30
2011
Sevgili arkadaşlar takım Kayseri de belki de son 3 yılın en iyi oyunuyla rahatça 3 puan aldı. Benim bu şaibeli ve illegal organizasyonla ilgili yazmama kararım aynen devam ediyor. Ancak özellikle son 2 senedir bir çok dostla aramızda yaşanan en büyük fikir ayrılıklarının sebebi olan konular için bir kaç paragrafa müsadenizi rica ediyorum.
En başta Galatasaray ilk 45 dakika boyunca gerçekten büyük takım olduğunu hatırladı yıllar sonra. Futbolun sadece pozisyon vermemek değil aynı zamanda hücum etmek ,gol pozisyonu yaratmak ve mümkünse gol atmak olduğunu da Fatih hocam. Ayrıca eldeki kadroda ne olursa olsun oyuncuları kendi alışık oldukları gerçek mevkilerinde kullanmak da takıma pozitif bir değer katıyor. Artık lütfen Sabri ile Eboe aynı 11 in parçaları olmasın ,mümkünse bir birlerini yedeklesinler. Ya da Elmander Baros ile 11 başlayacak ise kanatta filan heba olmasın ,çift forvetli bir sistem denensin. Sol bekten ve ya ön liberodan çakma stoper yaratılmasın ,genç oyuncular tıpkı Semih gibi formayı taşısınlar. İkinci devre aynı futbol güzelliği ve doğruları pek olmasa da en azından 15-20 dakikalık bir bölüm hiç de fena değildi ,bunlar çok önemli ilerlemeler.
Hocamız Yekta yı serbest adam gibi kullanmayı planlamıştı ki son derece başarılı da oldu bu düşünce. Yekta nın devrenin son dakikasında ki sakatlığı büyük şanssızlıktı bizim için. Ancak ilk devrede ki oyunla ikinci yarı arasında ki fark taraftarın son günah keçisi Aydın a mal edilemez. Fatih hocaya dikkat ederseniz takıma çok kızdığını görürsünüz. İlk devre defans hattını neredeyse orta sahaya yakın kuran takım ikinci yarı skoru koruma psikolojisi ile ceza alanına çekildi. 1. devre 40-50 metrede oynadığımız oyun 2. yarı 90 metrelere çıktı. İlk yarı orta sahada görev yapan Melo stoper ,ofansif orta alan oynayan Selçuk ise önlibero oynamaya başladılar. Hocanın çok sert uyarıları ancak 60. dk.dan sonra sonuç verdi de yanlıştan dönüldü kazasız belasız. Bu hatalar takım birlikte oynama ve kendine güven alışkanlıklarını kazandıkça kendiliğinden çözüme kavuşacaktır.Ayrıca geçen Antep maçında üzerinden ölü toprağını atmaya başlayan Riera bu maçta da oldukça pozitif yol kat edişini sürdürdü ,Elmander ise 40 derece ateşle böyle ise sadece saygı duyarım.
Gelelim asıl meseleye. 11 de Ayhan Akman ı görünce beni tanıyanlar bilirler çok ama çok mutlu oldum. Doğrusu galibiyete çok inandım ama aksi bir durumda iyi ya da kötü olmasına bakılmadan kimin hain ilan edileceğini de çok iyi bildiğim için endişem arttı. Bu takımda Ayhan farkı kör gözlere sokuldu bu akşam. Adam Mustafa Sarp ve Barış Özbek ile beraber oynadı yıllardır ,elinden geleni de yaptı ama görmediler ,görmek istemediler bir türlü. Bu akşam Galatasaray çok iyiydi çünkü gerçekten çok iyi orta alan oyuncuları ile oynadı. Oyuna her dakika hükmettik ,tempoyu belirledik. Takımın en iyisi de Ayhan Akman dı. Lütfen bu 90 dakikayı sakin kafayla bir daha izleyin ve ne gördüğünüzü o zaman yazın. Yanında kendisi gibi gerektiğinde topu tutacak ,gerekirse doğru pas yapacak ,kafası çalışan ,çok yönlü ve yardımlaşan futbolcular olursa Ayhan da yıldız olur. Barış a pas atmakla ya da Mustafa dan pas almakla İniesta bile şüpheye sevk eder insanı ,bu adam futbolcu mu diye. Bir de bu orta alan kurgusu içinde tek başınıza kalınca yandı gülüm keten helva. Her topu pozisyonunuza bakmadan size atsınlar ,kimse top almak için boşa kaçmasın ,elinizde patlayan her topta sizi suçlasınlar sonra. Ayhan Akman 34 yaşında ,takımın her atağında aktif rol aldı ,şok preslarde en başarılı isim oldu ,pas yüzdesi son derece yüksekti ,en zor durumda asla sorumluluk almaktan kaçmadı ,savunmaya her an destek verdi ,takımda en çok koşan oyuncuların başında geldi ,takımın en çok top kapan oyuncusuydu. Demiyorum ki Ayhan her maç 11 de oynasın ,bu yaşta yılda en fazla 20-25 maç oynar bu sürede. Ancak ona her türlü hakareti reva gören Galatasaray taraftarı bakalım bir özrü ,bir gönül almayı gerçekleştirecek kadar büyük mü gerçekten ?