12
2016
Lafı dolandırmanın ,daha evvel detaylı şekilde anlattıklarımı tekrarlamanın alemi yok. Saçma sapan laf salatalarına ,yenilmiş kazıkları tekerrür etmeye de ne vaktimiz var ne de sabrımız. G.Saray kötü değil çok kötü yönetiliyor bu bir gerçek. G.Saray ı kim yönetirse yönetsin kısa vadede çözülemeyecek sorun yumağında boğulmaya mahkum ,bu da diğer bir gerçek. Elbette cebinde G.Saray a hibe edeceği 5-6 yüz milyon dolar parası ve bunu yapacak kadar büyük G.Saray aşkı ile atan bir yüreği olan babayiğit varsa o zaman işler değişir. Ancak hayal kurmaya gerek yok ,böyle de adam yok. O halde kurtuluş akıllı ,tutarlı ,sözüne güvenilir ,G.Saray sevgisi sual olunmaz ,iş bilen ,becerikli ,dürüst bir lider ve uyumlu bir yönetime kalıyor.
Dursun Özbek kulübün şu an içinde bulunduğu maddi açmazın sebebi değildir. Ancak Dursun Özbek son derece başarısız ,itimatsız ,silik bir başkandır. Kendisi içinden çıkılması çok zor şartlarda aldığı vazifeyi çözüm üretmek yerine çözülmüşleri de bozarak tam bir kördüğüme çevirmiştir. Bu saatten sonra tek kurtuluşumuz olan akıllı ,tutarlı politikalar üreterek doğru projeler ile G.Saray ı kar eden bir duruma getirmek gibi bir misyona asla Dursun Özbek ismi aday dahi olamaz. Çünkü bunu başaracak insanın her şeyden evvel tüm G.Saray camiası tarafından kabul görüp tam bir birliktelik sağlayacak lider kişiliğe ihtiyacı olacaktır. Dursun Özbek ise tanıştığımız şu kısacık zaman diliminde bile G.Saray ı taşıyacak kişiliğe ,karaktere ,karizmaya ,bilgiye ,beceriye ,iletişime ,zekaya ,yaratıcılığa ,cesarete ,güvene sahip olmadığını açıkça gösterdi
G.Saray ın bu gün içinde bulunduğu durumun baş suçlusu liseci zihniyetin şahin abileri ,duayenleri ise kiralık katili de açık ve net Ünal Aysal dır. Ünal Aysal ın bu kulübün 100 milyon eurodan fazla parasını çarçur etmesini unutmak isteyen unutsun. Ama yaptığı sayısız ihaneti unutmak mümkün mü ? Hiç kimse boş palavralara itimat etmesin artık. Saçmalıkları da savunmasın. G.Saray gibi milyonlarca insanın sevgilisi bir takım şımarık bir para babasının oyuncağı olursa olacağı budur. Hayatını yeşil sahalarda geçirmiş ,futbolu ,futbolcuyu avcunun içi gibi bilen insanlara rağmen takır takır işleyen sisteme çomak sokarsan sonu bellidir. Sana kupadan ,başarıdan başka şey vermeyen insanların işine karışırsan sonucu bu olur. Teknik direktörün ısrarla bir sol bek istiyor. İzlemiş ,beğenmiş ,maliyeti 3 yıl için 5.5 milyon dolar. Takım ligde lider ,şampiyonlar liginde guruptan çıkmış. Bizim çilek tüccarı kalkıp dünyaca ünlü bir ofansif orta saha ile bir santrfor alıyor. Kulübün kasasından çıkan para 35 milyon euro. Ama sol bek yok. Bir de takır takır işleyen sistem ,rollerini ezberlemiş ,benimsemiş oyuncular yok artık.
Sonrası daha da vahim. Tüm arkadan hançerlemeleri sineye çeken yine de şampiyon olan ,çeyrek final oynayan hocanın o dönem ki yerli oyuncu kuralı gereği kadro yapılandırmasına ve gençleşmeye yönelik olarak yaptığı transfer çalışmaları Ünal beyin elinin tersine geliyor. Hocanın istediği ancak kulüpleri tarafından çok uçuk ücretler istendiği için vaz geçtiği Hakan Çalhanoğlu ,İlkay Gündoğar ve Serdar Aziz için yapacak bir şey yoktu. Ancak hocanın hem kulüpleri hem de kendileriyle el sıkıştığı Alper Potuk ,Gökhan Töre ,Kerim Frei ,Mehmet Ekici ,Ömer Toprak ve Tolgay Aslan toplamda sadece 1.1 milyon dolar senelik ücret farkı için elden kaçıyordu. Oysa aynı Ünal Aysal ara transferde sevgili İtalyan hocasına hiç forma giydirmeyeceği Burdisso için bile yarım sezonda 1 milyo euroluk jestler yapıyordu. Hajroviç ten yenilen 6 milyon euroluk kazığa ,adını bile bilmediğim 8-10 futbolcuya verilen milyon dolarlara girmeyeceğim bile.
Ünal Aysal gibi azıl bir G.Saray düşmanını ,tescilli bir haini hala kurtuluş reçetesi zanneden saflar gidip bir zahmet Mancini ye ve Prandelli ye imza attırmak için para haricinde ne sözler verdiğini ,ne vaadlerde bulunduğunu öğrensinler bakalım. İşin acı tarafı da bu zaten. Yoksa bu 2 İtalyan hocadan da hiç hoşlanmam ama kariyerlerini de asla inkar edemem ,tartışamam. Ancak adamlar düpedüz kandırıldılar ,dolandırıldılar. Ve maalesef bunu yapan kişi G.Saray başkanlık koltuğunda oturuyordu.
Bütün bunları tekrar yazmamın sebebi toplumumuzda sıklıkla rastladığımız hafıza özürlü arkadaşlara küçük bir hatırlatma yapmak. Son günlerde Ünal efendinin Dursun efendinin sonu gelmez başarısızlıklarından cesaret alarak kendini tekrar pazarlama girişimleri oluyor. Bazı emir eri şahsiyetsizler bu pazarlamayı görev edinirken bazı aklı evvel saftirikler de Ünal Aysal ı kulübün kurtuluşu sanıyorlar. Oysa durum tam aksi ,yani 2. bir Ünal Aysal faciası yaşanırsa sonrası ne satacak bir Riva arazimiz kalır ne de Ünal efendi kaçtığında göreve talip bir Duygun Yarsuvat. Ünal kaçar G.Saray kayyuma kalır. Bak Ankaragücüne gör geleceği.