24
2014
Bir çokları gibi ben de çok yanılmışım. Ünal Aysal ın şahsi egoları yüksek hatta biraz şımarık ,inatçı ,dikbaşlı belki biraz da ukala bir yönetici olduğunu düşünmüştüm. Futbolu bilmediğini ,bildiğini düşünüp güvendiği insanların da kendisini yanlış yönlendirdiğini sanmıştım. Bu sebeple başarısız olduğuna inanmıştım. Dediğim gibi çok ama çok yanılmışım.
Yanılmışım çünkü Ünal Aysal asla başarısız olmadı. Yanılmışım çünkü Ünal Aysal ne işbilmez bir spor yöneticisi ,ne şımarık ,egosu yüksek bir karakter sahibi. Yanılmışım çünkü Ünal Aysal hiç kimse tarafından yanlış filan yönlendirilmedi asla. Aksine Ünal Aysal son derece zeki ,iş bilen ,aynı zamanda da tilki kadar kurnaz bir insan. Hatta o kadar kurnaz ki belki de sporu da fubolu da iyi bilerek geldi G.Saray ın başına. Bilmediğini söyleyerek de Bülent Tulun u günah keçisi olarak gösterdi ve kendisine iyi bir kalkan oluşturdu bu sayede.
Ben bunu acemi ve kötü yöneticilik olarak düşünerek çok büyük hata yaptım. Çünkü bu masum bir işbilmezlik değil açık ve bariz ihanettir ,sabotajdır. Sayın Faruk Süren başkan son derece iyi bir spor idarecisi ama başarısız bir işletmeciydi maalesef. Rahmetli Özhan Canaydın da son derece değerli bir G.Saraylı ,önemli bir spor adamı ama başarısız bir idareciydi. Sayın Adnan Polat çok başarılı bir işletmeci ,hatta yine çok başarılı bir spor yöneticisi ama başarısız bir başkandı. Her birisi de son derece iyi birer G.Saraylı olduklarını yıllar içinde aldıkları çeşitli sorumluluklar ve verdikleri hizmetlerle kanıtlayıp başkan olmuş insanlardı.
Ünal Aysal ise G.Saray lisesinden mezun olmuş bir insan. Mezuniyetin sonrasında yurt dışına gitmiş ,orada yaşamış ,iş yapmış ve servet kazanmış başarılı bir iş adamı. Bu süreç zarfında G.Saray ile ilgili en ufak bir hizmeti ,emeği ,alın teri olmamış. Şurada bile hemen hepimizin bir maç bileti ,bir forma ya da gsm hattı ,kredi kartı filan alarak bu kulübe bir katkısı olmuştur sanırım. Oysa Ünal Aysal sadece okuduğu liseden kaynaklı ayrıcalığı sayesinde hak ettiği kongre üyeliğinin bir kaç yüz liralık yıllık aidatını bile asla ödememiş bir kişi. Sonra bu insan ne iş yaptıklarını ,kulübe ne yararı olduklarını hala hiç bilmediğim ve görmediğim kimilerine göre duayen abiler ,kimilerine göre de derin G.Saray tarafından gökten zembille G.Saray ın başına başkan olarak indirildi. İtiraf etmeliyim ki zamanlama gerçekten mükemmeldi.
Kulüp sportif açıdan tam anlamıyla dibe vurmuştu. Mali durum zaten 15 senedir gazetelerin manşetlerinden inmiyordu. Ancak ibra edilmeyen Adnan Polat başkan tarafından yapılan icraatlar sonucu kulübün başında Demokles in kılıcı misali sallanan ve her sene ödenen 20-25 milyon dolarlık gider şirketlerin birleşmesi ile bertaraf edilmişti. Ayrıca çoğunluğu AİG de olan satılmış %22 lik hisse senedi de geri alınmıştı. Bütün bunların dışında stadımız bitmiş ve ilk defa ciddi bir tribün gelirine kavuşma şansımız olmuştu. Tam da bu zamanda Ünal Aysal ın piyangodan çıkar gibi G.Saray ın başına geçmesi ne büyük tesadüf değil mi ?
