13
2013
Bilen bilmeyen yazıyor ,anlatıyor ,atıyor ,millette buna bakıp salladıkça sallıyor ,nasıl olsa dilin kemiği yok. nasıl olsa G.Saraylıyım demek bedava ,G.Saraylı olana da sallamak serbest ya.
Fatih Terim i eleştirirler ,eleştirilmeyen hoca dünyada yok. İyi de eleştiri dedikleri şeyin sahada oynanan oyunun gerçekleriyle uzaktan yakından alakası yok. Top 3 direğin arasından geçtiyse İmparator ,yok eğer geçmediyse kro ,egosu yüksek ,futbol fukarası. Eğer bir kişi bir takımın hocasını şu futbolcuyu oynatıyor ,şunu oynatmıyor diye eleştirirse bunu okumaya bile zahmet etmem şahsen. Adama sormazlar mı arkadaş sen bu futbolcuların hafta arası idman performanslarını gördün mü ,kıyaslayabilecek verilerin var mı elinde diye. Ama burası serbest kürsü ,sormak araştırmak ,bilmek yok. Atmak ,karalamak var.
Adnan Polat yerin ta 7 kat dibine sokuldu. Kim tarafından ,Özhan Canaydın başkanken adına besteler yapan ,tek kurtuluş reçetesi olarak görenler tarafından. Neden ? Çünkü futbol takımı yokları ,hiçleri ,rezilleri oynuyordu. Ama kimse 8-10 sene geriye bakıp Faruk Süren in neden istenmediğini ,neden kovulurcasına indirildiğini düşünme zahmetine katlanmadı bile. Oysa Faruk Süren başkanlığında ki G.Saray takımı kendi tarihinin değil Türk futbol tarihinin destanını yazan takımdı.
Aslında her iki eleştiri de haklı yönleri olan ama haddini de aşan eleştirilerdi. Adnan Polat futbol şubesini taraftarın sevgisini ve takdirini kazanan iyi bir yöneticinin (HALDUN ÜSTÜNEL) elinden alarak çok güvendiği ama kesinlikle yanlış bir tercih olan bir menajere (ADNAN SEZGİN) emanet ederek kendi ipini çekti. Faruk Süren başkan ise yaptığı yüzlerce doğruya karşın günümüz futbol dünyasının en büyük gerçeği olan "Başarıyı nakite çevirmek" olayında çuvalladı. Çünkü hazırlıksızdı ,kimse beklemiyordu bu kadarını. Üstüne bir de ülke ekonomisini allak bullak eden develüasyon ,mali kriz yaşanınca tepetaklak oluverdik.
Bütün bu gerçeklerin ışığında olayları ,yaşananları değerlendirirsek sanırım herkes kabul edecektir ki Faruk Süren den sonra gelecek yönetimler pek şanslı sayılmazdı. Oysa Adnan Polat dan sonra gelen yönetim her açıdan dibe vurmuş bir kulübe geldikleri için ne yapsalar kimseye batmazdı.
Ünal Aysal ,liseli büyük hamisi İnan Kıraç ın desteğiyle tepeden direk başkanlık koltuğuna indiğinde işleri hiç de zor değildi. Şu bir gerçek ki Türk futbolunu ve G.Sarayı birazcık bilen herkes bu durumda tek kapı çalar ,Fatih Terim. Hoca olayını çözmek demek Florya yı uğraşılması gereken yer olmaktan çıkartmak demekti. Yanında da Ali Dürüst ve Abdürrahim Albayrak olunca bu pek problem yaratmadı. Futbol takımıyla peş peşe gelen başarılar 2 sene evvel küme düşme korkusu yaşayan taraftarın yönetime güvenini sağlamaya yetti. Ama yönetimde çok seslilik ,başkanın her dediğini emir saymayan insanların olması da Ünal Aysal ı rahatsız etmişti. Öyle ya çok sevdiği sevgili yardımcısı Bülent Tulun Florya ya giremiyordu bile. O zaman yapılacak iş de belliydi.
Şimdi o çok eleştirilen Adnan Polat yönetimini biraz irdeleyelim ,bakalım Adnan Polat başkan kulübe nasıl kötülükler yapmış da bu kadar küfüre ,hakarete maruz kalmış ? Adnan Polat döneminde kulübün satılmış % 22 hissesi geri alınıyor. Elbette 84 milyon dolar gibi bir mali külfet getiriyor kulübe. Adnan Polat döneminde kulübün bünyesinde ki iki şirket birleştiriliyor. Bu birleşmeye itiraz eden hisse sahibi dev firma kulübü mahkemeye veriyor. 1 yılı aşkın zaman süren birleştirme operasyonu başarılıyor sonunda. Bu başarının kulübe maliyeti 78 milyon dolar. Yani Adnan Polat başkan döneminde yönetimin gerçekleştirdiği bu iki mali operasyonun kulübe ek maliyetleri 162 milyon dolar. Bir de üstüne kulübün eski yönetimlerden devreden borçları ,normal düzenli giderleri ,amatör branşlar ve hatalı transferler eklenince fatura iyice kabarıyordu.
