Tüm Türkiye nefesini tuttu büyük derby maçını bekliyor, diyebilseydik keşke. Evet adı büyük ama neredeyse başka da bir anlam ifade etmeyen sıradan maça 24 saat kaldı. Fenerbahçe yi hiç bir şekilde rahatsız bile etmeyecek bir 90 dakika ,stresleri yok ,heyecanları yok. Her 3 sonuçta da ligde ki şampiyonlukları zor filan girmeyecek nasıl olsa. Sadece kazanırlarsa kadayıfları kaymaklı olacak. Biz ise yönetimin bize layık gördüğü Türkiye süper lig ikinciliğ hedefinin peşindeyiz. Sizi bilmem ama bu hedef bana hiç heyecan vermiyor. Hatılıyorum da geçen sene bu adı büyük derby yine bir formaliteden ibaretti. Ama roller tamamen değişikti ,birileri bunu sindiremedi sanırım.

Maç ne mi olur ? Fener i yenmek her durumda zevktir ,yenilmekse işkence ama heyecan katsayım sıfır dolaylarında. Mahkum edildiğimiz ikincilik yarışı umrumda bile olamıyor ,ne yapayım. Şampiyonlar ligine direk katılsam ne olur ,ön eleme oynasam ne. Hazmedemiyorum ,ağrıma gidiyor bu duruma düşürülmek. Sezon başında tarafsız sahada oynadığımız Fener maçında 1.75 oran verilen G.Saray ımıza şimdi evinde 2 oran açıyor bahis siteleri. Sezon başında lig şampiyonluğunda neredeyse rakipsiz ,açık ara favori gösterilen takım daha kaç hafta varken formalite derbysine mahkum ediliyor. 

Olamaz mı bütün bunlar ? Elbette olur. Ama bu şekilde mi olmak zorundaydı sahiden ? Bir takım 8 ayda zirvede rakipsizlikten bu durumlara düşüyorsa bunu rakiplerini iyi performansıyla açıklayamazsınız asla. Eğer öyle olsa canımız sağolsun derim de öyle değil işte. Bu durumun rakiplerle filan alakası yok ,tamamen içerden bıçaklama ,yanlış teşhisler ,hatalı kararlar. Şimdi bu takımın yetersiz olduğunu iddia edenlere cevabı Ağustos ayında 13 puan fark yediği rakibine top göstermeden futbol dersi veren takım vermedi mi ? Değişen o gün top göremeyen Fener mi yoksa sadece ve sadece biz miyiz ? İşte kabullenemediğim nokta bu ,yoksa değil 2.,3., 18. bile olsa aşkımda en küçük azalma olalir mi bu armaya ?

Kulübün borcu tarihini en yüksek seviyesine ,260 milyon dolara vurmuş. Basketbol ve voleybol şubeleri başta amatör branşlarda 5 aydır ödeme yapılmadığı haberleri basında yine ayyuka çıkmış. Yerli futbolcuların ödemelrinde aksamalar olduğu yazılıyor. Uefa incelemleri ve ihtarları sekiz sütuna manşet veriliyor. Sermaye arttırımı için kulüp yönetim farklı konuşuyor ,ekonomi haberleri farklı şeyler anlatıyor. Sportif başarısızlıklar geri dönünce bu haberler ön plana çıkıyor maalesef.

Ancak bu defa durum çok farklı. Faruk Süren ve rahmetli Özhan Canaydın dönemleri çok ağırdı. Adnan Polat başkan dönemi ise aşırı zordu. Özellikle Polat ve yönetimi döneminde ardı arkası gelmeyen sportif başarısızlıklar ve sportif yönde atılan yanlış adımlar ,hatalı kararlar bizi birbirimize sokmuştu. Ekonomi ise zaten rezaletti. Ancak Adnan başkanın yaptığı devrim niteliğinde ki ekonomik hamleler sportif rezaletlerin sonucunda gölgede kalmış ,bir çok taraftarın gözüne perde inmişti. Sonuçta şu da bir gerçek ki bizler bir spor kulübüne gönül vermiş insanlarız. Borsada işlem gören bir şirketin taraftarı değiliz. İlgimiz de ,sevgimiz de sahada formamızı ıslatan insanlarda ve bizzat o formada oluyor haliyle. 

