İnsanlar düşündüklerini ,bildiklerini ,gördüklerini ,yaşadıklarını hiç öyle oraya buraya kıvırmadan dosdoğru konuşsalar ne kadar kolaylaşırdı hayat. Sonuçta hepimiz insanız ,hatalarımız olacak ,yanlışlarımız olacak. Herkes her konuda aynı düşüncede olmak zorunda da değil elbette. Ben hayata farklı gözle bakarım başka bir arkadaş farklı. Ama aslolan saygıdır sadece. Bu gerçekten hareket ederek konuşulamayacak ,tartışılamayacak hiç bir konu yoktur aslında. Tabii ki karşılıklı anlayış ve saygı çerçevesinde ,hakaret etmeden ,rencide etmeden. Ve illa ki dürüst olarak ,açık ve net olarak.

G.Saray futbol takımının Abdürrahim Albayrak ve Ali Dürüst eliyle kamptan alel acele bir oldu bittiyle tartışmalı bir politik ziyerete mecbur edilmesine ve bu işten bir G.Saray taraftarı olarak duyduğum üzüntüye dair bir yazı yazdım. Ancak bir kısım renktaş tarafından siyaset yapmakla ,spora siyaset karıştırmakla suçlandım. İşte bu tavır en basit deyişle gerçekleri saptırmak ,iftira atmak olarak adlandırılır.

Arkadaşlar en önce şunu sormak istiyorum ,G.Saray takımını oraya götürmek siyaset değil de benim bundan duyduğum rahatsızlığı dile getirmem mi siyaset oluyor ? Bakınız dostlarım siyasetten tamamen arınmış bir sporu herkesten çok isterim. Ancak bu ülkede böyle bir şey olması mümkün mü ? Gezi direnişine destek verdiği için ceza alan oyuncular gördük bu ülkede. Belki de hak etmişlerdir aldıkları cezaları. Ancak o çocuklar spor sahasında siyaset yaptıkları için ceza alırlarken ellerinin 4 parmaklarını gösteren takım kaptanları gördük aynı sahalarda. Şimdi elini vicdanına koyan doğru cevap versin lütfen ,Cenk Akyol hangi sebeple o dönem milli takım kadrosuna alınmamıştı ? Fatih Terim in orta alanda ne kadar cezalı ,sakat ,formsuz oyuncu olursa olsun Yekta Kurtuluş a asla forma vermemesinin altında ki sebep nedir gerçekte ? Geçen sezon Olimpiyat stadında sahaya giren insanların uzaktan yakından ilgileri olmadığı halde çArşı gurubuna mal edilmeleri bir tesadüf mü yoksa hazırlanmış bir senaryonun parçaları mı ? 

Ben spora siyaseti karıştırmayacağım da siz bunu bir de Ankaragücü taraftarına anlatsanıza. Bakınız Ankaragücü siyasete mi karıştı yoksa siyaset mi Ankaragücüne karıştı acaba. Adamların belleri doğrulmuyor ,bir daha da zor doğrulur ama onları rezil rüsva edenler hiç bir şey olmamış gibi siyaset yapmaya devam etmekteler. Aynı şeyler Kocaeli için de aynen geçerli maalesef. 

6222 diye bir kanun çıkardılar ,değiştirdikçe değiştirdiler birilerini kurtarmak adına. Şikeyi ,teşviği delilli ,ispatlı ortaya çıkardılar ,ceza vermemek adına kıvırdıkça kıvırdılar. Dönemin başbakanı çıktı Uefa başkanı Platini ye "kurumlara ceza vermek yanlış ,kişiler cezalandırılsın dedi. Platini güldü geçti ,kaale bile almadı beyefendiyi. Öyle ya sanki kişiler o kirli kupaları alıp evlerine mi götürüyorlar? Ya da şikeyi yapan ,teşviği veren kulübün duvarları mı ? Sonra beyefendi çıktı ve " biz şike yapanı küme düşürmeyiz ,ceza vermeyiz ,gerekirse Türk takımları 5 sene uluslararası müsabaka yapmaz" diyebildi. Spora siyaseti karıştıran biziz değil mi ?

Oturuyorum TV nin karşısına bir maç seyrediyorum ne zaman tribüler "HER YER" diye bir tezahürata başlıyor anında ses kesiliyor. Oturuyorum yine TV başına Diyarbakır- G.Saray maçın seyrediyorum tribünlerde sürekli olarak "Burası kürdistan burdan çıkış yok" sloganı ve sesi kısmaya bile gerek duymuyorlar. Evet çok haklısınız biz spora siyaseti karıştırıyoruz.

60 TL. değerinde bir futbol maçı biletinin 20 TL. ını devlete vergi olarak ödeyen taraftar siyaset yapmasın. Reel değeri 1.5 TL. olan benzin için 3 TL. vergi ödeyerek dünyanın en yüksek ulaşım gideriyle stada giden taraftar siyaset yapmasın. Herşeyi göze almasına rağmen vatandaşı olduğu ülke sınırları içinde parasını ödeyerek bile maça gidebilmek hakkı elinden alınan ,en doğal anayasal hakkı gasp edilen taraftar siyaset yapmasın. 

