04
2011
Merhabalar sevgili arkadaşlar. Aslında oynadığımız maç ile ,içinde bulunduğumuz illegal lig ile ve şaibeli rakibe karşı yapacağımız derby ile ilgili yazmaya hiç niyetim yoktu. Ancak bazı arkadaşların yorum ve tespitlerini okudukça çıldırıyorum. Hala bu arabesk kültüre ,popülalist düşünce tarzına alışamadım maalesef. Aslında yazılması ,yorumlanması ve tartışılması gereken çok daha ciddi ve önemli gelişmeler yaşanıyor bu günlerde. Ama nedense bazıları takmışlar kafayı 4-3-3 ,4-4-2 geyiklerine ,yok Servet kötü ,yok Aydın olmaz ,yok Ayhan gitsin. Fatih Terim kim ola ki ,tribünler ,TV başları ,internet siteleri Mourinho lardan ,Guardiola lardan geçilmez olmuş. Cumhurbaşkanı utanç yasasını veto etmiş ,savcı iddianameyi açıklamış ,PFDK ve tahkim kurulları yaptıkları yanlışların diyetini ödemek için yeni yanlışlar yapmışlar kimin umrunda ki ?
Madem oynanan oyunu tartışmak istiyorsunuz ,buyrun tartışalım. En başta oynanan futbol öyle üzerinde çok konuşulacak kadar bir şey değil diye belirtmek lazım. Ancak takımın ciddi ofansif sorunlarının yanında takım savunması ve mücadele olarak önemli bir gelişme gösterdiği de göz ardı edilemez. Evet eleştirileri hak edecek kadar kötü oynuyoruz ama özellikle son 2-3 sezonla kıyaslandığında Fatih hocanın takıma ciddi bir ivme kazandırdığı da aşikar. Geçen yıl bu zamanlar küme düşme hattıyla aramızda 2-3 puan fark varken bu sene kazanıp lider olmayı konuşuyoruz. Sahada ki oyunculara bakınca belli bir disiplin altında Florya da hazırlandıklarını ,fizik güç olarak ilk düdükten son düdüğe kadar her rakibe karşı durabildiklerini ,oyuncuların bireysellikten ziyade takım olarak hareket yetisini kazandıklarını görebiliyoruz. Ancak bir kalite eksikliği de takımda açık seçik kendini belli ediyor.
Gençlerbirliği bizimle oynayana kadar iç saha mağlubiyeti yaşamadı. Üstelik Beşiktaş ve Fener le de iç saha maçlarını oynadı. Evet biz iyi bir futbol oynamadık ama kazanmayıda başardık buna rağmen. Pozisyon olarak son derece kısır bir futbol oynandı. Akılda kalacak anları yok denecek kadar az bir maç oldu. Ancak her şeyiyle dört dörtlük bir gol attık. Üstelik çok benzerlerini bu sene 2 kere daha attık ,4-5 kere de kaçırdık. Demek ki pozisyon keyfe keder değil bilinçli olarak çalışma sonucu üretilmiş. Eskiden kabus olan yan top ,duran top ,korner gibi rakip tehlikeler bu sene hiç bir rahatsızlık vermiyor ,farkında mısınız. Rakibin uzaktan şut girişimleri bile Muslera ya ulaşamadan defansta eriyip gidiyor. Yediğimiz gollere bakarsak genellikle bireysel hatalardan kaynaklanmakta. Bu hatalar da her geçen gün azalmakta.
Şu son maçta bu senenin en önemli transferi gibi duran Ulfaluji yoktu. Hepimizin destek verdiği ve çok da sevdiğimiz Semih Kaya da oynamadı. Defansımız Servet-Gökhan ikilisine emanetti yani. Öyle sanırım ki bazı taraftar profilleri gol yememizi bile dilemiştir. Oysa değil gol yemek pozisyona bile sokmadık adamları. Hangi adamları ,Beşiktaşa 4 gol atanları ,Fener maçında 5 tane %99 gol olacak pozisyonları direklere ,Volkan a ,çizgide defansa ve beceriksiz vuruşlara takılan futbolcuları. Ama bizde adet olmuş ,gelenek olmuş günah keçisi çıkartmak ,futbolcusuna küfür etmek. Hadi anladık futboldan anlamazsın ,saygıyı ,sevgiyi bilmezsin de o formaya da mı saygın yok arkadaşım. Bir zahmet anlayın artık golü takım yer ,hatayı yapan defans değil takım savunmasıdır. Servet in zaafı kesinlikle defansif yönlerinde değil sadece ayağındaki topu isabetli ve olumlu kullanamamasındadır. Keza Gökhan Zan da kötü stoper değildir ama müzmin bir sakattır maalesef. Yine de görüldü ki futbol kişilere endeksli bir oyun olmaktan ziyade ekip uyumuna bağlı bir takım oyunudur. Evet altyapımızdan gelen genç Semih i sevelim ,destekleyelim sahip çıkalım ama bu ülkede en üst düzeyde oynamış değerlerimize de biraz saygı gösterelim lütfen. Özellikle Servet in daha görevden ,mücadeleden ve fedakarlıktan kaçtığını hiç ama hiç görmedim bile. Tıpkı Ayhan gibi ,Sabri gibi.