Ancak şunu herkes atlıyor ki sadece o şirket birleşmesinin bile G.Saray için yıllık karı 30 ila 40 milyon dolar arasında değişiyor. Ünal Aysal döneminde gerçekleşen iki hisse satışında ki biri %4 ikincisi is % 5 dir ,yani toplamda % 9 ,kasaya giren sıcak para miktarı 73 milyon dolardır. Üstelik belirttiğim gibi Ünal Aysal yönetimi Adnan Polat yönetiminin aksine her sene ekstra olarak 30-40 milyon dolarlık bir yükü de sırtlanmamıştır.
Merak ediyorum şimdi ,mali kongrede aklanmamış ,ibra edilmemiş Adnan Polat başkan mı kötüydü gerçekten yoksa şu tabloda Ünal Aysal o kongrede sadece liseli olmasının avantajıyla ibra edilir mi ? Elbette herkesin inandığı gerçekleri vardır. Kimisi sever kimisi sevmez. Saygı da duyarım ama eleştiri yapılacaksa temelinde bilgi ,özünde de saygı olmak zorundadır. Aksi halde laf kalabalığıdır ,suyu bulandırmaktır. Kalkıpta bilanço okumayı bilmeden büyük başkan masalları anlatmak sadece saçmalıktır.
Fatih Terim i şahsen tanıyan bir insanım. Ve çok seyrek de olsa aradığımda Fatih hocaya ulaşamadığım bir zaman olmadı. Dışarıdan nasıl göründüğünü bilemem ,kimisi için megalomandır ,kimisi için bir lider ,bazıları sempatik bulur ,bazıları antipatik. Ama şunu açıkça söyleyebilirim ki çok az da olsa bir tanışıklığım var ve gördüğüm adam gibi adam ,insan gibi insan diyebileceğim nadir insanlardan bir tanesi. G.Saray başkanı eğer hocasına ulaşamıyor ise bizahmet bu işi hemen bırakıversin.
Eğer bir takımın hocasını eleştireceksek şunu baz almalıyız. En önce takımı kendisi mi kurmuş yani takım bir hoca takımı mı ? Daha sonra takım neden beklentileri karşılayamıyor ? Neden fizik kondüsyon kalitesi yeterli değil ? Neden saha içi aksiyonlarda kopukluk var ? Taktik ve sistemde aksamaların sebebi nedir ?
G.Saray bir hoca takımı değildir yani hocasını istediği yerlere istediği transferler yapılmamıştır. Yani burada Fatih hocayı eleştireceksek eleştiri noktası ,hocam sen niye yönetime istediklerini aldıramadığın ve istemediklerin alındığı halde istifa etmedin olmalıdır. Zaten bu ayrıntı sorulduğu zaman diğer soruların hiç bir anlamı ,gerçekliği ve geçerliliği kalmayacaktır. Bu sorunun cevabını da Özhan Canaydın dönemini iyi analiz eden ve Atsal döneminin ilk senesinde ki kadroya genç takımdan Emre ve Semih takviyelerini yapan hocayı tanıyan herkes rahatlıkla verecektir.
Elbette bazı ayrıntıları da gözden kaçırmak gerçeklerden uzaklaşmaya sebep olur. Bir kere bazı futbolcuları oynatmamak adı Fatih Terim olsa bile hocanın iradesinde değildir. Yani bu ülkede senin eline Drogba ve Sneijder i verirlerse adın değil Terim ,Mourinho ,Fergusun filan olsa da fark etmez ,ya oynatacaksın ya oynatacaksın. Kldı ki bu gibi isimleri İtalya da ,İspanya da ,ingiltere de bile oynatmayan hocanın başı çok ağrır ,koltuğu sürekli sallanır.
Ben de zaman zaman hocayı eleştirdim. Mesela maç seçmekle ,lig maçına konsantre olmamakla suçladım. Mesela Amrabat ,Yiğit Gökoğlan gibi (bana göre) yanlış transfer seçimlerinden suçladım. Mesela Kadıköy de şampiyon olduğumuz 0-0 maç için korkaklıkla ,futbol felsefesine ihanetle suçladım. Ama bütün bunları da G.Saray etikleri çerçevesinde ,eleştiri ahlakı sınırlarında yapmaya özen gösterdim. En çok eleştirdiğim hocamız Frank Rijkaard dı ki yazdığım ,söylediğim her kelimenin altına hala imzamı atarım. Zaten bunca zamandır düzgün bir takımdan bir teklif almaması da beni haklı çıkardı sanırım. Ancak şunu bir kere daha ısrarla söylüyorum ki Ünal başkan kendi bacağına sıkmıştır ama canı yanacak olan greçek G.Saraylılar olacaktır. Ve o gün geldiğinde başkanın dediği gibi kendisi çekip gidecektir ama gelen kişi bir Fatih Terim bulup kurtar bizi demek şansına sahip olabilecek midir ?