İnsanlara öyle bir pazarlama yapıldı ,öyle bir empoze edildi ki Ünal Aysal ,bir taraftan sportif başarısızlıklar bir taraftan da yılların getirdiği maddi bunalımdan perişan olmuş ,dengesi bozulmuş G.Saray taraftarı yeni bir Abramoviç masalına kendilerini zevkle bırakıverdiler. Bir programda yorumcu diyordu ki Ünal Aysal 199 milyon dolarla geliyor. Bir başka spor yazarı gazetesinde yanlışı düzeltiyordu 100 değil 150 milyon dolar. Ünal Aysal da zengin ama beyefendi kişiliğini sergiliyor ,yarım ağızla yok canım filan diyor ,yuvarlak laflar ediyordu bu süreçte. Ancak gazeteler de haber çıkıyordu bir gün geçmeden ,Ünal Aysal G.Saray başkanı uçaksız olmaz dedi ve kendisine özel uçak aldı filan gibi. Yani tam gaz bir hayal ticareti sürüp gidiyordu. Psikologların dediği gibi inanmak isteyeni inandırmak için bir şey yapmak gerekmiyordu zaten.
Ünal Aysal ilk 2 senelik başkanlığında hiç bir zaman çıkıp açık açık ben cebimden para vermedim ve vermem demedi. Bu süreçte camianın özellikle de tribünlerin güvenini ve desteğini kazanması gerekiyordu. Çünkü artık eline koz geçmiş ,ciddi maddi güç kazanmış bir G.Saray öyle 1-2 yılda batırılamazdı. Rüya gibi geçen 2 sezon sonunda gereken güven kazanılmış ,büyülenmiş gözler de iyice boyanmıştı. Şimdi iş planlarıyla arasında ki engelleri kaldırmaya gelmişti. İlk iş 2 sene şampiyon olmuş bir kulübü saçma sapan ,örneği ,eşi benzeri olmayan bir seçime sokmaktı. Böylece başarıların arkasında ki gerçek mimarları yani Ali Dürüst ,Adnan Öztürk ve Abdürrahim Albayrak ı saf dışı etme planı başarıyla uygulandı. Sonra her türlü baltalamasına rağmen başarısına engel olamadığı ,korkutup ,bıktırıp ,bunaltıp kaçıramadığı Fatih Terim i yemeye geldi sıra. Sonunda bunu da başardı. Hem öyle bir başardı ki tarihte hiç bir G.Saray başkanının tenezzül dahi etmediği yalan dolan ,iftira ,karalama ,itibarsızlaştırma ,aşağılama ,hakaret dahil her türlü rezaleti tezgahlamaktan geri kalmadı. Bunları yemeyen bir kısım insana da Bülent Tulun u sunuverdi günah keçisi olarak.
Sonra kendisine yeni kalkan olarak Roberto Mancini ismini belirledi. Öyle ya Fatih Terim gibi bir kariyerin yerine en az o kadar büyük bir isim getirmese olmazdı. Beğenir ya da beğenmezsiniz orası ayrı mevzu ancak Mancini bugün dünya da ilk 5 arasında adını saydıran bir hocadır. Elbette yalandan zerrece çekinmeyen bir insanın Mancini ye neler vaad ettiğini hayal etmek bile çok zor. Ancak şunu bilirim ki Roberto Mancini kalkıpta devre arasında hiç kimseye bana Kayseri den Salih i ,ptt liginden Umut u ,İsvçre den Endoğan ı ,Dortmund un B takımından Koray ı ,bilmem nereden genç Ontivero yu ,Arjantin den yedek Burdisso yu ,Eskişehirden kadro dışı Veysel i ve daha tanımadığım birkaç oyuncuyu alın filan demez asla. Zaten Ünal bey de Mancini ye bu adamları vaad etmez pazarlık masasında.