Fatih hocamızı tek bir şekilde eleştiriyorum ,o da futbolcuları mevkileri haricindeki yerlerde oynatma merakı. Evet mecburiyetler karşısında bu durum kabul edilebilir ama resmi maçlarda deneme yanılma uygulamaları kabul edilemez sonuçlar doğuruyor. Daha imzayı attığı gün Eboe nin dünyanın iyi sağbeklerinden olduğunu ama joker filan diye adamı harcamamamız gerektiğini söylemiştim. Keza Sabri de aynı mevkinin önemli bir oyuncusudur. Bu iki oyuncunun birden aynı kadroda bulunması önemli bir zenginliktir hoca için. Ama hangisini gerçek yerinde kullanmazsan ona haksızlık yapar ,yem edersin. Bu ikili bir birlerini yedekler sadece. Elmander ve Baros u aynı 11 de görünce çift forvet beklerken birini kanatta ve ya orta sahada görmek da rahatsız edici ve verimsiz bir uygulama. Yoksa tek forvetli takım sevmesem de hocayı bu sebeple eleştirmek haddime düşmez asla. Sonuçta takımı hoca çalıştırıyor ,hoca hazırlıyor ,hoca tanıyor. Elbette o kadar parayı o kazandığına göre futbolu da benden iyi biliyordur herhalde.
Hafta içi derby maçı var. Doğrusu ya her iki takımında oynadığı futbol pek bir halta benzemiyor. Yani bu sözde dev maç hiç bir şekilde heyecan ,kalite ,iyi futbol filan vaad etmiyor. Sanırım son 10-15 yılda olduğu gibi hakem ne derse o olacaktır. Zaten mahkeme iddianameyi kabul edince sonuçta otomatik olarak iptal olacaktır. Zaten derby dedikleri aynı kentin iki büyüğü arasında oynanan maç ise eğer bu maçta ki büyüklerden biri şaibeli ve lekeli olduğuna göre bu maça derby de denilemez. Açıkçası 35 senedir bu maçların haftasında yerinden çıkacak gibi atan kalbim en ufak bir çarpıntı bile yaşatmıyor bana ,heyecan ,gerilim sıfır neredeyse.
Gelelim takımın durumuna ve ara transfer dönemine. Arkadaşlar şu bir gerçek ki takımın ciddi problemleri var. Fizik güç olarak ,takım dayanışması ve uyumu olarak ,defansif nitelik olarak ,disiplin olarak sorunlarımızın % 80 i hoca tarafından çözüldü. Ancak ofansif özellikler ,yaratıcılık ,pozisyon üretimi gibi konularda da çok zayıf bir karnemiz var. Eğer yanılmıyorsam hocanın da elinde çok bir seçenek yok ve o da mecburiyetleri oynuyor. Sanırım Arda nın son anda ki transferi Fatih hocanında tüm planlarını alt üst etmiş. Basın da ,medya da ,internet sitelerin de yine onlarca isim telaffuz ediliyor. Bakıyorum ya santrfor ,ya 10 numara peşine düşmüşler. Bir kaç tane orta saha oyuncusunun da adı geçmekte tabii ki. Ancak bu takım bu sene sadec ligde oynadığına göre hocanın her iki kanada birer tane ofansif oyuncu ile yetineceğini tahmin ediyorum. Eğer Keita kalitesinde sağ ve sol kanat oyuncuları alınabilirse hücumla ilgili problemlerin tamamen ortadan kalkacağını tahmin etmek güç değil. Santrfor ihtiyacımız olacağını pek sanmıyorum. Ancak Sercan eğer şike olaylarına karıştı ise derhal takımla ilişkisi kesilip yerine bir forvet transferi yapılmalıdır. Orta saha ise çok işlevsel olarak görünmese de bu sezonu idare eder. Ama şu Misimoviç in elden bu denli kolay kaçırılmasına kahrolmuyorum desem yalan olur. Bence şu anda ki kadroda olsa Fatih Terim in yeni Hagi si olurdu. Ne ilginç ironidir ki o nu da yiyen Hagi nin ta kendisi oldu. Ancak yine de şunu iddia ederim ki iki iyi kanat oyuncusunun transferiyle sadec kanat beklerimiz değil ,özellikle forvetlerimizin ve Selçuk İnan ın ofansif verimlilikleri %100 lük bir artış gösterecektir. Takımın çehresi baştan aşşağı değişecek ve heyecan veren 90 dakikalar yaşatacaktır. Ancak lütfen Drogba ,Reyes gibi emekliye ayrılmış para tuzaklarından uzak duralım. Hala santrfor sayıklayan arkadaşlar unutmasınlar ki takım savunması aksamadığı zaman Servet-Gökhan iklisi ile pozisyon dahi vermeden maç tamamlanıyor. Eğer bu takımın kanatlarında yaratıcı ,delici ,topu kullanma ,adam eksiltme özelliği olan biraz da süratli iki oyuncu olursa hele biraz da içeriye kat edebilme ,pas ve şut özellikleri de olursa hocanın kafasında ki sürekli basan ve saldıran takım yola çıktı geliyor demektir. Saygılar....