık becerileri ve futbol bilgisi üzerine.
En başta sorulması gereken soru şu ki acaba 1999 senesinde bir Türk takımı Arsenal in elinden UEFA kupasını ,Real in elinden Avrupa Süper Kupasını alacak ,dünya kulüpler sıralamasında 1 numaraya kadar çıkacak deseler 70 milyon insandan kaçı olabilir derdi ? Fatih Terim bu efsane kadroyu yaparken Diyarbakır dan ,Ümit Davala yı ,Karabük ten Hakan Ünsal ı ,Vedat İnceefe yi ,aldı ,Hagi alındığında söylenenler ,yazılanlar hatırınızda mı ? Adamın ne müzmin sakatlığını ,ne alkolikliğini ne emekliliğini bırakmamıştık. Okan Buruk büyük bir çıkış yapmış sonra ayağı kırılmış ,köşeye atılmış ,takım bile bulamayan bir futbolcu eskisiydi. Ergün 18 e zar zor giren bir yedek ,Emre 16 yaşında bir çocuk. Kaleye ilk yıl Akçaabat tan Mehmet diye birini almıştı hoca. Evet Mourinho ,Ferguson ,Angelotti büyük hocalar ama hangisi bu şartlarda bir efsane yarattı acaba ?
Hadi gelelim geçen seneye. Diyorlar ki ,yönetim çok iyi transferler yaptı. Evet yaptı ama herbirini isim isim isteyen kimdi ? Eskiden kalan tek oyuncu Hakan Balta yı tekrar futbolcuya benzeten kimdi ? Eksiklere ağlamak ,bahane üretmek yerine Semih ve Emre Çolak a forma vermek sanırım bir Fatih Terim in bir de Arsene Wenger in aklına gelirdi. Eğer bütün başarı birilerinin ima ettiği gibi yönetimde olsaydı geçmiş yönetimlerde öyle az buz kaliteli transferler yapmamışlardı. Lincoln disiplinsiz ,Kewell müzmin sakat ,Jo Alves gece hayatına düşkün ,Misimoviç ne peki ? Adam Magath gibi bir disiplin delisi ile sorun yaşamadı. Kaldı ki Engin Baytar ,Felipe Melo gibi sorunlu oyuncular bile adamının eline düşünce fark yaratıyorlar. Yani at sahibine göre kişniyor.
Şimdi eleştirmesi çok kolay ama 4 ay antreman yapmamış Felipe Melo yu oynatmadan nasıl kazanacaksın ? Eğer elinde Yaya Toure ,Xavi ,Xabi Alonso ,Boateng gibi bir alternatifin varsa lafım olmaz ancak şu yapıda bu bir mecburiyettir. Cris i eleştirelim de adamı Ulfaluji nin son anda sakatlanması nedeniyle aldık. Neymiş ,çok yaşlıymış ,iyi de sakatlanan adamdan sadece 1 yaş büyük. Ve alınmasında ki amaç tecrübesi. Diyorlar ki biz forvetsiz oynuyormuşuz. Tamam Burak ı ,Umut u ,Sercan ı hatta Elmander i beğenme ama zaten bu ülkede ne kadar rekor varsa hepsini alt üst eden Hakan Şükür ü de en acımasızından eleştirmedik mi biz ? Hamit neden alınmış ,çünkü bu adam top oynayan en önemli ,en kariyerli ve en kapasiteli Türk oyuncularından biri hatta belkide Arda Turan ile beraber birincisi. Ayrıca oynayabildiği değişik mevkiler var ve bizim de o mevkilede kaliteli oyuncuya ihtiyacımız vardı. Hamit son 2 sezonunda Bayern ve Real Madrid gibi 2 dev kadroda yeterli sayıda mamç çıkamadığ için bize geldi zaten. Bu maç eksiğini giderdiğinde neler yapabileceğini de en azından Fatih Terim çok net biliyor.
Gelelim konunu başına ,G.Saray Cluj u yener ,bu guruptan da çıkar. Ligde de açık ara şampiyon olur. Eğer aşırı hakem hataları ,zincirleme futbol şanssızlıkları ve doğa engelleri olmazsa bunları yaparız. Ancak yapamasak bile hocanın verdiği tek sözü gerçekleştirir ve yeniliken dahi gurur duyulacak ,alkışlanacak bir top oynarız. Bunu nasıl yaparız orasını ben bilmem ,yapacak 11 i de yazamam. Çünkü bu futbolcuların idmanda ne yaptığını ,nasıl çalıştığını ,kimlerin ne kadar geliştiğini ,kimlerin geri gittiğini hoca biliyor ve görüyor. Elbette son Belediye maçının oyun anlayışını sevenler olacaktır ,saygı duyarım ama ben Manchester deplasmanında ki felsefeyi seviyorum. Eğer görmek istersen mutlaka hata görürsün ,bugün Real i ,Barca yı bile eleştirmek mümkün. Ama unutulmaması gereken ülke gerçeklerini da atlamayalım. Bizim altyapımız yok neredeyse ,maddi olanak olarak da boy ölçüşmek ,kıyaslanmak istediğimiz devlerin çok gerisindeyiz. Futbol hatta spor kültürü olan bir ülke değiliz. Genç ve yıldız oyuncuların oynamayı hayal ettiği bir ligimiz de yok işte.
Elbette daha iyisini ,daha mükemmelini isteyeceğiz. Doğal olarak çok daha üst düzey bir futbolun ,sürekli ,istikrarlı başarıların hayalini kuracağız. Ancak bunlar gerçekleştirmek için elini taşın altına sokanların da yolunu kesmeyelim ,köstek değil destek olalım. Futbolumuz gırtlağına kadar şikenin ,siyasetin içine bulanmış. 70 milyonda bulamadığımızı sistemi oturmuş ülkelerde yaşayan 1-2 milyonun arasından çalmaya çalışan bir ülkeyiz. Bu günü kurtarmak için yarınları görmezden gelmişiz yıllardır. Şimdi çizgiyi geçmeyen bir top ,yanlış çalınan bir düdük için doğrularından sapmayan insanlara haksızlık etmek en hafif tabiriyle ihanettir. Bu formayı giyen çocuklara her fırsatta hakaret hatta küfür etmeyi kendinde hak görenlere acaba allah iki bacak bir beyin bahşetmedi mi ? Yok 4-3-3 yok 4-4-2 diye tartışacağınıza gidip alın diplomayı siz yapın biz de alkışlayalım ,elinizden tutan mı var ? Artık şu kadro yazmalar ,futbolculara hakaret ve küfür etmeler ,bunca başarıyı tek cv ye sığdıran bir teknik adama aşağılama ,başarılarına ise şans vb. bahaneler aramalar insana yakışmıyor.