G.Saray yerlerde sürünüyor ,suçlusu önce hoca sonra futbolcular. G.Saray eksi averaja düşmüş ,gönderin Prandelli yi. G.Saray 4 gol yemiş ,kovun Burak ı. G.Saray koşmuyor ,Selçuk kesilsin. G.Saray yıllardır bu zihniyet yüzünden bir arpa boyu yol kat edemedi ama kime neyi anlatıyoruz orasıda muamma. Gerçi sorun tüm Türk futbolunun sorunu ancak beni ilgilendiren sarı kırmızı bölge.

Aranızda Juventus un ,Dortmund un filan başkanını ,yönetim kurulu üyelerini tanıyan var mı acaba ? Bu gibi futbolda ileri ülkelerin kulüp başkanlarını tanımak için ya o kulübün çok fanatik bir taraftarı olmak ya o yöneticilerin futboldan gelme çok önemli bir yıldız olması ya da piyasaları alt üst ederek yüz milyonlarca euroyu ,doları transfere saçan bir Rus ve ya Arap milyarder olması gerekmektedir. Oysa bizde adamlar gelir bir ton reklamlarını yapar ,köonumlarını da kullanarak milyar liralık devlet ihalelerini şirketlerine kapar ,kulüpleri borçlandırıp hiç bir şey olmamış gibi çeker giderler.

Pazartesi gecesi oturmuşum evde spor programlarını seyrediyorum. Yarsuvat başkan Aysal a soruyor "bu kulübü nasıl bu hale getirdin Ünal ?" Duygun hoca önemli ve saygın bir hukuk profesörü ,kulübün bilançolarını inceleyen ekip de ülkenin önde gelen ekonomistleri. G.Saray profesyonel Futbol takımı kadrosunda tam 43 futbolcuya maaş ödeniyor. Beş kuruş bonservis alınmadan gönderilse bazıları ,sayı normal değeri olan 24-26 civarına çekilse kulübün yıllık karı 20 milyon euronun üzerinde olacak. Ancak sözleşmesini tamamlamadan kim gider ki ? Siz her sene aldığınız 1-2 milyon eurodan başka yerde yarısını bile alamayacağınızı bile bile vazgeçer misiniz ?

Lig TV de Şansal Büyüka açıklıyor ;Prandelli geldiğinden bu yana 5 kuruş para almadı. Geçen ay Ünal Aysal ile yaptığı görüşmede "Ben sizden para filan istemiyorum ,yardımcılarımın da parasını cebimden öderim. Siz sadece futbolcuların ödemelerini yapın lütfen." diyor. Ağustos ayında Ünal Aysal Prandelli ye kimleri alalım diye sorduğunda verdiği yanıt ise "genç ,yetenekli ve başarıya aç oyuncular istiyorum" oluyor. İstediği isimlerin hiç birisi alınmıyor ,son gün adını bile anmadığı Dzemaili ile Pandev transfer ediliyor. Şansal Büyüka ekliyor "Bu anlattıklarım asla söylenti değil ,yalanlayacak olan varsa istediği yerde her şekilde kanıtlarım ,bunlar % 100 doğru ve G.Saray da yaşanan olaylardır.

Bizim kötü hoca Prandelli dert yanıyor ; "Takım içinde gruplaşmalar var ,kimse kimsenin yüzüne bakmıyor. Çocuklara takım halinde ,topluca maç kasetlerini izletip rakipleri tanıtmak ,kendi hatalarımızı ,yapmamız ve yapmamamız gerekenleri göstermek istiyorum ,izlemiyorlar. Ben Sabri yi sezon başında görmek ,denemek istedim ama yönetim o kadromuzda yok dedi ,Mancini den de Sabri için olumsuz bir rapor filan almadım. Bizi eleştiriyorlar ama bu takımın idmanlarda nasıl çalıştığını ,ne kadar koştuğunu bir gelip izlesinler önce. Ancak maçlarda ben de tanıyamıyorum hiç birini."

Bir başka yorumcu ,eski bir futbolcu da Sneijder in Melo ile konuşmadığını ve onu takımda bile istemediğini anlatıyor. Bizi ıslıklayan taraftara gidip bizi satmak ne demek oluyor diyor Hollanda lı. Takım olarak protesto edilir ,takım olarak alkışlanırız diyor. Burada kendi yorumumu katacağım Sneijder yerden göğe kadar haklı ,üstelik kendisi asla ıslıklanıp yuhlanan isimlerin arasında olmadığı halde takıma sahip çıkmasıda takdire değer.

Eski başkanın Sneijder e kaptanlık sözü verdiği de bir başka iddia. Ünal beyin soyunma odasında Drogba ile prim pazarlığı yapan kişiliği göz önüne alınırsa olay iddia filan değil bariz gerçek. Ancak takımda ki yerli oyuncuların çok olması nedeniyle hoca kaptanlığı Selçuk tan almaya çekinmiş.

Hıncal Uluç u çok kişi sevmez ancak adamın bilgisiz ve belgesiz iddiada bulunduğu da görülmemiş. Diyor ki ,"Ünal Aysal seçimden 2 gün evvel yani 23 Ekim Perşembe günü kulüp adına 7 milyon dolar banka kredisi çekiyor ve bu paranı 5 milyon dolarını kendi alacağı ,2 milyon dolarını da bir arkadaşının alacağı olarak kulüpten alıyor.

İşte G.Saray ın sokulduğu durumun sadece bir bölümü bu kadar. Henüz dışarıya sızmayan ,anlatılmaya ,yazılmaya korkulan ,bilinmeyen ne rezillikler olduğunu varın siz düşünün. Ünal Aysal işte böylesine bir hain . Ama ihanete göz yuman da en az onun kadar hain dilsiz şeytandır. Böylesine ihanetle yönetilen bir kulüpte adın Mancini ,Prandelli olsa ne yazar Mourinho ,Lucescu olsa ne ?