Mancini gibi bir hoca yıllarca emek verdiği ,alın teri döktüğü ismine ve kariyerine leke sürdürmez elbette. Baktı ki yalandan dolandan başka bir şey yok ,sözleşmeyi feshedip çekti gitti. Sonra bizim Ünal efendi Alman ekolüne yönelme kararını açıkladı. Ve bu ekolden ilk 2 seçeneği olmayınca Prandelli de karar kıldı. Adam zaten Türk futbolunu tanımaz etmez. Duysa duysa en fazla G.Saray ın adını duymuştur zaten. İtalya milli takımını da bırakmış zaten. Şimdi anladığımız kadarıyla Cesare hocaya da "hocam geç takımın başına ,Uefa kriterleri gereği bu sezon fazla para harcayamayacağız ama senden de sadece lig de başarı bekliyoruz bu sezon için ,Avrupa yı boş ver " dedi ,hatırı sayılır miktarda bir de para verince kendisine Prandelli neden sorun çıkartsın ki ? Zaten hiç tanımadığı Türkiye liginde başarı ne kadar zor olabilidi ki ?
Oysa Prandelli şampiyonlar ligi için dizayn edilmiş bir takıma sadece 4. yıldız için geldiğini sanırken asla bilemezdi ki takımın bütün ince ayarlarıyla oynanmış ,sinir uçları tahrip edilmiş ,kimyası ,fiziği ,psikolojisi bozulmuş ,futboldan soğutulmuş ,özgüveni yerle bir edilmiş bir futbolcular topluluğu ile baş başa bırakılacağını.
Bu kulübün 17 milyon eurosunu 36 yaşında bir oyuncuya sadece 1.5 yıl için verdi Ünal Aysal. Sneijder büyük oyuncu ,büyük kariyer ,kimsenin de şüphesi yok. Ancak Eğer Sneijder oynayacak ise asla 4-4-2 oynayamazsınız. Maliyeti 4 sene için 28 milyon euro. Telles için ödenen tutar 5 yıl için bonservisi ile beraber 15 milyon euro. 3-4 maç oynayan Hajroviç için kaybettiğimiz para 5.5 milyon euro. Adını ,nerede oynadığını ,hangi ayağını kullandığını bilmediğim bir sürü oyuncu için harcanan para 30 milyon euroyu buluyor. Riera ,Amrabat ,Dany gibi oyuncular sadece gitsinler diye 15-20 milyon euro para veriliyor. Yenildiğimiz maçta gol atan Balıkesir li Sercan ın ücretini bile G.Saray ödüyor hala. Veysel istenmeyen adam ilan edilirken ,takımın en zayıf yeri olarak sağ bek görülürken Eboue ve Sabri paf takımla idmana çıkartılıyor. Eboue ye yıllık 3.5 milyon euro ,Sabri ye ise 2.5 milyon lira ödeniyor. Keza Engin ,Yiğit gibi oyuncular da aynı. Şimdi bir akil adam bana anlatsın lütfen ,Veysel in geçtim Eboue yi ,Sabri den fazla ne özelliği var ? Dzemaili denilen oyuncu kestiği Yekta dan ya da takıma giremeyen Engin den daha mı fazla futbolcu ? Sol bek Telles göndermek için para verdiğimiz Riera dan fazla mı katkı sağladı bu takıma ? Ya da Dany kalsaydı geçen sene Burdisso kadar güzel oturamaz mıydı kulübe de ? Amrabat daha mı az futbolcuydu Hajroviç den Pandev den ?