Arkadaşlar G.Saray Arena stadını yaptırıyor. Bu stadın yapımı için Toki ile anlaşma yapılmış. G.Saray a düşen şey stadın bitimi ile beraber 49 yıllığına sahibi bulunduğu Ali Sami Yen arazisini ve yanında ki Tekel arazisini Toki ye yani devlete teslim etmek. Toki ihale açıyor ve en uygun teklifi veren firmaya işi veriyor. Firma mali krize giriyor ve işçilere para ödemiyor. Medya 8 sütüna manşetle G.Saray ı suçluyor. dönemim Toki başkanı ki daha sonra bakan şimdi ise vekil olan bir şahıs aynı telden çalıyor utanmadan. Sonra başka bir ihale başka bir firma ile stadı tamamlıyorlar. G.Saray da henüz alt yapısı ,ulaşımı  yarım yamalak bu stada geçip taahhüt ettiği gibi Mecidiyeköy de ki araziyi terk ediyor. Sonra herkesin ağzına sakız oluyor. Devlet G.Saray a stat yapmış. Yapmazlar mı ,karılarının ,kızlarının bileziklerini satıp da yaptılar çünkü. Kardeşim Mecidiyeköy de 3+1 daireni satsan Seyrantepe dediğin yerde 5 tane triplex havuzlu lüx villa alırsın. G.Saray a hiç kimsenin gerçekte kıyak yaptığı filan yok aslında. Ama sen kime anlatacaksın ki derdini ? Sonra stadın açılışında başbakan yuhalandı diye başımıza gelmeyen kalmıyor. Toki başkanı olan şahıs rahmetli Canaydın başkana 40 bin G.Saraylının önünde etmedik hakaret bırakmıyor. Ama biz siyaset yapmayalım ,spora da karıştırmayalım.

Bakın arkadaşlar çokça duyduğumuz "fair play" in Türkçesi "adil oyun" demektir. Eğer oyun adil olacaksa eşit olacaksa sorun yok. Eğer İstanbul da ki ,İzmir de ki stadyumlarda birilerinin aleyhine bağırılmaması gerekiyor ise Rize de ki stadyumda da aynı şahsın adına bağımak yasak olmak zorundadır. Eğer statlarımızda siyasi şahısları yuhalamak yasak ise alkışlamak da yasak olmalıdır. Eğer iktidar karşıtı hareket ve yorumlar sporcular için ceza sebebi ise aksi işaret ve yorumlar da aynı kapsamda ele alınmalıdır. 

Aslında kesinlikle hemfikir olduğum nokta "spora siyaset karışmaması" dır. Ancak maalesef biz spora siyaset karıştırmasak da siyaset spora acayip derecede karışmakta hatta içine girmektedir. Siyasetçini görevi seçildiği yere hizmet etmektir. Kulüplere beleş stadyum yapmak hükümetlerin vazifesi olamaz. Belediyeler fubolcular için milyon dolarlar ödemekle yükümlü değildirler. Bakanların seçildikleri ilin kulüplerine transfer yapmak gibi sorumlulukları yoktur. Siyasi partiler "kale" tabir edilen illere sportif yatırımlarda öncelik yapamazlar. Siyasetçinin vazifesi her kulübe her bireye eşit mesafede olup popülalist politikalardan vaz geçip rant sağlamadan kanun ve kuralların sağlıklı uygulanmasını sağlamak olmalıdır. Bir bakın bakalım bu işin doğru dürüst yapıldığı ülkelere ,mesela Almanya da ,İngiltere de ,Fransa da bir Başakşehir örneği görebilecek misiniz ? Bir Ankaragücü bulabilecek misiniz ?

Arkadaş lütfen herkes eğri oturup doğru konuşsun ,ne olur biraz dürüst olalım artık. Tarışılan yeni saray bu toplumun ciddi bir kesimi tarafından kabul görmemektedir. Ayrıca son derece ciddi bir sayıda hukukçu ve mimar tarafında illegal olarak nitelendirilmektedir. O sarayda ikamet eden şahıs da yine toplumun önemli bir kesimi tarafından tasvip edilmemektedir. Başta da belirttiğim gibi her görüşe saygı duyarım. Ancak lütfen açık ve net olalım. O sarayda ki şahsın ulu önderimiz ,laik ,demokratik Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili düşünceleri yaptığı icraatlarla net bir şekilde bellidir. Ayrıca "iki ayyaş" sözüyle kimleri kast ettiğini de bu ülkede ilkokul çocukları dahi bilmektedir. Tatlı su kurnazı olmayıp dürüst olalım diyorum. Yoksa sokakta "hırsız var" diye bağıran adam da ben isim vermedim diyor sorguya alındığında ama kimlerden bahis ettiğini bilmeyen var mı gerçekten ? 

Bakın sevgili renktaşlarım hepimizin iyi bir Türk vatandaşı ,sağlıklı bir birey olarak siyasi görüşlerimiz vardır ve olmalıdır da. Ancak G.Saray Spor Kulübü siyasi bir kurum değildir. Aksine çok farklı siyasi görüşlerden bir çok insanın ortak buluşma noktasıdır. İşte tam bu noktada Abdürrahim Albayrak denilen bir şahsın yaptığı bu işgüzarlık tüm gerçek G.Saray taraftarına yapılan bir hakaret ,G.Saray a edilen bir ihanettir. Buna engel olamayan bir başkanın ve yönetim kurulunun da bu kulübü yönetmeye hakkı da yetkisi de yoktur. Burada spora siyaseti hala benim karıştırdığımı düşünen dostlar varsa onlardan af dilerim. Saygılar.