Şimdi size başka bir galaksi de yaşanan tamamen hayal mahsulü bir hikaye anlatmak istiyorum. Bu hikaye o uzak galakside ki son derece özel ,ayrıcalıklı bir gurup amcanın hikayesidir. Gezegen bir çok açıdan Dünyamıza benzese de hikayenin asla gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur. O gezegende ki şehir adlarını bilmediğim için kafanızda canlandırbilesiniz diye kendi Dünyamızdan gerçek yerleri kullandım. Elbette bu bir spor sitesi olduğu için spor kulüplerini de Dünya da ki gibi tasavvur ederek yazdım. Bakalım beğenecek misiniz ?

 Koca koca adamlar ,yaşlarını başlarını almışlar ,üst başlarına bakarsan gerçekten adam sanırsın. Gerçi bu ülkede değil sadece tüm gezegende "ye kürküm ye" anlayışı hakim ya neyse. Mevki ,makam ,para pul sahibidir bu amcalar. Şirketleri ,fabrikaları ,otelleri ,binlerce çalışanları vardır. Köşklerde ,konaklarda ,yalılarda otururlar ,elbiselerinin renklerine göre yüzlerce milyarlık arabalarından birine binerler. Devasa yatları ,Bodrum ,Marmaris ,Çeşme ,Kuşadası ,Antalya da koca koyları kapatan yazlıkları vardır. Ama tatillerini genellikle Monte Carlo ,Cannes ,Saint Tropez de filan geçirirler. Boşadıkları eşleri milyarder hayatı yaşamaya devam ederler ancak işten attıkları garibanlar üç kuruş tazminat bile alamazlar ne iş ise. Etrafları yalakadan ,dalkavuktan geçilmez genellikle. Avukatlar ordusuna sahiptirler ,politika dünyasından yakın dostları vardır ,önemli bürokratlarla bir telefon mesafesinde dururlar.

Bu üstün başarılı amcalar kendisine hizmet eden işçisine ,memuruna üç kuruşun hesabını yaparken ,eş ,dost  ,özel hayat muhabbetlerinde bir işçi maaşını bahşiş olarak bırakırlar. Bazıları metreslerine ,bazıları sevgililerine ,bazıları da evladı yaşında ki eşlerine 20-30 işçinin senelik kazancını doğumgünü ,yıldönümü hediyesi olarak takar. Yaptıkları hayırlarla ne denli duyarlı ve iyi insanlar olduklarını sıklıkla ispat ederler. Bir okul yaptırır hayır sever işadamı ya da bir hastane ,yetimhane vs vs vs. Maliyeti 150-200 bin lira ,basında ki yansıması 4-5 yüz bin lira. Adı üstünde yardım sever işadamı ama nedendir bilmem hiç kimse yazmaz ,söylemez bu meblağın vergiden düşüldüğünü. Zaten iyi muhasebecilere iyi paralar öderler ki eşlerine aldıkları gerdanlık ,çocuklarının okul ücretleri bile masrafa geçsin ,vergiden düşülsün.

Bu amcaların içlerinde en seçkin olanları genellikle bizim ülkemizde kulüp başkanı olurlar. Kimisi işi iyi öğrenmiş ,başkan olmadan evvel yıllarca yönetimlerde görev almışlardır. Kimi ise gökten zembille inip başkan oluvermiştir. Bu tepeden düşmeler çevresinde ki insanlar ne kadar iş bilirse o kadar başarı şansına sahiptirler. Gerçi yıllarca yöneticilik yapan insanlar bile çevre kurbanı olabilirler tüm tecrübelerine rağmen.

Eğer bu amcalardan biri başarısız bir zamanda kulübün başına gelir ve yanında da kulüp yönetimini çok iyi bilen ,kulüp içersinde yıllardır sevilen ,sayılan bir duayen yönetici bulursa ciddi bir şansa sahiptir. İlk başta o yöneticinin tavsiyeleri ve ısrarı ile başarısızlığın temeline iner ,takımın başına kulübü en iyi tanıyan ,kulübe tarihinin en büyük zaferlerini yaşatan ,ülkenin en önemli teknik adamını ikna ederler. Sonra her geçen gün ektikleri ürün yeşermeye ,meyva vermeye başlar. Sonra başarı ,başarı ,başarı.

Ama bir sorun vardır ,birileri amcamızı rahatsız etmeye başlamıştır artık. Zaten başarını mimarı da tek mümessili de kendisidir. Ne gerek vardır ki yönetimde güçlü bir duayene. Aslında bir çok konuda da kendisiyle anlaşamıyordur. Hem çevresinde çok değerli danışmanları ,genç yöneticileri filan da mevcuttur. Daha güzel bir zaman olamaz seçime gitmek için. Takımlar başarılı ,muhalefet yok ,3 sene garanti. Böylece yeni yönetim kurulunda muhalif sesler de ,işine karışanlar da ,fikirlerine katılmayanlar da kalmaz. Artık tek sesli bir yönetim kurulmuştur kulüpte ,o ses de başkanın sesidir. Ne yapsa onaylayan ,alkışlayan bir güruh.

Ama o da ne ,bu sefer de maaşlı bir eleman vardır önünde. Her sözünü emir teakki etmeyen ,her yaptığını kayıtsız şartsız onaylamayan ve kendisinden maaş alan bir profesyonel eleman. Ama o kadar kolay değildir ayağını kaydırmak ,en büyük destekçisi yönetimden çıkartıldığı halde güçlüdür çünkü bu eleman. Fabrikalarından birinde ki bir ustabaşı olsa ya da şirketlerinde ki bir müdür ,tutar kolundan atarsın. Ama burası bir kulüptür ve müşterilerinin çoğu da o elemana sonsuz güven duymaktadırlar. Sorunu aşmak çok da zor olmaz kurt işadamı için. Satranç oynar o elemanla ,bir nevi soğuk savaş sergiler. Medyaya hep arkasındayım der. Doğru da söyler ,her fırsatta arkadan saplar bıçağı.

Sonunda yer o elemanın da başını. Çünkü başarının tek sahibi kendisidir aslında. Asla kimsenin emeği yoktur bu başarı öyküsünde. zaten hayatını hep "vinner" olarak geçirmemiş midir ? İşi bilen de kendisidir ,yapan da kendisidir. Gerisi de ayak bağıdır ,teferruattır. Çünkü bu amcaların diğer hemcinsleri gibi alın terine inancı ,emeğe saygısı yoktur asla. Eğer kendi bulunduğu yerde bir başarı varsa teveccühü hak eden tek kişi vardır. Diğerleri üzerine basıp yükseleceği önemsiz basamaklardır sadece.

Sonuçta elbette birileri her şekilde onu omuzlarda taşımaya ,ne denli büyük bir değer olduğunu ,zekasını ,şıklığını ,zerafetini övmeye bıkmadan usanmadan devam edeceklerdir. Çünkü onun dünyasında tek iktidar sahibi sadece ve sadece kendisidir. Zaten yüz yıllardır o uzak gezegenin o coğrafyasında bu amcaların hükümleri son söz olmuştur her zaman.