Koyun bu rakamları üst üste ,Ünal Aysal ın G.Saray a sadece transferde verdiği zarar 100 milyon euroyu aşıyor. Bu gün 2 tane başkan adayı var yarın belki biri başkan olacak. Her ikisi de neye talip olduklarını araştırınca aşağı yukarı aynı şeyleri söylüyorlar. G.Saray bu süreçte kötü değil çok kötü yönetilmiş. Kulübü gerçekten batma noktasına getirmiş birisi. Yapılan tek bir hayırlı icraat yok ortada. Üstelik Adnan Polat döneminde alınan hisselerden %7.2 lik bölümü geri satılmış. Kasaya giren 39 milyon dolardan eser yok geride. Futbolculara 5 basketbolculara 8 aydır tek kuruş ödeme yapılmamış. Ünal Aysal Uefa ve Fifa temsilcilerine bu yıl için 62 milyon euro kar edileceğinin taahüdünü veriyor. Oysa bu sene mali yıl sonu olan 2015 Mayıs ayında 100 milyon TL zarar gözüküyor bütçede.
Bunlar son derece doğal gelişmeler aslında. Çünkü Ünal Aysal tüm planlarını yapmış ve ne zaman kaçacağını çoktan planlamıştı zaten. Hiç bir şekilde suçlanmayı da göze alacak değildi. Nasıl olsa söyleyeceği yalanlara inanacak saflar bolca bulunuyordu piyasada. 2014 e kadar olan forma reklamları satılmıştı Adnan Polat tarafından ,stadın isim hakları ,diğer reklam ve sponsor gelirleri filan. Ancak şirket birleşmesinden dolayı hiç ödemek zorunda kalmadığı yıllık 20-25 milyon doları ,3 de 1 ini satarak 39 milyon dolar gelir elde ettiği %22 kulüp hissesini ,ilk defa bir G.Saray başkanına nasip olan ve hiç bir emeği olmayan Arena stadının yıllık 30 milyon dolar civarı tribün gelirini ,yok ettiği 3 yönetici ve Fatih hocanın ,sonra da geçen sezon Mancini nin kulübe kazandırdığı 75 milyon euro civarı şampiyonlar ligi gelirini filan hiç anlatmıyor sayın Aysal. Ya da Arda Turan dan gelen 12 milyon euro dan hiç bahis etmiyor bile.
Başkan bey yarın görevi bırakıyor ama dün 5 senelik bir anlaşma imzalıyor gider ayak. Geçen sene 1 yıl için 5.5 milyon euroya sponsorluk anlaşması imzaladığı Liv Hospital firmasına 5 sene için 5.5 milyon TL. karşılığında isim hakkını satıyor basketbol takımının. Buna ne diyeceksiniz acaba ? Geçen sene Mart ayında maliye ile uyarılara rağmen vergi borcunu faizsiz taksitlendirmek için görüşmüyor Ünal Aysal. Stadın çatısı için verilen taahhüdün sonuna gelinirken anlaşmak için beden terbiyesinden gelen görüşme çağrılarına cevap bile vermiyor Ünal Aysal. Zarar edeceğini %100 bildiği halde 2015 Mayıs ayı için Fifa ve Uefa ya 62 milyon euro kar etme taahhüdü veriyor Ünal Aysal.
Söylenenlerin tam aksine Fatih Terim ve Ali Dürüst transferde bu kulübe en az 40-50 milyon euroya yakın bir para kazandırmıştı oysa. Şampiyon ve Şampiyonlar ligi çeyrek finalisti olan takımın temel taşları olan Selçuk İnan ve Johann Elmander zaten Adnan Polat tarafından bedelsiz olarak daha 2011 in Şubat -Mart aylarında kulübe kazandırılmıştı. Eboue transferi ise İngiliz bir gazetecini deyimiyle Fatih hocanın şapkasından tavşan çıkartması misali inanılmaz bir fiyata bitirilmişti ki bu da piyasa değerinin çeyreğine filan denk geliyordu. Ayrıca Melo nun kiralanması da sadece Fatih Terim in iyi ikili ilişkileri sayesinde gerçekleşmişti o dönem. Tıpkı 1 sene sonra ki Hamit ,Burak ve Umut transferleri gibi. Bu oyuncuların her biri daha yüksek ücretleri red edip Fatih hocayla çalışmayı seçmişlerdi. Bu gün takımın günah keçileri olan Selçuk ve Burak ın moralli ve özgüvenli haldeyken toplam piyasaları 20-25 milyon euronun üzerindeydi oysa. Keza Eboue ,Amrabat ,Engin ,Riera gibi oyuncular da piyasa da para eden ,değerleri olan oyunculardı. Emre Çolak ve Semih gibi 2 oyuncuyu G.Saray bonservis ödeyip almaya kalksa en az 10-15 milyon euro ödemek zorunda kalırdı. Ayrıca Amrabat ı isteyen Fatih hocaydı ancak yönetime de kesinlikle 5 milyon eurodan yukarı çıkmayın demişti.