Arkadaşlar bu takımı bu hale ne hoca ne de futbolcular düşürmediler. Sözlerin tutulmadığı ,birliğn beraberliğin olmadığı yerde huzur olmaz. Huzurun olmadığı yerde de başarı olmaz asla. Sen eğer çalışan elemanının ücretini ödemezsen o eleman başına müdür olarak atadığın adamın sözünü filan dinlemez. İşte koca İtalya Milli takım teknik direktörü Prandelli futbolcularına maç kasetlerini bile izletemez böyle. Prandelli değil de mesela Jurgen Klopp ,Carlo Angelotti filan olsaydı başımızda ki ya da Ünal beyin Alman ekolcüleri Klinsmann ,Löwe yine değişen hiç bir şey olmayacaktı asla.

Büyük kulüplerde başarının da başarısızlığın da gerçek sorumluları başkanlardır. Türkiye de ki futbol ortamında başarı için ya çok iyi bir yabancı hoca getirirsin takımın başına ve onu destekleyecek bir ekip kurarsın ,emrine verirsin. Sen de büyük kulüp başkanı ve yönetimi olarak tam bir birlik içinde hocayı her durumda destekler ,arkasında durusun. Ya da Fatih Terim ,Mustafa Denizli gibi Türk futbolunu avcunun içinden iyi bilen bir hocayla anlaşır ,ona engel olmazsın. Çünkü Fatih hoca ,Mustafa hoca gibi profesyoneller zaten size gelmeden evvel kulübün maddi durumunu da ,futbolcu yapısını da ,taraftarın beklentilerini de ,yanlışın nerede olduğunu da çoktan biliyorlardır. Mesela Fatih Terim sizden bu mali yapı içerisinde asla bir Drogba bir Sneijder istemez. Oyun yapısını ona göre kurar ve uygular. Eksik varsa da çıkartır paf takımından Semih gibi Emre gibi genç oyuncuları en zor maçta formayı verirken gözünü bile kırpmaz. Ancak siz ille de yabancı olacak derseniz o vakit adamlara verdiğiniz sözleri de sonuna kadar tutacaksınız.

Futbolculara gelirsek en çok eleştirlen günah keçilerimiz Selçuk ve Burak la başlayalım. Selçuk iyi oynamıyor ama asıl sorun Selçuk kendi alıştırdığı çizgiye kıyasla çok kötü oynuyor. Yoksa ondan çok fazla bir şey yapmayan Mehmet Topal a övgüler dizilmekte. O kötü Selçuk her maç takımın en çok koşan oyuncusu ,ortalaması 11 bin metre. O kötü Selçuk ikili mücadele ve top kazanmada stoperler Semih ve Chedjou dan sonra takımda 3. oyuncu. Ama bir gerçek var ki Selçuk bu değil. Selçuk İnan ın bunların çok daha ötesinde bir futbolcu olduğunu hepimiz biliyoruz. Ve maalesef sorunuda bu verilerin ışığında gece hayatı ,güçsüzlük ,kendine bakmaması filan değil. Burak ne yaptıysa ,nereye geldiyse alnının teriyle ,dişiyle ,tırnağıyla yaptı. Sürekli çalıştı ,sürekli kendini geliştirdi. Trabzonda gol makinesiydi bize geldi kaldığı yerden devam etti. Milli takımı sırtladı ,lig ,kupa ,Avrupa demeden attı da attı. Şimdi Burak kötü ,şimdi Burak tukaka. İyi de bu adam topa vurmaya korkar oldu ,bu adama doğru dürüst ne bir pas geliyor ne de düzgün bir orta. Geleni de atamaz hale getirdik zaten elbirliğiyle. Ama gerçek Burak asla bu değil yine de.

Arkadaşlar hoca hata yapar bir maç kaybedilir ,futbolcu hata yapar bir gol yenilir ,olur ,hepsi futbolda var bunların. Herkesin formsuz olmaya ,kötü oynamaya da hakkı vardır hatta. Ancak bizde asıl sorun takım maçı bırakmaya ,yenilmeye ,teslim olmaya hemen hazır vaziyette. Çevirmek için bir çaba yok ,hırs yok ,istek yok. Her futbolcunun kötü oynamaya hakkı var ama kötü mücadele etmeye asla yoktur ,olamaz. Ama bu çocukların da ,hocanın da sinirleriyle ,özgüvenleriyle ,kişilikleriyle ,karakterleriyle bu kadar oynamaya da hiç ama hiç kimsenin hakkı olamaz. Bu çocukları bu hale sokacaklar ,ne güvenlerini ne futbol iştahlarını bırakacaklar ,işleyen çarklara çomak sokacaklar ,hocalarına karşı yalandan dolandan başka hiç bir şey ortaya koymayacaklar ,verdikleri sözleri ,paraları unutacaklar ,takımı parça parça bölmek için her türlü hizipi ,dolabı sahneye koyacaklar sonra suçlu diye zavallı Prandelli ,yi ,Burak ı , Selçuk u ,Veysel i ,Olcan ı aslanlara atacaklar. En komiği de bu çocukları yuhlayan ,ıslıklayan ,Kadıköy de bile olmadığı kadar küfürlere ,hakaretlere boğan ,kendilerini en büyük ilan edip futbolcuları sahtekarlıkla suçlayan güruh İstanbul da Başakşehir de kendilerine ayrılan 3 bin kişilik tribünü bile bomboş bırakırlar. Hadi şimdi kovun hocayı ,asın Burak ı ,kesin Selçuk İnan ı.