Adnan Polat döneminde kulübün AİG e satılan %21 hissesi geri alındı ve bu yabancı şirketin kulüp yönetiminde söz hakkı bitirildi. Ünal Aysal döneminde sıcak para girişi için satılan % 8 hisseden elde edilen 27 milyon dolarlık gelir bu %21 hissenin değerini daha net gösterecektir. 2011 Ocak ayında açılan TT Arena stadının gelirleri de Aysal başkanı diğerlerinden ciddi bir şekilde avantajlı kılıyordu. Elbette takımın 2 senedir şampiyonlar ligi gelirlerini tek başına alması da Ünal Aysal ın elini çok güçlendiren bir diğer etkendir. Ama bunlardan daha büyük olan Ünal başkan avantajı da Adnan Polat başkanın tam 2 sene uğraş ve para harcadığı ,kulübün sırtında ki büyük kamburu alma yani şirketleri birleştirme operasyonudur. Bu iş G.Saray Spor Kulübünü yıllık 25 milyon dolar civarında bir yükten kurtarmıştı. Yani sözün özü Canaydın ya da Polat ın her sene ödemek zorunda olduğu çok ciddi bir parayı Ünal Aysal ın ödemediği gerçeğidir.

Roberto Mancini şu aşamada dünya futbolunda kabul gömüş ,isim ve kariyer olarak en önemli 5-6 teknik adamdan birisidir. Tıpkı Fatih Terim gibi onun da bu ülkede isim ve kariyer bazında rakibi yoktur. Eleştirmek ,oynattığı oyunu beğenmemek hakkı herkeste her daim mevcut olsa da böyle isimleri sorgulama ,aşağılama ,hakaret etme gibi girişimler haddini aşmaktan başka bir şey değildir. Çünkü bu ülkede bu kariyerde ,bu kalibrede futbol dünyasına imza atmış hiç bir isim yoktur. Bu satten sonra Fatih Terim e kulübün tapusunu verseler teknik adam olarak G.Saray da görev almayacaktır. O halde paranın alabileceği en üst düzey teknik adamlardan biri olan Roberto Mancini ye destek olmaktan başka bir çıkar yol yoktur. 

Ünal Aysal  ve yaptıklarını sonuna kadar eleştirecek ve kendisine asla hakkımı helal etmeyeceğim. Burası kesin bir gerçek. Çünkü parçası olduğunuz bir camiaya yanlış ve hatalı hizmet etse de seçilmiş bir başkana saygı duymak ,aldığı hatalı kararlara katılmasanızda katlanmak zorunddasınız. Ama eğer o kişi sadece kendi kişisel hırs ve egoları uğruna bu camianın değerlerine ,etiğine saldırırsa buna saygı duyulmaz. Böyle bir asırlık çınarın başkanı olacaksın ve senden evvel onlarca saygın başkanın namus ve şerefle üzerine titreyerek büyüttükleri bu yüce makama yalanı ,iftirayı ,polemeği getireceksin. İşte bunu kabul edemem ,affedemem. Ali Sami Yen den Selahattin Bayazıd a ,Ali Uras tan Ali Tanrıyar a ,Faruk Süren den Adnan Polat a kadar nice başkanlar hatalar yaptılar mutlaka. Ama Ünal Aysal a kadar hiç biri yanlış yapmadılar bu kulübe. Şimdi dilerim bu başkan Roberto Mancini yi de kendini kurtarmak adına yem yapmaz köpek balıklarına. Şayet bu gün kü başarısızlıkta ülkeyi ve Türk futbolunu tanımamanın getirdiği dezavantajla bir çok hatası olsa da en az suçlu olan insan Roberto Mancini dir bana göre. Ve sanırım ismi ile kariyeri ile sezon başından sonuna kadar bu takımı çalıştırma hakkına da sahip olmalıdır. Başkanı kurtarmak için yeni kurban olmayı hak etmiyor bence.