Gelelim biz her hocamızın istediğini yapmaya çalıştık yalanına. Acaba sayın Aysal dan sadece defalarca izlediği ve izlettiği bir sol beki isteyen kimdi ? Carlinhos için 2 milyon dolar bonservisi çok görüp hem oyuncuyu hem de kulübünü bıktırarak 500 bin dolar için oyuncuyu almayan kimdi. Fatih hocanın istediği ve kulüpleriğyle anlaşmaya varılan Gökhan Töre ,Kerim Frei ,Alper Potuk ,Mehmet Ekici ,Sercan Sararer toplam kaç yüz bin dolarlık fark için elden kaçırıldılar ? Oysa aynı günlerde 7-8 yüz bin doların hesabını yapanlar hocanın istemediği ,ihtiyaç duymadığı Drogba ve Sneijder için kulübün 45 milyon eurosunu hiç düşünmeden peşkeş çekiyorlardı. Carlinhos için 500 bin dolar farkı ödemeyenler Telles için 6.5 milyon euro bonservis ödüyorlardı. Hem de kime rağmen yapıyorlardı bu işleri ,şampiyon hocalarına. Drogba yı ,Snaijder i kim sevmez kim istemez ? İkisinin de ne kariyerleri ne futbolculukları tartışılır. Adam gibi adam olmasalar ,sağlam karakterli olmasalar zaten buralara gelemezlerdi. Ancak liginde lider ,şampiyonlarl liginde 10 puanla gurubundan çıkmış bir takımın eksiği değillerdi işte. Oturmuş sistemine uyan oyun yapıları yoktu. Takımın oturmuş ve her geçen gün daha uyumlu bir yapısı ,iç dinamikleri ,oyun kimyası ,oyuncu rolleri oluşmaktaydı. Ve Ünal aysal top mermisiyle değil çilek mermisiyle yerle bir etti.
Ünal Aysal a futboldan anlamaz ,spor yöneticiliğini bilmez ,acemi ,egosu yüksek ,şımarık filan demek aslında onun istediği şeylerdi. Çünkü Ünal Aysal bütün bu işleri kötü yönetici olduğu için ,iş bilmez olduğu için yapmıyordu. Benim şahsen tanıdığım ,çok iyi bildiğim 3-4 kişi var G.Saray lisesi mezunu olupta fanatik Fener taraftarı olan. Daha da ötesi G.Saray dan nefret eden ,azılı G.Saray düşmanı olan insanlar. Şimdi düşünüyorum da bir Kabataş Erkek Liseli olarak beni Beşiktaşa başkan yapsalar ne yapardım acaba ? Ya da hasbel kader Fener e başkan olsam bu kadar açık zarar verebilir miydim günahım kadar sevmediğim bu kulüplere. Ünal Aysal ın G.Saray a bilerek ve tamamen isteyerek zarar verdiğine ,ihanet ettiğine inanmak için yeterince sebebim var. Ama her daim söylediğim gibi inanmak istemeyene adam çıkıp itiraf etse bile inanmaz ,görmek istemeyen de asla görmez. O zaman da zavallı Prandelli ye sallarsın ,Selçuk u yerden yere vurursun ,Burak a hakaretler ,Fatih e küfürler yağdırır hem içinde ki G.Saray aşkından daha büyük olan nefretini kusarsın hem de hainlerin ekmeğine yağ sürersin.